Şimdi daha iyi anlıyorum insanlar neden tayyip erdoğan'a oy veriyor.
Evet alternatif yok. Basiretsiz, yüzsüz bir parti bu chp. Hakikaten bu yaşıma dek oy verdim; ama artık yok. Düzgün adaylar gösterirlerse oyum yerelde ak parti'ye.
1. kendisi olmasına izin verilmeyen, her sahip olduğuna dokunulan, halkın içinde yalnız, kendi içinde yetim bırakılan, seven ve sevdiği gibi sevilmeyen, kalan ve gidenin ardından bakan, yalnızlığı seçmek zorunda olan, bağışlayan ama belli edemeyen ve bağışlanmayan, her sabah bir yanlış anlaşılmaya uyanan ve bıkmış gövdesini ardına takarak dünyaya karışmaya mecbur bırakılan, kimseye müjde olmayan ve müjde vermeyen, intihar etse değmeyecek olan.
(bkz: diazepam)
2. halkın, acınacak kadar kötü durumda olduğuna ama bu durumu hak ettiğine inandığı kimse, mutsuz.
4. hayatta ve sanatta herhangi bir topluluğa, klana, edebiyat çevresine, ideolojiye dayanmasa var olamayacağını, kendi başına bir hiç olduğu bilen ve çaktırmayan, devranın döneceği korkan.
örnek verecek olursak;
" ve sen anla ki ben bunca neşe ve kıyıcı tedirginlik / karşısında / kendimi hep zavallı hissederim."
Zavallılık aslında, içinde bulamadığın gücü, başkalarının taşıdığına duyduğun aptalca inançtan başka bir şey değildir.
Yıllarca, aynı düşünceleri paylaştığımı sandığım insanların, küçücük çıkarlar için, küçücük insanlara kul köle olduğunu görünce anladım ki, zavallılık; yaradılış özelliğiymiş.
Yönetmeni, senaristi ve baş rol oyuncusu ilyas Salmanın olduğu, müziklerini de Cahit Berkayın yapmış olduğu ve engelli bir insanın hayatını anlatan 1990 yılı yapımı Türk filmidir.
içinde olduğum durumu anlatıyor şu an. Kulaklarım iltihap yapmış, yetmemiş bir de beni ağrı kesici manyağı yapmış. donla geziyorum evin odalarını, kimsem yok lan. Mutfağa uzanan koridora giderken duvarlara çarpıyorum, ayağıma bitmemiş projelerin vidaları batıyor acı acı. sol taraf duymuyor, 15 cm bez soktu doktor kulağıma. Zavallıyım bildiğin, hayat bile tek kulaktan mono melodiler döküyor kulaklarımdan çalışanına. yetmiyor ya, ter içindeyim. Ben böyle sıcağın taaa... sevişmeden sevişiyormuş tadında düşük tempolu kalp atışlarının üzerine düşüyor tuzlu damlalar. sonra telefonuma gelen pizzacı, bankacı, züccaciye reklamları. Hepinizin ayrı ayrı öpüyorum dudaklarını. Sonra halil sezai dinliyorum, ağlarım lan üstüme gelmeyin, liseye gittim. Gerçi lise de boktandı ama anlatanların anılarını oynuyorum gizli gizli...