zeynep oral

entry7 galeri12
    1.
  1. Yayınlanmış 15 tane kitabı olan yazar. Katmandu'dan Meksika ya, Kara Sevda, Bu Cennet Bu Cehennem, Uzak Doğum" adlı kitapları gezi kitaplarıdır.
    1 ...
  2. 2.
  3. cumhuriyet gazetesi'nde esintiler adlı bir köşeye sahip olan gazeteci yazar.

    1 şubat tarihli yazısıyla beni benden almış, "senin bunları yazan elini, bunları düşünen beynini yirim" dedirtmiştir.

    i$te o yazı:

    Tiyatrocu, 'Adam Gibi Adama' Denir...

    Kimi isimlerin önüne "tiyatrocu" sıfatının takılması ağırıma gidiyor. Kişisel bir hakarete uğramış gibi hissediyorum.

    "Tiyatrocu" demek, "tiyatro satan" demek değildir. (Simitçi, balıkçı gibi değil!) Tiyatrocu demek, tiyatro sanatçısı demektir. Tiyatroya gönül vermiş olan demektir.

    ister "okullu" olsun ister alaylı, kendini bu alanda yetiştiren, eğiten, sevdiği için, istediği için, tutkunu olduğu için, onsuz yapamayacağı için, tiyatro yapana denir "tiyatrocu" ... Oyuncu, ışıkçı, sahne elemanı ya da yönetmen, soluk alıp verişini tiyatro sanatına adadığı için "tiyatrocu" olmuştur. Ekmeğini tiyatrodan kazandığı için "tiyatrocu"dur.

    Günümüzde "tiyatrocu" olmak, meşakkatli, zor, azim, sabır, inat ve inanç isteyen bir iştir. Ben onları birer kahraman ve "Don Kişot" olarak görürüm...

    Gerçek tiyatrocular, Muhsin Ertuğrul'un dediği gibi sahnenin pislik kaldırmayacağını bilenlerdir. ikiyüzlülük, yalan, dolan, sahtecilik, yapaylık, kin, öfke, nefret de kaldırmaz!

    Kısacası, adam gibi adama, insan gibi insana, "tiyatrocu" denebilir.

    Yaşlı bir baba, kızının tiyatro eğitimi almasını istiyordu. Nedenini sorduğumda, hiç unutmam şöyle demişti: "Tiyatro eğitimi alsın da tiyatrocu olamazsa bile, insan olur"

    ***

    Şiddet ürettiği sık sık gündeme gelen bir tele-vizyon dizisinde psikopat bir mafya babasını canlandıran Atilla Olgaç'ın dehşet saçan açıklamaları, göğsünü gere gere işlediği cinayetleri anlatması, öldürdüğü esirle gururlanması, başı sarpa sarınca, "Yalan söyledim, uydurdum" açıklamaları, sadece dehşet verici, iğrenç değil aynı zamanda hastalıklı, travmatik, tedavi edilmesi gereken bir durumdu. Günümüzde "caniliğe övgü"ye elbet başka isimler de verilebilir...

    Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'nın Türkiye'nin de taraf olduğu Cenevre Savaş Hukuku Sözleşmesi doğrultusunda soruşturma başlatması yerindedir. Ancak yeterli değil. Tiyatro Eleştirmenler Birliği'ninçok haklı biçimde vurguladığı gibi, Olgaç'ın sahneyi derhal bırakması, kameraların önünden kesinlikle çekilmesi gerekmektedir.

    Bir an önce bu hastanın örnek oluşturması durdurulmalıdır.

    ***

    Bu olayın şokuyla sarsıldığımız günlerde yine tiyatroya ilişkin iki olay, bu kez başka bir meslek alanında densizliği, cehaleti, pespayeliği, aşağılığı ortaya koyuyordu. Ne acı, ne yazık ki, o meslek alanı, benim mesleğim, gazetecilik alanındaydı.

    Nedim Saban'ı sizler nasıl, nereden tanırsınız bilmem ama ben onu çocuk yaşından beri (yanılmıyorsam 16 yaşındaydı ilk tiyatro topluluğunu kurduğunda) izliyorum. Tiyatro sanatına verdiği sonsuz emeği, çabayı çok iyi biliyorum...

    Bir gazetenin magazin yazarı, Nedim Saban'ı eleştirmek için, onun Yahudi oluşunu gündeme getirerek, tam bir ırkçılık örneği sergilerken aslında Nedim Saban'ı değil, kendini aşağıladığını herhalde fark bile edemiyordu.

    ***

    Bir televizyon kanalında, bir gazetecinin istanbul Şehir Tiyatroları'nda gösterimdeki Nâzım Hikmet'in "inek" oyununun afişine bakıp, afişi "inek Nâzım Hikmet" diye okuması ve "istanbul Şehir Tiyatroları Nâzım Hikmet'e inek dedi" diye haber hazırlaması....

    Ööööğö.... Mideniz bulanmıyor mu! Bu mu gazetecilik! Bu mu haber!

    Tiyatro Eleştirmenler Birliği derhal bu üç olaya da tepki gösterip, öteki sanat kurumlarına da tepkilerini göstermeleri için çağrıda bulundu. Çok da yerindeydi bu çağrı.

    Sevgili dostlar, sormadan edemiyorum:

    Cehaletin, hoyratlığın, iğrençliğin, ilkelliğin, psikolojik ve patalojik hastalıkların bunca kolay üretildiği topraklara mı dönüştü benim ülkem?

    Bunca kin ve nefreti, bunca "ucuzluğu" ve pespayeliği, bunca yozluğu ve ikiyüzlülüğü, bunca dangalaklığı hak ediyor muyuz?
    1 ...
  4. 3.
  5. an itibariyle habertürk'te anlattıkça anlatan fakat kendisini dinleten cumhuriyet gazetesi yazarı.
    edit:uluslararası basın enstitüsünün (ıpı)basın özgürlüğü ve diyalog ödülüne layık görülmüştür.
    2 ...
  6. 4.
  7. beş vakit namazında adamların 12 yaşındaki kızlarını beş bin liraya sattığı,
    dini bütün devlet memurlarının çocukları yaşında kızlara tecavüz ettiği
    savcıların kız çocukların kendi rızalarıyla şiddet gördüklerine,tecavüz edildiklerine inandığı,
    nüfusunun yüzde 99 u müslüman diye iddia edilip övünülen;
    ve çocuk gelinleri 5,5 milyonu aşan bir ülkede

    başbakan, dindar gençlik yetiştireceğiz diyemez!..

    demiş cumhuriyet gazetesi yazarı...
    4 ...
  8. 5.
  9. 6.
  10. 7.
  11. edebiyat yarışmalarında jürilik yaparken romanları okumadığını itiraf eden pişkin kişi.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük