herkezin hayali... en azından hayatının bir bölümünde.
bu hayal gençlerde yoğunlukla gözlenmektedir.
80'i görmüş kişilerde zengin olsa ne olacak diye sordurtur.
hani deler ya 'gönüller zengin olsun', ben de öyle diyeyim. zengin olmadan zenginliğin ne olduğu bilinemez galiba. gene de iyi birşey olmalı ki zenginlerin yürüyüşü bile farklı. ben burdayım dercecine yürüyorlar.
nasreddin hoca elinde bir çuval cevizle çocukların yanına gelir ve sorar:
"cevizi insan gibi mi dağıtayım allah gibi mi?"
çocuklar daha çok verir düşüncesiyle "allah gibi" der hep bir ağızdan
hoca bazısına bir avuç,
bazısına beş avuç,
bazısına bir ceviz,
birine de çuvalla beraber kalan tümünü verir.
işte bu ağır çuvalı alan çocuğun durumudur zengin olmak.
bazen çok çalışsan da elinde bir ceviz olur.
ya da çuvalı alıp bakarsın ki beş ceviz kalmış.
cevizi az olan kıskanır çok olan kibirlenir.
bazısı için de ceviz sayısı önemli değildir.
işte bunlar hep sınav.
fakir olanlar için zor gerçekleşecek olaylar* akabinde erişilen mertebe, tabi bunun farkında olan ateist, fakir ve sinirli insanlar çok özel varlıklara evrilebilirler. kimse de bilmez...
bugüne kadar asla para hırsım olmamıştı, zengin olmak isteğini cok yaşamamıştım helekide son zamanlarda iyice uzaklaşmıştım bu kavramlardan , karnım doysun bana yeter diyordum.
bugün akşam kardeşimi devlet hastanesi acile götürdüm, orada sara krizi geçiren genç bir adamı ve başında çırpınan, sürekli oğlunun saçını, yüzünü okşayan babasını gördüm...çocuk zangır zangır titriyor babası çaresizce onu sakinleştirmeye çalışıyordu, o esnada doktormu hemsire mi olduğunu bilmediğim insanlar babayı sedyeyi bulunduğu yerden çekmesi için azarladılar. içim acıdı, eridim, küçücük kaldım, o anda dünyayı değistirecek gücüm olmalıydı. görevlilere kızmak değil bu, çok yoğundu servis, onların çalışma şartlarının insancıl olmaması da ayri bir sorundu.
bu sahneden sonra bencil bi insan oldum ben. sırf sevdiklerimin sağlığı için zengin olmak istiyorum. mutlulukları uğruna yaşadığım insanlar olurda birgün sara krizi geçirirse onları ilgi görecekleri bir hastaneye götürebilmek için para kazanacağım bundan sonra. antikapitalist ruhum bir anda eridi, karşı çıktığim tüm dünya düzenleri sevdiklerimin sara krizi geçirmesi ihtimali karşısında bir saniyede yıkıldı. bugünden itibaren paranın gücünü kabul ediyorum ve zengin olmak istiyorum.
elinde iphone 5 le mesajlaşırken macbookla facede takılıp kulağında ipod olan ve sevgilisinin son model bir bmw ile aşşağıya gelmesi için korna çalan vb şeylere sahip olan insandır.
ben bana fazla geleni hiç tanımadığım insanlara vermek istiyorum benden daha fazla ihtiyacı olanlara. filistindeki çocuklara, afrikadaki çocuklara vermek istiyorum.
sana göre fazla romantik olabilirim. ama ben bunu istiyorum.
sen git atlantikte bir ada al kendine. dünyada yaşanan bütün adaletsizlikleri siktiret ben mi ilgilenecem de. ben öyle boktan bir hayat yaşamak istemiyorum.
nasıl olsa ikimizin de g.tüne pamuk tıkacaklar. ben başkalarını mutlu ederek ölmek istiyorum.
ben bana fazla geleni fazlasıyla yemek istiyorum. benden daha fazla ihtiyacı olanlar avucunu yalasın. filistindeki çocukları, afrikadaki çocukları onlardan sorumlu kişiler ilgilensin.
sana göre bencil ve lanet olası bir aşağılık olabilirim. ama şuan ki görülen adalet böyle.
sen git türkiye'nin en boktan yerinde ev al kendine. faturadaki, benzindeki ve diğer her bokun zammıyla sömürsünler seni. köle ol. ben böyle boktan hayat yaşamak istemiyorum.
nasıl olsa ikimizin de g.tüne pamuk tıkacaklar. ben borçsuz, temiz ve toz pembe hayatta zerre kadar stres olmadan ölmek istiyorum.
sen başkasını mutlu ederek öl. bizim güvenliğimiz için dağda akşama kadar nöbet tutan askerin ölümü gibi, ölümünden 3 gün sonra insanların aklından bile geçmeyeceksin, unutulacaksın. işte dünya böyle.
hata yapıyorsun. çünkü istanbulda zenginlere makarna ve kömür dağıtarak da iyi bir insan olabilirsin. doğudaki çocuklar 1 metrelik karda terlikle okula giderken, sen kuş sütü eksik masanda tavuğu elinle kemirirsin. ve yine iyi insan olarak bilinirsin.
havaalanında uçağı beklerken bir yere oturup, portakal suyu ısmarlayıp, uçağın kalkacağı anonsunu duyunca, portakal suyunu dikip bitirmek yerine, ne kadar kaldıysa bırakıp uçağına gidebilme lüksü.
lüks bir lokantada çok pahalı bir yemek yemek normal bir olaydır. fakat fakir kişi zengin kişinin o sıradan yaptığı şeyi hayatında 1 veya birkaç kez gerçekleştirebilse dünyanın en mutlu insanı olur. fakir kişi o lüks lokantaya bir kere gitse bir daha gitmesi zor olacağından minimum 50 fotoğraf çeker facebook da yer bildirimi yapar. o anısını bütün bir yıl unutmaz. fakir kişi aldığı pahalı ayakkabıyı özenle giyer. hemen eskimemesi için elinden geleni yapar. fakat zengin kişi buna dikkat etmek için çaba harcamaz. fakir kişi bir kafeye girdiğinde masalardaki menülerde yemek seçmeden önce fiyatlara bakar. zengin kişinin ilk düşüncesi ise acaba hangi yemeği yesemdir.
yani günümüzde insanın kafasındaki fiyat kelimesi zenginin aklından nadir geçer. çünkü onun fiyatla arasında bir husus yoktur. fiyat önemsizdir. o sadece alacağı şeyin kendisini mutlu edip etmeyeceğine bakar.