büyüklerinden miras kalan örf ve adetleri tümüyle bir kenara itmiş, atalarının kemiklerini sızlatan, hayırsız, çağdaş kızdır.
çağdaş derken, son demlerini yaşıyor olsa da hala etkisi altında bulunduğumuz kapitalist düzenin şartlarına uygun anlamında dedim. aman yanlış anlaşılmasın.
çok değil, birkaç on yıl önce genç kızlar evlenip barklanıp mutlu bir yuva kurma hayaliyle yaşardı. ve zetina dikiş makinesi olası evliliği mutlu kılmanın en önemli unsurlarından sayılırdı. kocanın yırtığını söküğünü dikmek evli bir kadın için şandı, şerefti.
oysa şimdi öyle mi? dünyada hüküm süren ekonomik ve sosyal koşullara neredeyse ruhlarını teslim eden genç kızlar bekarlıkta babalarına, evlilikte kocalarına kabir azabı çektirmeyi huy edindiler. hayatlarının her döneminde giyim kuşama büyük paralar harcatan, elini babasının/kocasının cebinden bir türlü çekmeyen, hazır giyim çılgınlığına kapılmış zamane kızlarının büyük bölümü bırakın dikiş nakış bilmeyi, kanaviçe, gergef gibi sözcüklerin ne anlama geldiğinden dahi habersizler.
zetina dikiş makinesi bir simge idi. bekarlığı süresince babasına, evlendiğinde kocasına yoldaşlık eden, hayatın yükünü paylaşan cefakar türk kadınının simgesi. ne yazık ki yok oldu gitti.
yuva yapan dişi kuşlar güçlü kanatlarını çırparak uzaklara gittiler. hazır giyim denen illetin esiri, moda marka düşkünü genç kızlar geldi yerlerine.
babaları, dedeleri kadar talihli olmayan türk erkeklerine ise, dikiş nakışla işi olmayan, ömründe bir kez bile zetina dikiş makinesi rüyası görmemiş, yeteneksiz, müsrif, adam sendeci bu kızlardan kız beğenmek düşüyor artık. yazık, çok yazık!