avusturya ordusunu prens eugene, osmanlı ordusunu ise padişah ikinci mustafa komuta etmektedir. osmanlı ordusu tisa ırmağını bir köprü vasıtasıyla geçerken, prens eugene baskın yapmış ve osmanlı ordusunu ağır bir bozguna uğratmıştır. bu savaştan sonra osmanlı devleti savaşı devam ettirmek istememiştir. çünkü yıllardır devam eden savaş hem orduyu hemde maliyeyi iyice yıpratmış durumdadır. ikinci viyana kuşatmasanı izleyen osmanlı - avusturya savaşı bu savaş ile son bulmuş ve karlofça anlaşması imzalanmak zorunda kalınmıştır. bir başka deyişle, osmanlı imparatorluğunun 1683'de viyana önlerinde başlayan macerası, maalesef bu savaş ile son bulmuştur.
1683 - 1699 savaşlarında tarihin kırılma noktalarından olmuş,tarih kitaplarımızda neredeyse hiç bahsedilmeyen,aslında çok önemi olan savaştır. Modern dünyada artık sayısal üstünlüğün galibiyet için yeterli olmadığının, piyade taktikleri, teknoloji takibi ve istihbarat gücünün herşeyin seyrini değiştirebileceğini açık ve net göstermiştir.
Savaş sonu istatistiklerine bakalım :
Osmanlı Ordusu (Yaklaşık 80.000 asker) kayıpları :
-Sadrazam dahil hemen hemen bütün üst düzey askeri yöneticiler
-Tüm toplar ve topçu birlikleri
-tüm lojistik birlikleri (atlar ,katırlar,vs...)
-Osmanlı Hazinesi
-30.000 asker
Avusturya Ordusu (Yaklaşık 50.000 asker) kayıpları :
-500 - 1500 arası asker
Sonuç : 1683 yılında Viyanada ve 1691 yılında salankamende iki ordu,, ciddi miktarda mühimmat ve itibar kaybeden Osmanlı Devleti, zenta yenilgisi ile tuna boylarında yeniden kazandığı manevra kabiliyeti ve insiyatif gücünü tamamen kaybetti. Zaten ekonomik olarak dibe vurulmuş olması sebebi ile barış görüşmeleri talep edilmek zorunda kalındı.
Bu savaş avrupada 1900lerin başına kadar savaş taktikleri ile ilgili örnek olay olarak ders konusu olmuştur.
Buraya kadar tamam.Her milletin başına gelebilecek olası bir yenilgi ve kayıplar. Peki önemli olan ne? hatalardan ders alıp plan yapmak ve eylem gerçektirmek. Bizde gerçekleşen sonuç ne: Yıl 1716 , Petrovaradin Savaşı! rakip yine avusturya ordusu , komutan yine Prens Eugene. Hatalar yine aynı, sonuç yine aynı. Yine taktiksel gelişim yok, avusturyanın dikdörtgen şeklindeki piyade taarruzları yine hatları yarıyor, yine istihbarat zaafı sonucu savaşmamamız gereken yerde savaşmak zorunda kalıyoruz, yine sayıca fazla olmamıza ragmen, avusturyalıların etkili sahra topçusu, tuna donanmasının top atışları ve etkin piyade taktikleri yüzünden 30.000 askerimizi kaybediyoruz. Yine yenilgi,yine stratejik kayıplar. (belgrat ve son macar topragımız gazi kale tameşvarın,eflağın yarısının kaybı.)
1683 - 1718 tarihleri arasında ölen imparatorluğun en seçkin ve tecrübeli 150.000e yakın askeri.
Durumu analiz etmek ve uygun çözümler üretmek, bizde oldukça zor gerçekleştiriliyor.Günümüzde bunu hala gerçekleştiremediğimizi, hala en büyük kara ordusuna sahip olmakla övündüğümüzde görüyorum. Teknoloji ve strateji olarak sıfıra yakınız oysa ki.Piyade tüfeğimizin teknolojisi bile ithal ediyoruz.Askeri eğitim sistemimiz, 1940ların amerikan sistemi. Tank, savaş uçağı ya da son teknolojiye sahip deniz araçları üretmek hala bizler için hayal. Enerji kaynağımız yok, tamamen dışa bağlıyız. Ekonomimiz fazlasıyla kırılgan ve dış güçler tarafından yönlendiriliyor.Çok fazla dış borçluyuz ve borçlarımızın sadece faizlerini ödeyebiliyoruz. Durumumuz aslında korkunç kötü, ama herşey normalmiş gibi yaşamaya devam ediyoruz. Bunu anlamakta çok güçlük çekiyorum.
işte zenta savaşının bende düşündürdükleri sözlük. Fazla düşünmesem mi acaba...
Bozgun sonucu birçok Osmanlı paşası ölmüş; sadrazamın göğsünde taşıdığı mühür, sultanın çadırıyla birlikte birçok ordu çadırı, 87 top, 15 bin sığır, 7 bin at, birkaç bin deve ve toplam 3 milyon gulden tutarında hazine Avusturya ordusunun eline geçmiştir.
Osmanlı ordusunu imha eden Prens Eugen şöyle diyordu: "Sadrazamın mührü bile elimde. Tisa, zaferin şanlı hikayesini Tuna’ya götürüyor. Yine de Türkler, taşıdıkları şöhrete layık bir biçimde dövüştüler."
Osmanlı Tarihinin Dönüm Noktası: Zenta Muharebesi:
Bu muharebe sonunda Avusturya orduları eline geçen Osmanlı ordusu ait eşyaların hepsi şahsen Prens Eugene tarafından Avusturya imparatoru'na hediye edilmiştir. Bunlar arasında şunlar bulunmakta idi: Sadrazam Elmas Mehmed Paşa'nın koynunda bulunan sedaret mührü , ordudaki 6,000 araba dolusu değerli eşya ve ağırlıklar, 80 büyük top ve 56 küçük top; binlerce deve at, öküz; padişahın 8 atla çekilen arabası; mehterhanenin tüm çalgıları; 40 bin florinlik hazine; Macaristan Krallığı tacı; 423 sancak ve vezirler için 7 at tuğu; 10 tane köle harem kadını; ve üç büyük sandık devlet evrak arşivi.
Buradan da anlıyoruz ki sadrazamın koynundaki kolyeden koyunundaki karıya kadar almış adamlar.