zenginlerinde tadabildiği zevkler dir. mesela küçükken sokaklarda deliler gibi maç yapıp eve geldiğinde seni şeker katılmış yoğurtlu ekmek bekliyor dur. (bkz: 80 ler)
Soğuk bir havadan eve girip, odaya girdiğiniz az sobanın sıcaklığı. Tarif edilemez. Hele de soba başında oturmak ısınmaya çalışmak.
Edit: yazım hatası.
31 çekmenin dayanılmaz hafifliği bunlardan biridir.
niye mi? çünkü;
adamlar param var dünyam var kafasındalar amk. parayı basıp çatır çatır götürürüm kaliteli hatunları diyorlar. böyle bir kişinin sol ele niye ihtiyacı olsunki değil mi?
ama bir taraftan da tüm bu nimetlerin yanında elizabet takılan kişinin kafasında oluşan 'ben kendime yeterim' düşüncesinden mahrum kaldıkları için gerçek özgürlüğü parayla elde edemeyecek olmaları, yaratıcı tarafından bize bahşedilmiş ve yine biz fakirleri özel kılan büyük bir lütuftur.
zenginler her zevki yaşar arkadaş parasız kalmanın nasıl bişey olduğunu merak etse nebileyim bütün parasına dokunmaz anlar anlamak istese fakir adam zengin gibi yaşamak istesede istemekle kalır fakirler zengin gibi yaşayamaz ama zenginler fakir gibi yaşayabilir tercih meselesi ben zengin olsam fakir gibi yaşamayı merak edip denemezdim bakayım bi tranvaya bineyim 10 km yürüyeyim milletten sigara isteyeyim ne geregi var amk .
siz hiç metrobüs durağı kalabalık iken metrobüse binmeye teşebbüs ettiniz mi? hele hele o metrobüs tamamen boş ise. eğer böyle bir zevki tadamadıysanız size tavsiyem. metrobüs durağının çok kalabalık olduğu bir anı gözetleyin, ardından durağa yanaşan boş metrobüsün kapısının hemen önünde durun ve bekleyin. sonrasını arkadan yüklenen amcalara teyzelere bırakın ve kapıdan metrobüsün camına uçarak ulaşmanın tadına varın.