küçük iskender in bugün itibariyle kitapçıların vitrinlerini süsleyen şiirsel romanının adı.kitabı henüz almadım.lakin aldığımda üstüne okuduğumda iskendervari methiyeler düzeceğim muhtemeldir.
bir de bunun sulu olan şekli vardır efendim. (bkz: sulu zatülcenp) kulağa pek bir hoş gelmesine rağmen akciğer zarlarının arasında sıvı toplanmasıyla cereyan eden ciddi bir durumdur. kısaca plörezi de denebilir. sulu zatülcenpde ağrı, öksürük ve de nefes darlığı gibi şikayetler görülür.
iskender'in politik; imgelerle donatılmı$ olması ve ağdalı dili ile kimi okuyucuda bıkkınlık yaratabilecek olsa da süper kitabı. türkiye'nin iltihaplı yüzüne $iirsel bir temasda bulunmu$ küçük tanrı.. okuyunuz.
'Doğrusu kendimi, sorunlarla oynaşan, sonra da kolayca yorulup sıcak bir hayal şehrinin ana kalarifer kazanının yanına uzanıp uyuyan tembel ve hantal bir kediye benzetiyorum. Dar bir koridorun ebruli karanlığında, aslında olmayan, var olmadığını çok iyi bildiğim, dört ayaklı bir ciğeri kovalayacağım: Zatülcenp'ten kıvranan bir ciğeri!.. Değil ona yetişmek, bu et yığınından sızan kanın kokusunu bile duyamıyorum. Burnum, nükleer atıklarla dolu. Burnum, peyklerle doul. Burnum, Windows 2000'in ileri modelleriyle dolu. Burnum, borsa simsarlarıyla dolu. Trendler yüzünden avımı koklayamıyorum. Hiçbirini yapamadık. Çünkü asla o kadar güçlü olamadık. Çünkü geç kaldık. Çünkü yalnız kendimizleydik. Nereye geç kalmıştık ki?! işte asırlardır cevabını aradığım ve beni egoizmden uzak tutabilen tek soru!.. Aklım bir radyoydu ve ben frekanslar arasında istasyon düğmesini çevirerek sevecen bir ezgi yakalama uğraşı verdim, dijital değildim; onlar parazit yaptılar! Yayınların arasına girerek çirkin laflar ettiler. Kimi programlara canlı bağlanarak hakkımda ileri geri konuştular: Benim bir kabak dolması tarifi olduğumu iddia ettiler!'