12 yaşında bir kadın zekiye. otuzaltısına değmişken daha yeni, yirmiüçünde üç oğlunun en büyüğü...
çok hikaye dinlemişliğim vardır, savrulup giden dünyanın bok çukuruna düşen insanlarının hikayeleri. bir hikaye daha dinledim. günlerden salı, 3. kişinin ağzından.
- orospu zekiye üç oğlundan utanmamış da kaçmış karşı komşunun kocasına, yakalanınca da intihar etmiş geberesice. öleydi de kurtulaydık, öleydi de kurtulaydı 3 oğlanın namusu. öleydi de dünya da kurtulaydı zekiyeden, zekiye öleydi de...
öleydi zekiye, namussuz zekiye... onikisine değince kürt köylerinin birinde zekiye, türk köylerinden geldiler gelin almaya. çizdiler zekiye'nin kaderini. kim demiş çizer kaderi yaradan, babası çizdi kaderini zekiye'nin !!! kırkbeşinde sağır dilsiz adama verdiler zekiye'yi kocalık etsin diye, dil olsun, kulak olsun diye. oldu zekiye, kulak oldu, dil oldu, çığlık oldu, öldü zekiye.
onüçünde doğurdu ilk bebesini, ellisinde baba oldu kocası. onüçünde anadır artık, anasına çocuk olacak vakitte. aldı bebesini kucağına; " ya sağırsa" dedi. gürlediler kulağına ezanı, çimcikleyip ağlattılar. sarıldı bebeğine; " büyü, büyü de konuş benimle... ".
lohusası bitince girdi sağır kıyamet canına zekiyenin, ondördüne şişti karnı yine, aldı ikinci bebesini kucağına eğildi kulağına ; " olduk mu üç bebek, bir ahraz ".
dayak baş gösterdi ikinci çocukla beraber. öyle ya nasıl baş etsin iki bebe bir kocayla ondördünde zekiye. günde yedi sefer bebe emzirdi doğurdukça büyüyen memelerinden , yedi sefer de dayak yedi hiç bağıramayan dilsiz kocasından. ne kocası duyabildi sesini, ne bebeleri.
vardığında onaltısına hiç bir sevişmekten zevk alamazken, doğurdu üçüncü bebesini son olacağından habersiz. büyüdü memeleri daha çok, daha çok süt verdi, daha çok dayak yedi. eğildi bebelerin kulağına hiç kimsenin duymayacağından emin bağırdı avazı çıkmasa da ; " büyüyün, büyüyün, büyüyün !!! "
yıllar böyle devam etti. dayak yedi, emzirdi ve midesi bulanarak bacaklarını açtı sağır kıyametin orta yerine. kadınlığından habersiz, açtı bacaklarını... kocası yetemez oldu , kalkamaz oldu yerinden hak verdi cezasını. dokunamaz oldu zekiye'ye. baktı gözlerine bir tas su, bir kap yemek versin diye. ömrünü vermişken bir kap yemeği esirgeyecek değil ya zekiye.
otuzunda sevdi zekiye evli bir adamı hem de. aşkı tattı, adam da sevdi onu gel dedi bana, kafasına koydu zekiye gidecekti. gitmese de ölecekti...
gidemedi ölmeyi seçti. yuttu kutu kutu hapları, demedi kimseye bir şey. bir akşam üstü buldular evde baygın halde, götürdüler hastaneye. yaşadı zekiye ölmeyi çok isterken. çocuklarının namusu kurtulsun diye yaşattılar zekiye'yi, çocukları öldürsün diye yaşattılar zekiye'yi.
orospu zekiye, namussuz zekiye... geriye kalan " namusluların " yüz akı olacaksın zekiye. bütün suç senin.
kiminle evlenmek istediğini sormayı bırakın, bununla evlenirmisin diye bile sorulmadan sadece çok para verene resmen satılan bir yurdum insanı hikayesidir. törenin de paranın da böyle babanın, böyle zorbalığın da allah belasını versin. olur mu lan böyle şerefsizlik? şimdi o zavallı kadın namussuz, orospu olan. işini bitirmiş penisler gibi çekildiniz. eğer bu kadın yasak bir aşkın kurbanıysa, bıçakları da sizsiniz. götünüz tıkanır, sıçamaz olur, bokunuzda boğulursunuz inşallah...
kadının halen bir hiçmiş gibi görüldüğü, hiçbir saygı gösterilmediği, para ile alınıp satılabileceği kanaatinde olan çoğunlukta doğu kökenli insan topluluklarında; insanlıktan nasibini almamış kişiliklerin zavallaı küçük kız çocuklarına uyguladığı zülmün ta kendisidir ve maalesefki günümüzdede halen bu düzen devam etmektedir kızlar ya kaderine razı olurlar yada namus cinayetlerine kurban giderler ve sonunda gazetelerde medyada televizyon kanallarında bu şekilde anılırlar.
"doğu'da kızlar kadın doğar . ecellerinden önce ölürler. ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki toprak bile artık dişidir.
bu yüzden toprak ana diye bilinir. diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır.
bu yüzden verimsiz ve çoraktır. buna da kadının intikamı denir..." **