yılların insanların arasına girmekten çok, onları birbirine yakınlaştırdığının somut kanıtı.
uzun zamandır suskunduk ikimiz de, sonra birer birer döktük içimizde birikenleri. bir baktık ki, dertler-adamlar-ikilemler aynı.. sevginin az bulunması.. kim kaybetmiş ki..?! neyse işte, suçlandık hep. ama suç filan yoktu ortada.. veya söz konusu bir ayrılıksa, suç tek taraflı aranmazdı ki.. *
uf işte en nihayetinde;
yılbaş tatilimi beraber geçirmeyi iki gözüm+iki lensimle beklediğim canım insan. *
Şinasi, şair evlenmesi adlı tiyatrosunu yazarken karakterler ve isimleri arasında bir bağın olması gerektiğini düşünmüştür. öylece saf, masum karakterde olan kişiye süslü, gösterişli anlamındaki ziba'yı ve papağan anlamındaki dudu'yu uygun görmüştür.
kendimi sözlükte yanlız hissetmeye başladığım sıralar, onun da buralarda bir yerlerde olduğunu duyup da pek bi mutlu olduğum, enteresan ve hoş biridir. tam bir meraklı ayrıca bir o kadar da cesaret abidesidir. iki yıldır aynı yerde olsak da ancak tanıyabildiğim nesildaşım, dönemdaşım, arkadaşım, hatta burcdaşım. *
tıkır tıkır ayakkabılarımla beraber iyi yolculuklar dilediğim, ankarasına yine kavuşacak yavru. saatlerce, yorulmak bilmeksizin ankara dolaştığım ve beraber fotoğraf çekmekten çok zevk aldığımdır aynı zamanda.