Hz. Zeyd (r.a.), Hz. Hubeyb'le birlikte müşriklerce yakalanıp Mekke'ye götürülen iki mazlumdan birisidir. Mekke'ye varınca, Safvan bin ümeyye, Bedir'de öldürülen babasının intikamını almak düşüncesiyle Hz. Zeyd'i, 50 deve karşılığında satın aldı.
Safvan, Hz. Zeyd'i zincire vurup hapsetti. Bir müddet işkenceden sonra, idam etmek üzere Ten'im mevkiine götürdü.
Müşrikler idam ettikleri her Müslüman'a yaptıkları mahut ve iğrenç tekliflerini Hz. Zeyd bin Desinne'ye de yaptılar. "Gel, sonradan çıkmış olan bu dinden vazgeç, bizim dinimize gir de, seni serbest bırakalım." dediklerinde, Hz. Zeyd, ısrarlı ve ciddi kararını vakur bir şekilde müşriklerin suratına haykırdı: "Hayır! Vallahi hiçbir zaman imanımdan olmam, dinimden dönmem"
Bu sefer Ebu Süfyân yaklaşarak Hz. Zeyd'e sordu: "Ey Zeyd, Allah'ını seversen doğru söyle! Şimdi burada senin yerine Muhammed bulunup da, onun boynunu vurmamızı, sen de çoluk çocuğunun arasında sağ salim yaşamayı arzu etmez miydin?"
"Anam babam sana feda olsun!" diye Peygamberleri uğrunda en çok sevdiklerini feda etmekten çekinmeyen sahabiler, "Sizden hiçbiriniz, ben, kendisine çocuğundan, babasından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça iman etmiş sayılmaz." hadisini kan ve damarlarına nakşederek, hayatlarının bütün safhalarında açıkça göstermişlerdi. Ebu Süfyân'ın bu nakaratına Hz. Zeyd şu cümleyle cevap verdi:
"Vallahi ben ailem içinde rahatça oturup da Peygamberim Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, değil sizin yanınızda, hattâ şimdi bulunduğu yerde bile bir dikenin ayağına batıp incitmesine gönlüm razı olmaz!"
Bu susturucu sözler karşısında şaşkına dönen Ebu Süfyân, "Ben insanlar içinde, Muhammed'in Ashâbının, Muhammed'i sevdikleri kadar, hiç kimsenin hiçbir kimseyi sevdiğini görmedim." demekten kendisini alamadı.