zeki demirkubuz a mektup

    1.
  1. hocam,

    bu mektubu yazmak kıskanmak filmi sonrası geldi aklıma, amacım nacizane fikirlerimi seninle paylaşıp, muhtemelen içine düşeceğin tuzaklar konusunda seni uyarmak, "hadi len sen mi uyaracaksın beni" desen de ben yine de haddimi bilmeyerek devam ediyorum.

    zeki abi, inan tüm filmlerini çok severim, hepsini birden çok kez izlemişimdir, işte böyle bir heyecanla gittim "kıskanmak" filmine, ilk sahnede muhtemelen oyuncu olmayan o adamı görünce, konukları asimetrik bir şekilde ekrana yaydığını farkedince, bir huzur kapladı içimi, dedim ki, yahu şimdi dakikalarca keyiften keyife koşacağım, hele bir de francis ford coppola misali ilk sahne kalabalık bir kutlama sahnesi ya, hele ki tüm karakterler ilk sahneden tanıtılıyor ya, dedim zeki abimiz süpersonik bir filme başlıyor.

    lakin ilk iticilik girdi filme birden, berrak tüzünataç... yahu dedim zeki abimiz seçtiyse bir bildiği vardır, ki ablamızın tipi de sinematografik mi ne ondan işte. o dönemlerin kadınlarına benziyor, ama benim güzel abim, ablam ağzını bir açtı, bir elini nereye koyacağını bilememelere başladı, o an dedim ki zeki abim herhalde oyuncuları fotoğraflara bakarak seçmiş, oyunculuklarını denememiş, üzüldüm zeki abi, tamam oyunculuk aramazsın biliyorum, ufuk bayraktar'ı keşfetmişsin, ama amatör, amatör olduğu için güzeldir, profesyonel ise profesyonel olduğu için, berrak ablam, ki eminim özünde iyi bir insandır, o arada kalmış, rol yapıyor ama yapamıyor, amatör de değil profesyonel de. belki de öbür ablamızın efsane oyunculuğu yanında sırıtmıştır diyeceğim ama onsuz sahnelerde de çok kötüydü. neyse efendim bırakalım casting masting olaylarını, filme dönelim.

    zeki abim, güzel abim, filmin konusu hem senlikti, hem de senden uzaktı; insanların karanlık taraflarına inmesi, karmaşık karakter çözümlemeleri gerektirmesi ve de her zaman ki "suç ve ceza" tandansına sahip olması, bu filmi demirkubuz çeker dedirtiyordu, lakin filmin varoşlar yerine küçük burjuvalar etrafında dönmesi biraz senden uzaklaştırıyordu sanki konuyu. abim sen mektepli değilsin, alaylısın, sen set işçiliğinden buralara gelmiş, varoşları çok iyi tanıyan ve filmlerinde genelde bu bağlamda öyküler anlatan birisin. burjuva hayatı yorar abi seni, gözlemlerin azalır, güçsüzleşir bence, şimdi diyeceksin "c blok" var, "itiraf" var, abi "c blok"'ta kapıcı çocuğu tiplemesi dengeyi oturtuyordu, her ne kadar lüks bir sitede geçse de öykü, "itiraf" ise aslında her ilişkide görülebilecek kavgalara dairdi, ve aslında yapısı itirafıyla fazlasıyla tutunamayanlar'dan etkilendiğini gördüm; konu bağımsız olsa da, karakter yaratımında. turgut'la selim vardı o filmde, bunu biliyorsun. kıskanmak'da en sevdiğim sahne neydi biliyor musun abi, hani ablalar kahvehanenin önünden geçerken bir abi şöyle kadınları süzüyor, çirkin olduklarını görünce görmemezlikten geliyor ya, orası bir efsaneydi abi, orası zeki demirkubuz'du sadece, sen de zamanında o kahvehanelerde oturduğun için, o kadar doğal o kadar güzel çekmiştin o sahneyi. ah zeki abim, bize varoşları anlat, bize kaldığın o kamyoncu otellerini anlat, bize en çok suç işlenen ortamlarda dostoyevski çözümlemeleri yap.

    görüntüler güzeldi abi, çok güzeldi, renkler, kadraj... ve bunun gibi tüm sanatsal sinema terimleri güzeldi, yapmışsın, başarmışsın, o kömür madenindeki işçiler mühendisi izlerken, doruğa çıkmışsın, efsane bir görüntü oluşturmuşsun, "karanlık sahnelerde ışık kullanmam , doğal ışık severim" mottanı yıkmamışsın, aynen devam etmişsin. tebrikler. ama zeki abi tıpkı durum ve olay öyküsü olduğu gibi, yönetmenlerde çeşit çeşit, zeki demirkubuz bir diyalog yönetmenidir güzel abim, bir nuri bilge değildir, olmamalıdır, istese çok daha iyisini çeker, ama çekmemeli, zeki demirkubuz sanat yapmamalı, o film yapmalı, film yap abi sen, o zaten sanat olur, öyle tekniklere, manzara çekimlerine, martılara simit atan insan sahnelerine gerek yok. diyalog yaz abi sen, inan tarantino diyalogları mı, demirkubuz diyaloları mı sorsalar, seni seçerim.

    abim son bir ricam da şu olacak, lütfen artık kendi oyuncularınla çalış, onlarla devleş, onlarda seninle. serdar orçin'in o savcı sahnesinde nefes aldım resmen, orada ki diyaloglar mükemmeldi, o ifadesiz bakışlarıyla serdar orçin senin filmlerinde oynamak için yaratılmış sanki, sonra başak köklükaya'yı aradı gözlerimiz, o üçüncü sayfa'da efsaneleşmiş başak abla oynasaydı keşke berrak yerine, haluk bilginer'i kullan abi, o masumiyet'te devleşen haluk bilginer'i, ufuk bayraktar'ı da ihmal etme abi, onu da değerlendir. bu saydığım oyuncuları varoş rollerine sokup, karmaşık karakterler atasan, hepsi bir masa da oturup rakı içse, ve sen bunu çeksen sadece, tek mekan, o bile efsane bir film olur inan bana. tabi arka da bir yerde, sürekli açılıp kapanmayan, kapanıp açılmayan bozuk bir kapı da olmalı, o senin imzan.

    özetle abi, ne olur hep sevdiğimiz zeki abimiz olarak kal, sanatçı olmayan ama sanatçıdan daha iyi sanat yapan zeki demirkubuz olarak.

    hörmetlerimi sunuyorum.

    eksper-i mental
    15 ...
  2. 3.
  3. zeki usta
    senin kardeşin cemil ile ben kırkağaçta beraber askerlik yaptım.Çok eğlenceli , harbi delikanlı beşiktaşlı bir arkadaştı.sayesinde askerliğin bunaltıcı ortamı biraz neşelenmişti . kendisine selam söyle . nokta .
    3 ...
  4. 2.
  5. sevgili zeki abi,

    açık konuşacağım. bu mektubu ilk ben yazacaktım. umarım benimkini de okursun.

    gerçi ben öyle sanatsal cümleler kurmayacağım. daha çok gündelikçi teyzeler gibi anlatacağım derdimi. hem sen, beni bu şekilde de kabullenirsin biliyorum.

    geçenlerde c blok filmini gördüm aldım d&r dan. * böyle bir şey dürttü beni içten içe. gideyim evde kardeşimle oturup izleyeyim dedim. kardeşim dediğim mahlukatta 13 yaşında. tabi gelişimi açısından çok olumlu olmadı filmi seyretmek. ama inan her ne kadar sen c blok u sevmesen de biz çok sevdik. hatta bir kaç gün etkisinden çıkamayıp oradaki teyze gibi bunalım takıldık. 3 gün sonunda salata keserken aydınlandık.

    insan irdelemelerin o kadar muntazam ki her karakterde kendimi buluyorum zeki abi. parçalarımı alıp ayrı ayrı karakterlere yerleştiriyorsun adeta. yeni dönem filmin kıskanmak a çok değinmeyeceğim. öyle ki seni çok hissedemedik o filmde. bir şeyler eksikti. ama benim haddim değil bunları söylemek.

    kapıları sürekli açık tutmanın bir manası var zeki abi. ben kendime göre bir şeyler çıkardım ama cevap olarak atacağın mektupta bu konu hakkında kişisel görüşlerini de belirtirsen çok sevinirim. amacın ne zeki abi? kapılar niye açık? sırf bir bildiğin vardır diye ben de açık bırakıyorum, her daim kapattığım kapıları. ama korkuyorum açık kapıdan zeki abi. aydınlat bizi.

    vildan atasever e çok benzediğimi düşünüyorum. yeni bir yüz arayışına girersen ortaokulda kısa dönem aldığım tiyatro eğitimimi de işin içine katarak filmlerinde oynamak istediğimi belirtirim. hem hep aynı rolleri vermen gerekmez bana vildan ablaya yaptığın gibi, her türlü insan olabilirim.

    arkadaşlar arasında sana kısaca zeki diyoruz. bunun seni rahatsız edeceğini düşünmüyoruz zeki abi.

    her filminin etkisine o kadar çok giriyoruz ki, sanki biz hepimiz varoşlardan gelmişiz gibi. tabi bazen kötü etkilendiğimiz oluyor, o da bizim ayıbımız elbet. küfür etmeye başlıyoruz bazen. ama annem çok kızdı. bir süre küfür etmeyeceğim zeki abi.

    mühendis olarak geleceğimden ve gündelik hayatta başıma geleceklerden korkuyorum. mühendisler üzülmese ne iyi, ne tatlı olur diyorum. filmlerinde başımıza gelenler yüzünden çok geriliyoruz zeki abi. bizim de yüzümüz gülsün filmin sonunda istiyoruz. ama hayır hayır bize unutamayacağımız dersler ver zeki abi. görüntüler aklımızdan silinmesin bizim. aynı hatalara bizler düşmeyelim.

    nacizane fikirlerim bunlar. saygılarımı sunuyorum.

    salcaliyumurta
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük