bu baharda, kabak çiçeği kıvamında ülkemiz müzik dünyasına açılmış, zehirli sarmaşık misali yayılmış overrated müzisyen.
hatunun sesinin edith piaf'a benzemesi, tatlı ritmleri iyi hoş da, müziklerinin ortalamanın üzerinde bir kalite sunmayışı işte bunları overrated kılan.
ayrıca; elime geçen son bilgilere göre, dün onaylanan ermeni soykırımı bilmemnesi yasa zımbırtısından sonra ülkemizde başgösteren boycott france furyasından nasibini almıştır. tüm radyolar ve müzik kanalları yavaş yavaş rotasyonlarından çıkartmaya başlamışlardır. bir sonraki adımda mağaza ve kafeler de bu eyleme katılıp, boycott france hareketine desteklerini göstereceklerdir. *
je veux ile ünlenen fransız sanatçısı. sonsuza kadar dinlenebilecek şarkıları bulunur. bazılarını soğutan ses tonu* birçok kişiye samimi gelmiştir. müzikten özellikle cazdan anlamayanların dinlediği söylenir.* gayet neşeli parçaları vardır. popüler müziğe liriklerin önemini de hatırlatmıştır.
fransız olmasından öte caz söylemesi bile bir ön yargı oluştururken, sesiyle, hanımefendiliğiyle, tarzıyla, mükemmel yorumlarıyla insanı dinlendiren harika müziğin sahibi.
bir fransız müzik grubu. bu zaz ı sevenlere ama daha çok ' sesi korkunç, hede hödö, müzikten anlamayanların sevdiği grup' diyenlere geliyor. şimcik şöyle ki bu kızçe bir konservatuara girmekle müziğe 5 yaşında başlıyor; özellikle solfej, piyano, gitar, ve koro üzerine çalışıyor. şan dersleri alıyor. bir burs sayesinde müzik okuluna giriyor. demek istediğim o ki ne yaptığını bilen, müzikten anlayan biri. en bet sesli birine o kadar eğitim aldırsan yine bir şeyler yapabilir bence ki bu kızın sesi güzel. ha eğer sokakta kalsaydı, bu kadar ünlü olmasaydı şimdi ona bok atanların yarıdan fazlası ' aov zaz diye bohem bir grup keşfettim, çok harikalar, çok marjinaller ' diye konuşacaktı. bu insanlar ki çok popüler diye paulo coelho okumayan insanlar. popüler olanın iğrenç ve basit olduğunun örneği bizim ülkede dolu ama her popülere de bu muamele yapılmasın yahu. beatles da popülerdi, elvis presley de james brown da napak yani ölek mi... bazen popüler olan da güzel olabiliyor bi düşünün derim. hani it değil bu insanlar.
Uçak (bkz: Airplane) adlı gelmiş geçmiş en komik filmlerden birine imza atmış senarist üçlü.
Bugün hepimizin burun kıvırdığı veya ergen esprisi dediği o çok bilindik gelen esprilerin çoğunun kaynağı bu filmdir. 1980'de gişe rekorları kırıp ikincisi ve üçüncüsü de çekilmiştir, ama orijinalinin absürdlük sınırına, kahkaha tufanına hiçbiri yaklaşamaz.
Hele, uçağı ileride bir kasırganın beklediği, tornadonun arkalarından geldiği, yakıtlarının bitmek üzere olduğu, motorlardan birinin yandığı, pilotun kalbinin durduğu söylendiğinde sakin ve bönbön bakan, ama hostes bi de nescafemiz bitti deyince ortalığı ayağa kaldırıp kendini yerden yere atan uçak yolcuları sahnesi vardır ki acayip yarar, ferhan şensoy'a bile ilham kaynağı olmuştur.
dans ma rue şarkısını 100 defa da dinlesem sıkılmam diyeceğim sanatçıdır. Kendine has bir dans stili ve müzik zevki vardır. 80 doğumludur ama en az 5 yıl gençmiş gibi gösterir.
