genellikle fakir ve daha çok orta halli insanların düştüğü bir yanılgıdır. bu söylediğim bir kendini kandırma değil tamamen felsefi ve psikolojik dayanakları olan bir görüştür. çoğu zaman zengin bir insan fakir ve orta halli insanlara göre çok daha stresli ve kaygılıdır. fakir ve orta halli insanlar genellikle zenginlerden daha özgürdür.
şimdi aklınıza bacaklarını bir kazada kaybetmiş ya da doğuştan bacakları olmayan bir insan getirin. adam tekerlekli sandalyeye mahkum. tek hayali insanlar gibi yürüyebilmek ve koşabilmek. ama dünyaya bakıyorsun milyarlarca insanın bacağı var, yürüyebiliyor, koşabiliyor. ama bu milyarlarca insanın kaç tanesi bacakları olduğuna, koşabildiğine şükrediyor? kaç kişi bundan mutluluk duyuyor? neredeyse hiç kimse. ama kaybettiği zaman bunların ne kadar değerli olduğunu da kesinlikle anlayacaktır.
işte zenginin durumu da böyledir. adam belki lüks bir villada oturuyor, ferrari ile geziyor ama artık onun o villaya ve ferrari'ye verdiği anlam bizim kendi bacaklarımıza verdiğimiz anlama dönüşmüş. bize belki bunlar çok mutluluk verecekmiş gibi gözükür ama sahip olduğumuz zaman en fazla bir iki yıl içinde bunlara uyum sağlayacağız ve artık bize haz vermemeye başlayacak. daha çoğunu istemeye başlayacağız. bazı insanlar bunlardan o kadar sıkılır ki sonunda intihar edebilirler ya da bütün bu hayatı bırakıp kendilerini hayır işlerine ya da başka faaliyetlere verebilirler.
o yüzden her zaman gördüğümüz görgüsüz zenginler yeni zengin olmuşlardır. ama onlar da bir süre sonra bu zenginliğin bir boka yaramadığını anlayacaktır. sonuçta dünya malı dünyada kalıyor, kimseye kalmıyor. lüks içinde yaşayan insan sonunda boğulacak ve büyük bir boşluğa düşecektir.
ama şu zengin insan mutlu olabilir. bütün parasını istihdam sağlayacak işlere yatırıyordur. hayır işleri yapıyordur. bu insan bir şeyler yarattığı için mutlu olabilir. ama parasını sadece kişisel hazlar için harcayanlar sonu gelmeyen bir tünele girerler. tarih sonunda para ve şöhretten kafayı yiyip intihar etmiş, uyuşturucu bağımlısı olmuş şarkıcılar, oyuncular ile doludur.
trilyonluk bir servet. yüzlerce işçinin çalıştığı fabrika, çiftlikler falanlar filanlar. gel gelelim, huzursuz bir ev ve birbirlerini sevmelerine rağmen mutsuz bir evlilik.
mutluluk denen hadiseyi parayla ilişkilendirenlerin zannı. insan kendinde olmayanı istermiş ya , zannediyorum bunu düşünen insan zengin(! kime göre neye göre) adledilen zümreye ait değildir. mutluluk ; sabah kalkıp ferrarisine binen 18 yaşında bir gencin arabanın aynasında yüzündeki sivilcesinin gittiğini görmesi. mutluluk sabah kalktığında ucuz şarap şişesinin yanında sevgilinin suretini görmesi. değişik işler vesselam.
çoğu fakir fukaranın aklını çelen yanlış. bi düşünün o kadar para, mal mülk. hepsini kontrol etmek, derdine düşmek kolay mı? yok muhasebeci hesabına para geçirdi mi, yok işçiler greve hazırlanıyomuş, yok iflas ettim.. derken ömür biter. yazıktır, günahtır ve kolay gelsindir.
mutluluğun para olduğunu düşünen insanların düşebileceği bir yanılgıdır. unutmamak gerekir ki hiç kimse tam olarak ömrünün sonuna kadar mutlu olmaz, herkesin peşinden koştuğu gayeleri olmuştur ve mutluluklarını bu gayelere bağlamışlardır. sağlığı olanın gayesi para, parası olanın da gayesi sadece biraz huzurdur belki. yani para olunca her şey güllük gülistanlık olmuyor...
insanların mutsuzlukları için sürekli bahaneler ürettikleri bir hayatta elbette ki mutsuzluklarını paralarının olmamasına yükleyecekler ve zengin olunca mutlu olacaklarına inanacaklardır. tanım: maddi açlık ile manevi açlığı birbirine karıştırınca mecburen ortaya çıkan durum.
züğürt tesellisidir. beş parasız bir hayat yaşanların kendilerine psikolojik olarak rahatlatırlar. ne yapsınlar başka, bu rahatlama da olmasa nasıl hayat geçecek. ters mantıkla parası olmayanlar çok mu mutlu ? insanın ruhu aç olduktan sonra zengin veya fakir hiçbir zaman mutlu olamaz.
olabilitesi yüksek bir önermedir. bilemiyorum, gerçi ben fakir değilim; hani akşam uçağım var business classta. perdeden bakıyorum arkaya hiç mutlu değiller.
(bkz: cem yilmaz)
fakirlere göre mutlu olabilecek olanakları çoktur ama fakirlik sevgilerle yetinerek mutluluk getirecek borçlarla veya kira dertleriyle değil.
Fakirlik ciddi sağlık sorunlarında çözüm olmayacaktır ve mutsuz kılacaktır.
Zenginlik sağlık sorununu atlattığı için mutlu olacaktır.
Fakirlik istediğin zaman gezme imkanı vermiyecektir.
Zenginlik istediğin zaman istediğin yerde olma imkanı verecek mutlu edecektir.
Fakirlik hep şu benim olsun isterdim diyecektir.
Zenginlik aldım şunu çok mutlu oldum diyecektir.
normal bir olaydır. çünkü; insanlar kendilerinde olmayan şeyleri başkalarında gördüklerinde o başkalarına özenirler. bu para da olabilir, araba da olabilir, bir ayakkabı da olabilir. çocukluğumuzdan beri yaşadığımız şeylerdir bunlar. her birimiz küçüklüğümüzde istediğimiz bir oyuncağı başka bir çocukta gördüğümüzde özenmişizdir, o çocuğun çok mutlu olduğunu düşünmüşüzdür. ama belki o çocuk da hayalindeki başka bir oyuncağı başka bir çocukta görmüştür. sonuç olarak; o çocuk da diğer çocuk gibi mutsuzdur.
her birimiz hayatımız boyunca ihtiyaç duyduğumuz şeyleri başkalarında gördüğümüzde imrenmişizdir. kendi mutsuzluklarımızı onların mutluluklarıyla doğru orantılamışızdır. ama insanlar hayatları boyunca birçok şeye ihtiyaç duyarlar. insanlar ihtiyaçları, gereksinimleri bitmeyen canlılardır.
zengin olmayanların tarafından bakıldığında doğru bir önermedir. zengin olanların tarafından bakıldığınsa ise mutlu oldukları her hallerinden bellidir. örneğin; paris e özel uçakla kahvaltıya gitmek, venedik te akşam operaya gitmek. bir çok insana ekmek kapısı açmak, bunlar imrenilen şeylerdir. ama param yok diye de mutsuz olmak yanlış bir seçimdir. çünki mutlu olmak, bir seçimdir. paraya veya statüye bağlı olan mutluluk ise bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki sadece % 20 dir. bu az bir orandır. bu oranı büyüten kişinin kendisidir.