diyetler bu pantolona göre başlar. ilk gün giyilir bacaktan yukarı çıkmaz. 1. haftanın sonunda götte kalır ilerlemez. 2 haftanın sonunda tam olur düğme iliklenmez. 3 haftanın sonunda aç karnına nefesi tutup düğme iliklenir. 4. haftaya başlamadan diyet dediğimiz şey bol tereyağlı iskender ile son bulur. dolaptaki pantolan bi sonraki diyete kadar kaderine mahkum olur.
zayıf olduğun zamanlardan kalma pantolondur/pantolonlardır. içine sığabildiğin pantolonun kalmasa bile inatla yeni br tane alınmaz gün gelecek o pantolona/pantolonlara girilecektir
hikayesi genellikle, "hııımm... demek bir beden küçüküğü yok. giydikçe açılır ama değil mi ?" sözleriyle başlar. "ya ben bugün yemeği biraz fazla kaçırdım zaten." gibi bahanelere sığınılıp kasaya doğru gidilir...
eve gelinir gelinmez ayna önünde bir kaç kere daha denenir. defalarca giyilip çıkarılır. sonra bir kenara atılır. belirli aralıklarla gardrobun bir kenarında insanın gözüne ilişir, ancak her denemede sonuç aynıdır...
işin kötü tarafı, henüz bir kere bile giyilmeyen bu pantolonu atmaya gönül el vermez. en sonunda "ya kaç yıl önce almıştım, artık bana küçük geliyo. sen bunu birilerine ver." diye anneye uzatılır ve bu hüzünlü hikaye burada biter.