"Toplumdan soyutlanan, ezilen ve aşağılanan 'sıfır'ın yaşam sevgisinden, azminden ve kararlığından birşey kaybetmeden 'hiçbir şey'den 'bir şey' olma mücadelesi."
Hızlı yaşadık biz hayatı. Sulardan atlayıp köprülerden geçtik. Şarkı isimlerini isim olarak seçmek istedik. Vazgeçtik. Kitaplar okuduk yıllarca. Hepsinin sonu aynı olduğunda kendimiz yazdık hikayemizi. Hayaller kurduk. Bir hikayeyle bizde salya sümük ağladık. Hiçbirisini inandırıcı gelmedi bize. Ne zaman ki hayatın içine girdik. "Hepsi gerçek&" dedik.
"Yazılan kitaplar, çalınan şarkılar, çekilen filmler. Hepsi gerçek." Yalanı aradık bu kez. "Yalan ne?" diye sorduk körpe beyinlerimizi yorarken. Fazla zorlanmadık yalanı bulmakta. Gözlerimizi açmamız yetti. Embriyo olarak kalmak için neler verebileceğimizi düşündük. "Neler verebilirim?" sorusunun cevabı kısa oldu:
"Her şey!"
şimdi herşeyden ne çok uzağız değil mi kankardeşim zero ..
Her şeyin ne olduğu merak ettiğimizde yalan çıktı önümüze. işte o zaman oturup bekledik. Birbirimize bildiğimiz her şeyi anlatmaya başladık. Her şeyi. Yani yalanı. Bir dünya kurduk kendimizce. Aslında o dünya hep vardı. Biz tekrar keşfettik. Atlantis ' ten daha değerliydi. O dünyayı bulduğumuz gün biz yok olduk. Kayıbız şu an. Aranıyoruz!...
herkese bir bakışı var ölümün.. ölüm gelecek ve senin gözlerine de bakacak. bir ayıba son verir gibi olacak ölümün.. belirmesini görür gibi aynada ölü bir yüzün.. dinler gibi dudakalrı kapalı bir ağzı.. o derin kuyuya ineceğiz sessizce.. aklında tek soru olacak zero ; kuyu mu derindi ip mi kısaydı.. yaşadığımız hayat mı karanlık.. ve neredeydi bunca zaman ihtiyacımız olan aydınlık!
çocukluğumuzu yalanlarla kurduk.. nasıl oldu da bütün bir hayatı yalana dönüştürdük.. aradan sızan incecik gerçekler nasıl oldu da bir tarikat kadar kalabalık ve içe dönük müritler verdi bize..artık beynim infilak etmek üzere. düşüncelerim korku dolu barut fıçılarına dönüştü.. cifr ' i de alıp gideceğim buralardan. belki de annem körlüğünü unutabilir ellerinden tutarsam.. ben hayatımı, çocukluğumu, sensiz ve insan olduğum günleri geri istiyorum zero .. bu ihanet değil.. tanri ' nın isteği..
yazar zargana' nın kendisinin ve iki cehennem kaçığı arkadaşının hikayesini anlattığı romanı cennette uyku yok' un sarı uzun saçlı, hiç uyuyamayan, siyahi derin gözlere ve sert bir hayata sahip, kadınlardan, erkeklerden, ailelerden ve bütün kalabalıklardan uzak duruken, en çok kendi yalnızlığına ve çaresiz zavallılığına sırt rastlamış başkarakterinin adıdır. yılbaşı gibi neden kitap' tan piyasaya sürülecek olan kitap bir üçlemenin de ilk romanıdır.
ağlarken çirkinleştiğini sanırım hiç bilemedin sen.. bütün kadınların bana aşık oldular onu da bilemedin.. ne sana ne kendime olan saygımdı nedeni hepsini reddedişimin.. yatağıma sokmadığım o kadınların arayışınaydı saygım. aramaya devam etmelerini istedim. biliyordum.. bir kere tenimdeki baharatla tanışınca aradıkları şeyi bulduklarını sanacaklardı. oysa onlara verebileceğim tek şey parça parça olma ihtimalleriydi..
sense bütün kadınlarımı istedin hep.. ne bana ne kendine ne de kadınlara saygın olmadı. bana dair hissettiğin şey korku ve hayranlık sanıyordun.. oysa tanrı' nın sadece benden bir tane yaratmış olmasını hazmedemiyordun.. bilmediğin şuydu zero ; tanrı senden de bir tane yaratmıştı..