Zeka mutlu bir azık... Taşınması da ağır bir yüktür. Kimileri için ise bir dayanak sanılıp , çalışmadan uzaklaştıran etkendir. Zira zeki olsak da bilgi çalışmadan kafaya dolacak değildir.
bireyin sahip olduğu beden, zihin, sosyal yetenek ve fonksiyonlarının bütünleşerek oluşturduğu çok yönlü bir beyin, öğrenme, uyum sağlama ve yeni bir şey yapma gücüdür.
kimsenin ölçüp biçebileceği kadar basit bir kavram değildir.
insanları birbirinden ayırt eder kimi zaman.
halbuki her insana eşit düzeyde akıl kapasitesi yüklenir allah tarafından.
ancak bazıları bazılarından daha fazla kullanır bu aklı.
özetle beynimizi çalıştırabilme derecesidir zeka.
"ey zeka, kerem et, maskarlık için bol ilham ver! sana sahip olduğunu sanan bir sürü akıllı çoğu kez budala çıkıyor. ve ben sana sahip olmadığım için belki akıllı sayılabilirim."
"Paran kadar konuşursun" dedi, Birinci Adam.
"Öyle ya" dedi, ikinci Adam, "Zenginsen bütün ülke dinler; fakirsen anandan başkası duymaz."
Üçüncü Adam imdada yetişti.
"Paranın değil zekânın elverdiği kadar konuşursun" dedi, sonra ekledi: "Zekâ, zengini ve fakiri eşitler. Zira zenginin de, fakirin de söylediği, karşısındakinin anlayabildiği kadardır. Farkı yaratan zekâdır."
halk arasında tespit edilirken genellikle tek bir ölçüt kullanılır. örneğin 14 basamaklı iki sayıyı 20 saniyede çarpan adama zeki denilir. tecrübenin getirdiği pratiklikle sık sık karıştırılır. mesela bu örnekte zekayı tespit ederken kaç basamaklı kaç sayıyı kaç saniyede çarptığın değil, bu pratikliği ne kadar sürede kazandığın önemlidir. öyle ya, 20 yıl çalışıp da bu noktaya geldiysen istersen 20 basamaklı 3 sayıyı yan yana çarp.
zeka algı açıklığıdır. zeka öğrenilen şeyin püf noktalarını kavrama çabukluğuyla orantılı bir şey. bu yüzden de zeki insan, eğer ilgi duyduysa resim de çizebilir, müzik de yapabilir, yazı da yazabilir, şrödinger'in denkleminden de, makro iktisattan da anlayabilir. ve bunların hepsini aynı anda başarabilir.