birazcık ateizm, birazcık ütopyasını atarsak insanların doğanın kaynaklarını kendilerini bok etmeye harcadıkları husunda ve paranın hunharca bizi yönettiği hususunda haklı olan, belgesellerdir. ne demiş (bkz: jacque fresco) '' (bkz: This Shit's Got to Go)''.
not: sözlüğe ağır gelmez umarım ama vizelere başlamadan evvel bir selam çakarım 18 nisan'ın şanlı savaşcılarına. heil ulu, This Shit's Got to Go!
zeitgeist yeni dünya düzeni kurmak isteyenlerin, önce bir kaç doğru bilgi verip arkasından verecekleri asıl zehirli fikirlere zemin hazırlayıp düzenledikleri belgeseldir.
11 eylül ve dünya ekonomisi hakkında zaten herkesin bildiği şeylerden bahsederler, arkasında yaşamsal dönüştürebilir enerjilerden ve bunların kullanımından bahsederler, en sonda ise yeni dünya düzeninde temel direk olan tek bir devlet ve tek bir dine zemin hazırlarlar.
Belgesel yapımcılarına göre tüm dinler saçmalıklarla doludur birbirinin kopyasıdır. Tüm bunlardan üstün körü bahsedip insanları başka bir ortak inanışa yönlendirme çabasında oldukları belgeseldir.
Zeitgeist, Almanca bir kelimedir "Zamanın Ruhu" anlamına gelmektedir. Zeitgeist bir dönemin entelektüel, kültürel, etik, politik ve belki dini atmosferini tarif etmede kullanılır. Bir anlamıyla da Zeitgeist geçmişe dönük yapılır. Yani o devrin dışına çıkmak gerekirzeitgeist
Astral engines in reverse
I'm falling through the universe again
Down among a dead mans vision
Faded dreams and nuclear fishions span
The strings of fear they are holding up the race
The puppets falling to the ground
The love I feel as I fly endlessly through space
Lost in time I wonder will my ship be found
On this sinking ship I travel
Faster than the speed of life
Not so super nova burns
The black holes turn and fade from sight
The strings of fear they hide within the human race
The answers burried underground
The love I feel as I fly endlessly through space
Lost in time I wonder will my ship be found
And very soon
The boundless moon
Will show us light
And as we crash
We'll pray and kiss
And say goodnight
Goodnight.
Kapitalizm der ki: istediğin hayali kurabilirsin, istediğin mesleği seçebilirsin hatta istediğin kadına/adama aşık olabilirsin; ama ben sana istediğim kadarını veririm.
aslında göz falan açmayan, yeriyormuş gibi göründüğü felsefenin propagandasını yapan belgesel. tabi ki kitap okumaktan, okuduğunu yorumlamaktan aciz milletimiz için "leleyyy gözüm açıldı din yok leley lülümünati ebemizi zikiyormuş aheleleyyy" triplerine neden olmaktadır. özetle kaos propagandası yapmaktadır.
Kapitalizmi yerin dibine vuran ama bunu yaparken de bir o kadar da ayakları yere basan söylemler ve analizler kullanan dünya tarihinin en büyük ve kapsamlı antikapitalizm belgeselidir.
Zeitgeist bir projedir. Ama insanları aydınlatma değil, aydınlatma vaadiyle karartma projesi.
ilk önce doğrularını sayalım.
Doğrudur, 11 Eylül saldırısı bir komplodur.
Doğrudur, para sistemimiz hilekar bir düzendir.
Doğrudur, Hristiyan dini tahrif edilmiş ve içine pagan inanışından bir çok öğe sokulmuştur.
Doğrudur, dindarlık maskesini kullanan zalimler tarihte bir çok zulüm yapmıştır.
Lakin, Zeitgeist hareketi, bu doğruların arasına kendi batıl inançlarını sokarak arka plandaki amaçlarını gerçekleştirmek peşinde.
Bana kalırsa, sistemin yöneticilerinin (firavunlarının) bir eseri olan Zeitgeist, yok olmaya mahkum olan sistemin küllerinden başka bir sömürü düzeni kurmayı amaçlayan sinsi bir proje. (Cemal ADEM)
rus askerleriyle ilgili bir yerde şöyle bir şey okumuştum: sanırım geçmişteki savaşlardan bahsediyordu ve savaşların çok uzun sürmesi, çeşitli hastalıklar, açlık, çetin doğa şartları sonucunda ümitsizliğe kapılan askerler kara uzanıp ölümü bekliyorlarmış.
işte bu belgesellerin bizden yapmamızı isteği şey tam da budur.
tanım: kötü, çok kötü niyetli belgeseller.
3 bölümden oluşan belgeseller serisi.
hiçbir şey tamamen yanlış ya da doğru değildir önermesi unutulmadan izlenilmelidir. içinde doğru olan, insana değer veren, zihin açan yaklaşımlar içerse de çözüm olarak şuan hiçbir şekilde gerçekleşmesi mümkün olmayan, bugünün dünyası için en basit ifadeyle hayal ürünü olan venüs projesini sunması kötü niyetli bir belgesel olduğunu düşündürttü bana. mesela bugünün dünyası ve toplumu için daha adil vergi düzenlemeleri talep etmelisiniz diyebilirdi somut bir fayda getirmesi açısından.
yanlış olduğunu düşündüğüm başka bir noktası da tüm yanlışlığı, ahlaksızlığı ve yozlaşmayı para yaratıyor demesiydi. belki en önemli etkeni olabilir bu yozlaşan dünyanın, ama unutmamalıyız ki para kavramı insanlıkla beraber var olmuş bir şey değil ayrıca o günün insanı için müthiş bir buluştur bence para(tabi bu bahsi geçen para kavramı hayatın içinde somut bir mala, üretime denk geliyorsa.) yani parayı yaratan insan aklı paradan çok önce öyle bir şeyi keşfetmişti ki işte bu tüm insanlığın köküne dinamit koyacaktı, koydu, koymaya da devam ediyor kısaca 'özel mülkiyet' başka bir deyişle tanrının ya da doğanın tüm canlılara bahşettiği 'şeyler' birden birilerinin sahip olduğu 'mallar' haline geldi. işte burada karşı bir argüman olarak sosyalizm/komunizm konulabilecekken bunların kötü uygulanma hallerinden dem vurdu çini örnek göstererek.
ayrıca hitlere, bolivya ya, venezuella ya, irana, saddama, abd başkanına, ordulara bir şekilde etki eden bir grup insandan bahsediliyorken; ulan demezler mi sen hangi güçle bu belgeseli çektin ve yayınlayabildin hıyar! düşünün ki tüm insanlığa cip takıp yönetmek isteyen birtakım insanlar var dünyada ve bunlar bu filme bir şey yapmıyor, yapamıyor.
peki amaç ne? benim bir kaç fikrim var: öncelikle tüm insanları iyi-kötü bir tutan şeylerden uzaklaştırmak din gibi, yine iyi-kötü bir beraberlik yaratan ulus, etnisite, devlet, hatta aile kavramı, bir takım tarihsel bağlarımız, en basiti kendi öz değerimiz ve insan olduğumuz fikrini yerle bir etmek. o kadar çaresizsin ki sen hiçbir şey yapamazsın deniliyor. teknolojinin yaratacağı bir çeşit üst-toplum hayal ettiriliyor ancak teknolojinin refaha götüren bir araç olduğu, bunu ancak insanı merkeze alan fikirler yaratabilir denmiyor. ne demokrasi var dünyamızda ne eşit olabilme umudu ee o zaman yaşamak için de bir neden yok!!!
sonuç olarak her taraftan acayip bir bombardımana maruz kalıyoruz. bir şeyi tüketirken içindekiler kısmına, son kullanma tarihine, belki de yapan firmanın güvenilirliğine bakmak gerek. her yandan hap uzatan eller var ama önce hasta olduğumuza ikna etmeli bizi sonra yutturacak o kadar çok hap var ki. yani dikkatli olmak lazım bu gibi şeylerden kaçarak kurtulamayacağımız bir gerçek, radyasyondan kaçarak kurtulamayacağımız gibi. algılar açık olmalı.
akıllı bir insanın yalnızca içindeki doğruları kapıp diğerlerine gülüp geçmesi gerekmektedir. ayrıca sanırım son filminde iyice mühendis imparatorluğu olan bir dünya teması vardı.