zekanın getirisi olan düşünme yetisinin etkisidir. düşüncenin salt etkilerini göz önünde bulunduran, dünya da devrimler yaratan insanlar genel olarak agnostik tavırlarıyla öne çıkmışlardır. (bkz: agnostisizm)
bu insanlara örnek olarak; (bkz: albert einstein), (bkz: charles darwin), (bkz: bertrand russell).
Bunlardan hıcbırıde dınıne baglı adamlar degıldı ama bızım cogu düsünürlerımız dınıne sıkıca baglı demekkı neymıs sadece zeka önemlı degılmıs ıman ve ahlakta önemlıymıs.
zeka, dini ya da bir öğretiyi bütünüyle reddetmez, sadece sorgular ve akla uymayan yanlarını (ki bunlarda genelde dinde gerçekte olmayan şeylerdir), ayıklar kafasında ve onu en doğru haliyle kabul eder bünyesine.
zeka dini reddeder demek, inanan herkesi aptal yerine koymaktır ki, asıl aptallık budur, en az adı zikredilen bilimciler kadar zeki olan bir çok bilim insanına göre.
zeka dini reddetmez reddedemez, bilim insanları, araştırmacılar, gözlemciler şayet nefs ve benliklerinin esiri olmadan,onların etkisinde kalmadan gerçek akılla yaptıkları inceleme ve değerlendirmeler dinin varlığını ve önemini ortaya koyacaktır, her şey o kadar açık ve mükemmel ki, bu mükemmel mekanizmayı algılayıp görecek sadece şuurlu bir beyin ve zeka lazımdır, islam dininde ki tefekkürün önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır, yine islamiyet' deki tahkiki iman meselesi bir şeylerin tahkik edilmesi, araştırılması ve düşünülmesi neticesinde yeryüzünde ki mükemmel işleyişin asli sahibine götürecek yolu bulmak bakımından dinin önemli bir emri olarak karşımıza çıkmaktadır.
zekanın dini reddetmesi gelişmemiş olduğunu gösterir. örneğin kuş beyni seviyesinde bir zekadan bu türlü bir tepki attırması olağandır.
fakat yüksek seviyede zekaya sahip bir insan dinin varlığını yada yokluğunu elimizdeki verilerle ispatlayamayacağımızı, bu yüzden din konusunun bir inanç meselesi olduğunu bilir. aksini iddia eden allahın var olmadığını mutlak bir şekilde ispat edebileceğini kastetmekle götünden büyük sıçma eylemini gerçekleştirir.
inançsız olmak zordur. içine düşülen dipsiz bir boşluğa benzer. diğerlerinden daha zeki, daha aydın, daha cesur olduğunu düşünmek inançsızların sık sık başvurduğu avuntulardır.
sorgulanamaz gerçeklik. zira; zekanın artması ile dini inancın arasındaki bağ bilimsel olarak kanıtlandı. bunu biz somutlaştırarak düşünürsek eğer görebileceğimiz gibi; zeka seviyesi yüksek ve bunun getirisi olarak toplumsal dogmalardan fikir sağlığını kurtarmış ve korkusuzca düşünebilen birisi, din kisvesi altında anlatılan ve yaşandığına inandırılan olayların ne denli masalcı ve gerçek dışı olduklarını görebilir. bu durum bütün dinler için geçerlidir ve bunun farkına varabilen birey, farkına vardığı durumun ispatını görebileceği yüzlerce bilimsel, akademik kaynağa ulaşabilir. tarih, sosyoloji, biyoloji gibi farklı bilim dalları dinlerin ne denli gerçek dışı olduğunu gözler önüne serer.
dinler tarihini inceeyen kişi, tek tanrılı din inanacının ilk defa kim tarafından ortaya atıldığını ve bunu meydana getiren olayları görür, inceler ve eğer zekasını özgürce kullanabiliyorsa tek tanrılı dinlerin hz. ibrahim olarak bilinen kişi tarafından farklı putlara inanan kabileleri bir araya getirmek adına uydurulduğunu bilimsel kaynaklar vasıtasıyla görür.
din sosyolojisini inceleyen kişi; dinlerin tarihin her döneminde kralların toplumu bir arada tutma, çıkabilecek halk ayaklanmalarını ve isyanların önüne geçebilmek için uydurduğu ve halkı böylece uyuşuk hale getirdiği bir araç olarak kullandığını görür. örnek; bilinen bütün hristiyan gelenekleri paganizm kökenlidir ve bizans imparatoru konstantin, bütün bunları hristiyanlık adı altında halkı oyalama adına kullanmıştır, kendisi ateisttir.
biyolojiyi inceleyen kişi; canlıların tarihsel süreçte bellirlenmiş bir doğal seleksiyon sonucu evrildiğini ve bu evrim sonucu canlıların farklı türlere ayrıldığını, şuanda homo-sapiens formda olan insanın da bu evrimden en çok etkilenen ve 4 farklı formdan bu güne geldiği görür. böylece o kişi, yaratılış destanının aslında bir yalan olduğunu anlar. ilk insan diye bir şey yoktur bilimsel olarak. insan belli bir evrilme silsilesinden sonra bu güne gelmiştir.
son olarak; zekasını özgürce kullanabilen kişi inananlara saygı gösterebilecek terbiyede olduğu gibi kendisi her dine eşit uzaklıktadır. hiçbirisine de inanmaz.
zekanın dini reddetmesi tanrının varlığını kabul etmesi değildir. agnostisizm tanrının varlığını kabul eden fakat dinin sorgulanamaz gerçeklik olduğuna karşı çıkan bir akımdır.
zekanın kendinini herşeyden üstün zaneetmesinden mütevellit gelişen olay.
ateistin temal kuramıdır bu zaten.
kendinden üstün bi varlığı kendilerine yedirememelerinden dolayı insanoğlu ateist oluyor.
Diğerleri hakkında bir şey söyleyemesem de Altın Çağ (Avrupa'da bilineni Karanlık Çağ) dönemindeki Müslüman bilim adamlarını hiçe sayarak öne atılmış bir önermedir.
nenesiyle ilişkiye girmek zorunda kalmak üzere olacagım yazar arkadasım.
zekilere hayvan adlandırması yaparak sorgulamayı önleyebilecegini düşünüyorsan egeer?!
hep öyle kal..*
zeka dini değil, yobazlığı tümüyle reddeder.
rahatlıkla görüyoruz ki;
çok eşliliği savunan gerizekalıları,
kadınların evden bile çıkmamasını isteyen gerizekalıları,
sakalla kılla ibadet eden gerizekalıları.(daha çok uzar.)
bunları gören zeka dini bundan ibaret sanıp reddedebilir.
diyelim ki çok zeki olduğunu düşünen bir şahıs dini reddetti. aslında reddetmek başka bir şeyi kabul etmek ihtiyacını doğurur. evrende her bir boşluğun yeri (madde olsun, kütle olsun) mutlaka diğer bir madde veya kütle tarafından doldurulur. biraz daha genişletecek olursak düşünceler de böyledir. ben fransız devrimini, siyonizmi, kapitalizmi reddediyorum derseniz, refleks olarak mutlaka hiç aklınızda olmasa bile alternatif bir ideyi de beyninizin (zekanızın) reddettiği yere koymuş oluyorsunuz. dolayısıyla alternatif düşünce ve inancınızla o boşluğu (belki de farkında bile olmadan) bilinç altınızda doldurmuş oluyorsunuz...zekanın dini (inancı) reddetmesi diye bir şey yoktur. olsa olsa imansızlığa iman etmiş olursunuz. hepsi bu....
zekanın dini reddetmesi başka bir şeyi kabul edeceği anlamına gelmez. diğer her kuruma eşit uzaklıkta olabilir ama din kisvesi altında işler yapmayı tamamen uzaklaştırmıştır. fiziksel anlamda düşünceden bahsetmek sizlere bu anlamda bir şey katmayacaktır. yapabiliyorsanız beyninizi kullanıp düşünmenin verdiği hazzı yaşayın. hakikati bulamayacaksınız ancak bunun için çabalamak sizi uzun süre mutlu edecektir. tabii düşünmeye verdiğiniz önem doğrultusunda.
agnostisizm diye bir şeye inanıyorsan, mutlak ve mutlak yaratana inanmalısın.
çünkü inanmama karşılığında başına ne geleceğini, ve inanma karşılığında başına ne geleceğini az çok bilirsin.
zeka ve mantık bunu söyler.
zeka karanlıkta bir çıtırdı duyunca da "noooluyo amk" der bazen. olur öyle, kürkçü dükkanına dönecektir bütün tilkiler son nefeste besmele çekecektir tüm diller.
din-zeka ilişkisi üzerine bir görüştür. bu görüşün doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu anlamak için dünyada olup -bitenlere şöyle bir bakmak gerekir.
örneğin yüzyıldır süren abd-rusya mücadelesine bir göz atalım. siyaset, bilim ve teknoloji alanlarında sürmüş ve hala da devam etmekte olan bu mücadelede abd'nin dini kabul eden, rusya'nınsa dini reddeden taraf olduğunu herkes kabul edecektir. soğuk savaş döneminde (bilim, sanat), uzay yarışında, savaş teknolojilerinde abd'nin rusya'ya karşı dalga geçer gibi üstün geldiğini zaman göstermiştir. oysa ki bahsettiğimiz zeka-din ilişkisi konusundaki varsayım dini reddedenlerin daha zeki olduğu görüşünü savunmaktaydı.