bilen bilir kadıköy'de boğa heykelinden sahile doğru yürüyorum baktım bi zenci saat satıyor. ''abi al, abi al'' diyerek yanaştı bu gözleri nemli gibiydi... gecenin karanlığı gibi sert bakışı saçlarından savruluyordu içim eridi.. cız etti... lan dedim alayım bi 5 liralık bişey. dokunmaz zahar amk.
neyse oturdum bunun yanına ''memleket nere keko?'' dedim ''Gana abim dedi''... tanımadığım bir insanla muhabbet etmekten hoşlanırım. bir gün parkta, sokakta ''lan oğlum nerden giydim şu montu, termit santrali gibi oldum kuran evliya çarpsın'' diyen birisi olursa ooo melaba gandalf diyebilirsiniz *
neyse moruk bu bakıyor bana yavrusunu kaybetmiş anne fil gibi... oğlunu çalışmaya göndermiş gurbetçi ana gibi... dedim ver bi saat farketmez sar bi tane dedim.. ''tamam abim'' deyip kanatlanıp uçmak istercesine yuvadan çıkmaya yeltenen martı yavrusu gibi çantaya daldı bu *
o sırada ''allah yüzünü kara çıkartmasın'' kardeş deyip teselli veriyordum ki bu tip tip baktı bana * Ulan o an dank etti adam kömür moruk daha ne kadar kara çıkartmasın allah * toparlamak için ''hayat dedim kötü kim ak kim kara belli olmuyor aldırma'' ben yine pert. ulan gülemiyorum da kıpkırmızı oldum! Hay deyimlerimize sokayım! Ancak adamı rezil etmeye yarıyor * Bu ''abi dalga mı geçiyorsun biz öyle değiliz iyiyiz'' dedi. ''lan bırak sanki sütten çıkma ak kaşıksın'' dedim. ağzımdan ne çıksa faul! Moruk sinirlerim bozuldu ama nasıl gülüyorum * bu da gülmeye başladı * ''kara bahtlı kardeşim'' diyorum ama nasıl gülüyorum *** En son bu yine saçma sapan bir şeyler söyledi ''kara cahil'' dedim * Artık beni tutabilene aşk olsun *** sahil inledi resmen kahkaharımdan * DAğlara vurdum kendimi dağlara *
bir daha zenciyle muhabbet etmeme kararı aldım * Adamdan 5 liralık saat aldık psikolojine tecavüz ettik *