Candır, güzel olandır. Yukarı batı da öğretendir.
Bildiğin duyduğun bir sürü güzel harfleri kelimeleri derliyor yanyana getirip bir kitap yazıyorsun. .sonra bir bakıyorsun ki daha milyonlarca güzel harf kelime beni neden yazmadın diye içinde isyan ediyor, sığmıyor.
Uzaklarda kurulan bir düş o,
Her hatırlandığında ise bir gülüş ama yapayalnızca olanı.
Bilirsin ki bu yazdıkların suya yazılandır bilmesini istediğin görmez bilmez haberi olmaz. Yazarsın sanki karşında seni canı gönülden dinleyen birisine anlatır gibi. Gözlerinin ta derinine bakarak konuştuğunu düşünürsün.
Güzeldir özlediğini düşünmek.
Özlediğin tarafından umursanmamak bile seni mutlu ediyorsa, içine bıçak gibi saplanmış ve seni delik deşik eden sevda ile geziyorsundur.
Sevebilme ihtimaline değil, sadece göz kırpma süresi kadar düşünmesine bile verecek çok şeylerini hazırda tutarsın.
Sana dönerse yada müptela haline gelmiş duygularını olurda anlar hissederse, üzdüğün ihtimali aklına gelir duygularını benliğinden kovalar sersemleşirsin. Kendi sevebilme kapasitenin tamda dibine kadar vuramadığını hep düşünür, haksız ve hazırlıksız olan kendine hep kızarsın.
Candır güzeldir, bir o kadar da ruhunda kalıcı olarak adı kocaman kazınmış kutsal emanet.
Hava çok soğuktu ama ben sanki güneşe yaslanıpta seni seyrediyor gibi sıcaklar içindeydim daima, ateş vardı etrafında hep zaten ben hiç üşümedim yanında.
Radyoda şen Şakrak Trakya oyun havaları çalıyordu ama o derin gözlerine bakarak içtiğimiz şarap eşliğinde portofino dinliyorduk sanki, zaten sen yanımdayken fonda hep aşk şarkıları duydum ben.
Bazı zamanlar ayrı kaldık, o anlarda biriken özlemi adeta pamuklar içine sarıp sarmalayıp yüreğimizin baş köşesine sakladık. Zaten ben uzaklardayken bile elini hiç bırakmadımki.
Sen yüzünden bulutlara kadar uçtum onları tuttum, umutların en büyüğünü yüreğimde ev sahibi yaptım ben.