türklerin her gördüğü zaman "ne yarrah vardır la bunda öhöhö" şeklinde tepkiler verdiği ırk. sonra başlık açarlar; "zenciyle asansörde başbaşa kalmak" falan diye. bizim insanımızla başbaşa kalmaktan iyidir zenciyle başbaşa kalmak.
tanım: bizim insanımıza görüldüğü anda "penis" organını çağrıştıran masum ırk.
bahsi geçtiğinde herkesin belden aşağı düşündüğü bir ırk. bi tek ben böyle düşünmüyorum heralde.
çocukları çok şirin olur böyle incecik kıvır kıvır saçlar bembeyaz dişler tombul yanaklar...
basketbol, rap ve break dance için yaratıldıklarını düşünüyorum bazen.
yillar once okudugum okulun basketbol takimindaki elemanlar geliyor aklima direkman, bir smac oluyor hem de basit birsey oyle tomahawk falan degil, hani benim de boyum 190 olsa basardim denilebilecek birsey; arkadas, hepsi birden auuuu gibi mehmet ali birand seslileri tadinda sesler cikariyor, zipliyor, cok afedersin cuklerini tutarak ohovvvv falan diyorlar nedir ki yahu; konudan sapmayayim bunlar anlayacaginiz uzere en ufak seyden mutlu olan, duygularini en uc noktalarda yasayan insanlar; ondan hor gormemek lazim esasinda..
renk ayrımcılığı ile siyahilere söylenen küçük düşürme sözüdür aslen. amerika'da siyahi birine zenci derseniz zenci pipisiyle size unutulmaz dakikalar yaşatabilir. amacınız siyahi bir penisle sıcak dakikalar geçirmek değilse yapmamanız tavsiye olunur.
zamanında kölelermiş efenim, haksızlık edilmiş efenim, insan muamelesi görmemiş efenim, hep çalıştırılmış beyaz ırk tarafından efenim...
şimdi tüm dünya'nın ve dolayısıyla tüm ırkların kabul ettiği bir gerçek vardır ki güçlü oldukları. adamların kas yapısı hayvan gibi. içinde güç ve dayanıklılık olan her işte başarılılar.
yani bu şu demek oluyor; yerde bir kaya duruyorsa bunu ordan kaldırması gereken kişi zenci ırkıdır. şimdi allah sana hayvan gibi kas vermişse bize vermemişse bunun nedeni o kayayı sen kaldırabil diye. yapamayan yönetir derler o zaman biz kaldır diyeceğiz sen kaldıracaksın.
bu, kapağı açılmayan kavanozu evin erkeğinin açması gibi bir şeydir.
siyah tenli boylu boylu adamlar, dolgun kalçalı hatunlar. fakat işin aslı başka.
şimdi olaya bilimsel açıdan bakanlar çok. ben dini açıdan bakmak istiyorum. dinimize göre ilk insanlar adem ve havva. şimdi bilimin de kesin olarak kanıtlamış olduğu bir genetik olay var, japonun çocuğu çekik gözlü, zencinin çocuğu zenci oluyor. bu bağlamda diyeceğim şudur ki, bu insanların varlığından yola çıkarak adem veya havvadan birinin çekik gözlü, zenci, diğerinin ise beyaz tenli ve normal gözlü olması gerekir. çünkü bunların ataları yok. genlerde saklı bi zencilik vs olamayacağı için kendileri zenci olmazlarsa çocukları da zenci olamaz. kafam karışıyor sözlük.
renkleri, duruşları sebebiyle "pis insan" yakıştırmasına layık görülen, ama gülümsediğinde ya da "abi ben masumum ya" tavrı takındığında inanılmaz sevimli olabilen yaratık; en nihayetinde insan. ilk başlarda yadırganan, zifiri karanlığı ten rengine alışıldığında normalleşen güzel insan. öyle ki gece karanlığında bile "aha geliyo!" diye görülebiliyorlar bir yerden sonra. aynı odada kalabilirsiniz rahatlıkla, "sana çükümü göstereyim mi, benimki 17 santim!" muhabbetine türkler kadar girmiyorlar. *
genelde kendi üçüncü dünya ülkesi olan ülkelerinden ikinci dünya ülkelerine savaş, açlık vs gibi nedenlerle göç etmek zorunda kalan, gittiği ülkelerde de iş imkanı bulamadıkları için, ülkenin dört bir yanında her türlü işi adapte oluncaya kadar yapmak zorunda olan, ve sosyal devlette iş bulamayacakları kesin olduğu öngörüsü varsayılarak, her türlü karanlık işlerde parmağı bulunan, insanların genel ten rengi.
yaşadığımız topraklar üzerinde, yönetiminde izin vermesiyle göç ederek yaşamaya başlayan insanlar, zamanla aç kalmamak için yasadışı her işe bulaşmaya başlamışlardır. en azından bir amerikan filmi bile seyrederken büyük uyuşturucu baronlarının, kalpazanların, hep bu ten renginde olduğu görülmektedir. bu onların istediği bir şey elbette değildir ama aç kalan insan en kolay parayı bu yolla kazanabilir. bu da devletin, yönetimin göç isteyen insanları alırken dikkat etmesi gerektiği konusunda büyük bir ölçüttür. elbette bu insanların dünyada büyük başarılar sağladığı, dünyaya büyük yararlı işler yaptığı gerçeği kaçınılmazdır.
babasını da tanımadığından dem vurulup eleştirilmek için başka dallara atlanılan, yazdıklarının bir bölümü kopi-peyst edilip eleştirilen yazar.
zenci'yi eleştirenler, hrant şöyleydi , böyle sosyalistti, şu şekilde modernisti gibi savlarla karşımıza çıkmakta ve hrant'ın aydınlığından dem vurmakta. bireyler, istedikleri insana kutsallık yükleyebilir, istediği insanın düşüncelerinide benimseyebilirler. bu kişisel tercihleridir, saygı duyarım lakin bu titrleri hrant'a verirken ve "bireyi harcamaz" derken bu söylemleri hrant'ın yazdığı hangi kitap ve makaleler dayandırmaktadırlar, cidden merak etmekteyim?? yok söylesinler bizde okuyalım ve onların seviyesine çıkalım . nede olsa faşoyuk ya hani. neyse fazla uzatmadan kopi-peyst edilen bölümden önceki bölümleri yazmakta fayda var;
"hrant dink, aile dostumdu. evimize defalarca gelip gitti. çocuklarından birinin düğününe gittim. en yakınımda olan kişilerden biriydi.
kendisine herhangi bir negatif duygu beslemek için hiçbir nedenim yok. iyi adamdı, temiz adamdı, anadolu çocuğuydu. dünyadaki en delikanlı ve düzgün adamlardan biriydi. siyasi uğraşılarına da hiçbir zaman olumsuz bir bakışım olmadı. onu bir bölücü olarak, vatan haini olarak vb. görmek de aklımın ucundan bile geçmedi. türk-ermeni çatışmasında fanatik bir şekilde türk tezlerini savunup ermeni tezlerini çürütmeye çalışan, elinde "alın size ermenileri kesmediğimizin 100 belgesi", "alın size ermenilerin türkiye'den toprak koparmaya çalıştıklarının 1001 kanıtı" gibi saçmasapan listelerle dolaşan düşük iq'lu ulusalcılarla da işim olmaz. belki türk tezleri daha gerçeğe yakındır, belki ermeni tezleri. bunu zaman gösterecek. her iki durumun da olgunlukla karşılanması gerektiğini düşünüyorum. ve her şekilde ve kayıtsız şartsız diyalogdan, uzlaşmadan, ılımlı yaklaşımlardan yanayım
ama hrant dink önemli bir entelektüel, düşünür, vizyon önderi, toplumsal uzlaşma sağlayıcı, akılalmaz bir kültürlerarası diyalog üreticisi değildi. hrant dink, kendi çapında birşeylerle uğraşan bir adamdı işte. verdiği uğraşıların sonucu olarak "köşeyi dönmemiş", sade bir hayat sürmüş olması, kendisinin uğraşılarını dahiyane ya da özel kılmaz. iddia edildiği gibi türkiye'yi bölmeye çabalayan bir adam olmanın kıyısından geçmemiş olması da kendisini özel kılmaz. hrant dink kendi halinde, sade bir adamdı. hoşsohbet ve keyifli bir adamdı, ama demodeydi de. türkiye'nin yeni enerjisini yakalamaktan uzaktı büyük oranda. ne modern, ne de derin olmayan biriydi. eski döneme özgü bir "iyi adam"dı, bir hoşgörülü adamdı, bir keyifli adamdı."
hrant'ı ve hrant'ı yüceltenleri eleştirmek kötü.
hrant'ı eleştirenlere format dahilinde giydirmek iyi.
ne güzel demokratsınız siz, kardeş bana oradan iki kilo demokrasi versene.
bir de domates olayı var ki; ona hiç deyinmeyelim.ben yemiyorum domates falan. zira hormonlu. demek ki aramızda bütün ortaklık bitti. komiksiniz bea.*
düzenleme: hrant'ın arkadan, kalleşçe öldürülmesini savunduğum gibi bir düşünce çıkmasın. bu yazıların muhatabı;kalleşçe öldürüldüğünden mütevellit hrant'a bir kutsallık yükleyenler ve ona yapılan her türlü eleştiriyi hazmedemeyenlerdir.
"ama hrant dink önemli bir entelektüel, düşünür, vizyon önderi, toplumsal uzlaşma sağlayıcı, akılalmaz bir kültürlerarası diyalog üreticisi değildi. hrant dink, kendi çapında birşeylerle uğraşan bir adamdı işte. verdiği uğraşıların sonucu olarak "köşeyi dönmemiş", sade bir hayat sürmüş olması, kendisinin uğraşılarını dahiyane ya da özel kılmaz."
ve
"kendini türk milliyetçisi olarak tanımlayan gençlerin büyük bir bölümü, batıyla bütünleşmeye, global değerlerle bütünleşmeye hrant dink'ten daha açıklar. çünkü kendini türk milliyetçisi olarak tanımlayan gençlerin büyük bölümü aslında türk milliyetçisi değil, kaotik, postmodern, türk-islam-amerikan sentezi bir orta-alt sınıf hayatının isyanını ve karmaşasını yaşayan gençler. türk milliyetçiliği, bu karışık isyanın sadece etiketi."
gibi sözlerini yorumlayabilecek düşük zekâya sahip birinin bile algılayabileceği gibi "post-modern" "kaotik" türk milliyetçilerini batı değerleri ile daha bağdaşık görmüştür hrant dink'e nazaran.
hrant dink de domates yiyordu, ben de yiyorum, bu bizi tanış yapmaz. oral çalışlar'ın oğlu olan birinin babasını ne kadar anlamış olduğu ortadayken hrant dink'i "tanıyor" olması komiklikten öte bir şey değildir.
hrant dink sosyalist, ateist bir ermenidir. kültürel anlamda dine soğuk bakmaz, ve türkiyeli milliyetçilerle kurduğu ilişki ile milliyetçi diaspora ermenileri ile kurduğu ilişki çok farklı değildir, zîra meseleye milliyetçi sığlıkla bakmaz, enternasyonalisttir ve tarihin yaralarına rağmen türk ve ermeni toplumlarının birarada yaşama inisiyatifini zorlar.
avrupa sosyalizmine yakındır, bireyi harcamaz. sen çıkıp bu adam için "batıyla bütünleşmeye uzak" anlamına gelecek bir abukluk saçıp bunu da onu tanıdığın gibi saçma sapan bir veri üzerinden yaparsan saçmalamış olursun. fikri olabilir, saçma olmaması için garanti değil bu.
zekâya gönderme yapmadan önce okuyup anlamak lâzım, sığ tespitleri olsa bile.
hrant dink'in ne olup, ne olmadığını yakınında olan birisi olarak aktarmaya çalışmış bir yazar.
ortalama zekaya sahip biri, zenci'nin yazdıklarını okuduğunda; hrant'ı eleştirmediğini( ki pek tabi eleştirilebilir), onu objektif bir şekilde kendi perspektifinden yansıttığını, onu ilahlaştıran insanlara bir gönderme yaptığını, öldürülmeden önce hakkında tek satır yazı yazmayanların öldükten sonra ne hikmetse hrant'a methiyeler düzdüğünü , bu ölümün kullanılarak bazı çevrelerin siyasal çıkar sağladıklarının anlatılmaya çalışıldığını görür.
