okuduğundan daha hiçbir şey anlamamış ekonomistlerdir. çok güzel eğriler, kurallar, teoriler bilirler. sanırlar ki ekonomide bir değer iki katı artınca memleketteki herkesin refahı iki katı artacak.
çıkar biri ordan bir şey der. bilmem ne değeri yükselmiş, bilmem hangi kurum bilmem hangi kredi notunu yükseltmiş falan. arkadaş sen o ay evine iki kilo fazla et alabildin mi?
yapın ulan o zaman listenizi.
bu ay kazancın ne? neler aldın? her ay yap bu listeyi. 5 sene sonra bak bakalım zenginleşiyor musun fakirleşiyor musun? aynı listeyi finans sektöründeki bir sermayedar da yapsın. bakalım kim senginleşiyor?
dedin ki arkadaş ev aldım. krediyle aldın. 80 lira çektin kredi, 110 lira geri ödeyeceksin. 30 lira karşılığında bankadan vade satın aldın. 30 lirayı 10 senede ödüyorsun. 10 sene kazancının bir kısmına el koydu banka. o banka türk değil. o evi yapanın da parası bankada. o banka da türk değil. evi yapan 5 lira kar etti, borcunun bittiğini görürsen 20 seneden sonra sen de kâra geçeceksin, banka peşin peşin en büyük kârı aldı cebine koydu. ilk ödediğin takside bak, anaparadan mı faizden mi?
araba aldın aynı şey. evin ve araban karşılığında elin bankasına 10 sene borçlanmadıysan evet zenginleşmişsindir. ama sen o araba ve evin gerçek değerinin % 30 daha pahalısına aldın. üstelik o araba gerçek değerinin % 40 daha fazlasına piyasaya sürülmüştü.
ama sen ne yaptın? üretmedin. üretmediğin sürece fakirleşirsin.
şimdi istihdam şu kadar arttı, sanayi şu kadar büyüdü diyeceksin. artan istihdam açlık sınırının altında asgari ücret alıyor, büyüyen sanayi de göbeğini kaşıyor.
kaldır bakalım gümrükleri kimin sanayisi güçlü? vestel tek bir ürün bile satamaz.
yüzyıllık yalanlara aldanmayı marifet sananlar, proföser, doçent bilmem ne oluyor, bizi de inandırmaya çalışıyorlar.