zavallı bir hayatı gereğinden fazla ciddiye almak

entry8 galeri0
    1.
  1. ölmek için doğulan, hiçbir şeyin sizin lehinize çalışmadığı (bazen öyle görünebilir ama uzun vadede hep sen kaybedersin),doğduğun andan itibaren çürümeye bozulmaya başladığın (bazıları bu konuda daha şanssız), sürekli arıza çıkartan ( en kralımız bile problemlerle boğuşuyoruz), aslında her şeyin düşündüğümüzünden çok farklı gerçekleştiği, sik gibi hayatı gereğinden fazla ciddiye almak hali.
    ne yapmalıyızın cevabını verebilecek kudrette değilim. ama bazı yapılmaması gerekenler hakkında bilgi sahibiyim. bunların başındaki altın ilke ''hayatı gereğinden fazla ciddiye alma'' çünkü o seninle mütemadiyen dalga geçmekte hatta taşak yapmakta. yapabiliyorsan sus
    yapamıyorsan en makul kelimeleri seç ve yeri geldiği zaman ''siktir et'' demeyi bil.
    yoksa hayat gereğinden fazla üzer seni. çünkü en ciddiyetsiz halinde bile eline verecek.
    1 ...
  2. 2.
  3. Yalnızca 1 kere yaşanabilecek bir şey ciddiye almaya değerdir.
    0 ...
  4. 3.
  5. "hayat hikayemiz ve dünya tarihinin aynı El tarafından yapıldığı,.." bu cümle bu önerme için yeterlidir.
    0 ...
  6. 4.
  7. YAŞAMAYA DAiR

    1
    Yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
    Yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.
    Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.
    1947
    2
    Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.
    Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    Daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
    Diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
    Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
    1948
    3
    Bu dünya soğuyacak,
    yıldızların arasında bir yıldız,
    hem de en ufacıklarından,
    mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
    yani bu koskocaman dünyamız.
    Bu dünya soğuyacak günün birinde,
    hatta bir buz yığını
    yahut ölü bir bulut gibi de değil,
    boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
    zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
    Şimdiden çekilecek acısı bunun,
    duyulacak mahzunluğu şimdiden.
    Böylesine sevilecek bu dünya
    "Yaşadım" diyebilmen için...

    Nazım Hikmet
    0 ...
  8. 5.
  9. Kafamı meşgul eden mesele. Nasıl olsa elimize geçen hiç bi şeyle yetinmiyor, mutlu olmuyoruz o zaman boşversek daha mi kötü?
    0 ...
  10. 6.
  11. Kesinlikle ciddiye alinmamasi gerek duruyor uzaktan. Ama hizli gecen zamanin icinde surukleniyoruz sagdan sola. Yakalayabildigimizi yakalamaya calisiyoruz. Elimizden kacanlara agliyoruz. Ciddiye almamak gerek. Gecip gidicek bi sekilde. Acisiyla tatlisiyla. Ama surekli bi kosturmacanin ortasinda nasil ciddiye alinmaz bilemiyorum
    0 ...
  12. 7.
  13. diğer insanların bana göre problemi tam olarak da bu.
    0 ...
  14. 8.
© 2025 uludağ sözlük