Usame Bin Ladinin Kahraman Amerikan Deniz Piyadeleri tarafından öldürülüşünün anlatıldığı filmmiş. 2012 kışında vizyonda olacakmış. fragmanı da halihazır da çıkmıştır.
erkek filmlerinin dişi yönetmeni, james cameron'ın ex zevcesi, oscar kazanan ilk dişi rejisör kathryn bigelow yönetmiştir bu filmi. sağlam aksiyon içerebilir dikkat etmek lazım.
propoganda filmi olduğu tartışılmaz. ancak filmi bu yönünden ayırıp eleştirmek gerekirse, eh işte bir film olmuş diyebiliriz. lan ama ben şunu anlamıyorum. bu film nasıl olur da beş dalda oscar a aday olur. filmde oyunculuk yok. herhangi bir yönetmenlik dehası da görmedim. tamam film akıyor ama sadece konuyla. o yüzden bu oscar ın bir boka yaramaz ödül olduğu gerçeğini gözler önüne seren film tanımını yapabiliriz.
usame'nin henüz kırkı çıkmadan çekimlerine başlanmış filmdir, gösterimde olduğu sıralar operasyona katılan ve usame'yi vuran asker ise anılarını paylaşıp filme ilgiyi arttırmıştır. izlemek aklımın ucundan bile geçmez.
oscara aday olması da şaşırtmamıştır zira yönetmen bacımız kathryn bigelow birkaç yıl önce de yine bir u.s.a. army propogandası olan The Hurt Locker ile en iyi yönetmen oscarcığını kazanmıştır.
--spoiler--
iki günde zor bitirdiğim film. o kadar yavaş akıyor ki, sıkıntıdan bayıldım yani.
Filme gelirsek, klasik amerika bir yere gider, sorunları çözer ve kahramanca geri dönerler filmi olmuştur. usame bin ladin'in gerçekten orada öldürüp öldürülmediği hala muammadır. kimine göre daha önce öldü. kimine göre ise hala yaşıyor. bu belirsizlikte ve anlatılanlara göre çekilen filmdir. güzel yanı anlatılanları iyi bir şekilde beyaz perdeye aktarılması olmuştur. sonrası aynı hikaye. amerika gittiği ülkelerde elini kolunu sallaya sallaya geziyor, operasyon falan yapıyor. işkence yapıyor ve sorunları çözüyor.
işkence sahneleri eleştirilmiş ama bence zaten işkencenin her türlüsü yapılıyordur. amerikan vatandaşı değiller ve müslümanlar.
film propaganda tadında geçiyor ama olaya diğer açıdan bakıyorum. biz de çanakkale üzerine bir ton film yaptık. kurtuluş savaşı çektik. istanbul'un fethi üzerine bir ton film yaptık. pkk terörü ile ilgili filmler artıyor. aynı şeyi biz de yapıyoruz onlar da. biz de kendimize göre haklıyız, onlar da kendine göre haklı.
Şu filme amerikan propagandası diyenler var ya gerçekten yazık. Ülkemiz insanında bu algı var ama, su götürmez gerçek. Amerikayla alakası olan politik, siyasi bir film çekilmeye başlandığı an propaganda olması kaçınılmaz oluyor. Hep Ömer Çelakıl yüzünden oldu bunlar. Şifre diye diye millet komplo teorisyeni kesildi. Bu filmin yönetmeni Kathryn Bigelow'un The Hurt Locker adlı filmidir propaganda. Olmayan birşeyi varmış gibi servis etmektir. Ama bu film gerçekten çok nesnel olmuş.
Madem bu kadar dikkatlisiniz görmüyor musunuz şu senaryoya. Bin Ladin'in yerini tespit etmekte zorluk yaşayan gizli örgüt, ağıla helikopteri yanlışlıkla düşüren beceriksiz ekip.. Bak kadın kendi operasyonunu yeriyor, bu kısımlarda başarısızdı bu ülke diyor. 11 eylül 2001 Amerika'nın tamamen kıçından uydurduğu bir komplo teorisi, buna bende tavım. Fakat Bin Ladin operasyonunun nesnelliğini alıp da müslümanlığa kadar götürmek ne kadar abesle iştigaldir güzel kardeşim? Adeta belgesel kanıt niteliğinde bir filmdi. Öncelikle bunun önemini kavramak gerekiyor. Filmi de iyi bulmadım tamamen objektif yargılar üzerinden gidiyorum.
ilk olarak avantajlarını sıralayalım. - Az önce de bahsettiğim gibi film, belgesel niteliğinde. Bin Ladin ve El Kaide hakkında bir bilgisi olmayan insanı aydınlatabilir. En azından genel kavramı ve teması bakımından bir ampul yakar insanın kafasında.
- Filmin son yarım saati adeta bir bilgisayar oyunu oynarmışçasına zevk verir. En heyecanlı kısımları da bunlar zaten.
- Bomba sahneleri inanılmaz etkileyici. DHA'da arşivden açıp izlersiniz ya sınırda patlama haberleri eşliğinde, işte onun kadar etkileyici hazırlanmış. Beni çok etkiledi.
- Jessica Chastain. Sadece bu bayanın oyunculuğu için de izlenebilir.
Şimdi de dezavantajlarına gelelim. - Anlarım bir operasyonun herşeyini anlatmaya çalışırsınız da konu çok ölü be kardeşim. Hiç mi hareket olmaz, hiç mi heyecan olmaz (son yarım saat hariç). Süresi gereğinden fazla uzun.
- Hayatımda bir cia ajanının namaz kılma sahnesi gibi gereksiz bir sahne görmedim la ben. Ne gereği vardı böyle birşeyin, sıçtın bir de sıva.
- Maya'nın filmin sonunda ağlaması finalin açık kalmasına sebep olmuş. Bunu dezavantaj algılamayın, yorumu bize bırakmışlarsa iyi olmuş. Fakat öyle değilse de bildiğin dezavantaj amına koyim.
11 Eylül 2001 de Manhattandaki Dünya Ticaret Merkezi kuleleri yerle bir edildikten sonra, yakın dünya tarihini değiştiren bu saldırıyı El-Kaide terör örgütü ve ABDnin en azılı düşmanlarından biri olduğunu iddia eden Usame Bin Laden üstlenmişti. Önce Afganistanda başlayan savaş, diğer Orta Doğu ülkelerine de yayıldı ve Pentagon saldırıların bir numaralı sorumlusu olarak gösterdiği Bin Ladini köşe bucak aramaktan asla vazgeçmedi. Pakistanın Abbottabad kentinde köşeye sıkıştırılıncaya kadar ABDye milyonlarca dolara mal olan bu arayış ve insan avı operasyonu 1 Mayıs 2011 de düzenlenen gizli bir operasyonla nihayete ermişti.
Senaryosunu Mark Boalın gerçeklere sadık kalarak kaleme aldığı filmde, Bin Ladinin saklandığı yeri tespit eden ve bu timin organizasyonunu yürüten Maya adlı CIA ajanı, böyle operasyon ve bölge için oldukça genç olmasına rağmen, kendisine olan güveni ve üstün istihbarat başarısıyla Bin Ladenin yakalanmasını sağlıyor.Filmin yönetmenliğini Oscarlı sinemacı Kathryn Bigelow üstlenirken başrol Maya olarak yükselen yıldız Jessica Chastain yer alıyor. Kadrodaki diğer isimlerse Joel Edgerton, Chris Pratt, Mark Strong ve Jennifer Ehler...
amerikanın kendi teröristi usame bin ladin'i nasıl öldürdüğünü anlatan film. ne karakter analizi var ne kültürel yaklaşım. bi zıkkım yok ayrıca sıkıcı. sanki özeleştiri yapacaklarmış da son dakika vazgeçmişler gibi. arada derede bir film.
herseyi gectim basroldeki kadin nekadar iticiydi lan oyle. yapmaciklik akiyordu, hele sinirlenmesi gereken yerlerde filmi ileri aldim amk. izlemek isteyenlere tavsiyem son yarim saatini acin operasyonu izleyin kapatin, 2 saatiniz bukadar degersiz degil.benim 2 saatimi aldi baskalari yanmasin. hatta hic izlemeseniz bile cok sey kaybetmezsiniz. bilmem kacinci "amerika en buyuk" filmi. yani asiri yoklukta degilseniz siktir edin, koyim amerikaya.
Gram aksiyon olmaması bir tarafa, anlatım çok boğucu. Hani bin laden'in yakalanmasını konu edinmiyor da, takıntılı bir kadını anlatıyor sanki. Ayrıca jessica chastainin gayet sıradan performansına oscar adaylığı veren akademiye sövme sebebidir, kadının tek yaşam belirtisi gösterdiği kısım sonda ağlamasıydı. Film hiç bitmeyecek sandım, çok boktan bir yapım. izlenmemesi gerekenlerden, buna harcadığınız zamanda iki komedi filmi izleyip gülseniz çok daha iyi olur.
