daha çok suyun üstünde gezinen ilk kez görenlerin ''aaa yılan balığı '' diyebilecegi ince uzun bir balık çeşidi.dip balığı değildir kendisi.oltayla da yakalanabilir şayet iğneniz ince ve ucunde et varsa. kimi yerlerde ufaklarına çipil de denir.büyükçe olanların doğru sırtıyı kullandığınız taktirde sırtıylana yakalayabileceğiniz balık. soslanıp biraz bekletildikten sonra çiğde yenebilir.
yazılarının %80 lik bir bölümünün (ç)alıntı olduğunu fark ettiğim yazar(!) bunu da biri söylemişti ama inanmak istemedim ve eni - konu oturup internet üzerinde araştırma yaptım ve gerçekten de büyük hayalkırıklığına uğradım.
neden yapıyosunuz bunu?
bir kaç şiir ya da düzyazıyı, uludağ sözlük sayfalarına alıntı olarak belirtmeden yazıp da oy almak ve bunu yazar adı altında yapmak etik gelmedi bana, böyle mi olmalı?
umarım yazılarının altına artık "alıntıdır" yazmaya başlar. çünkü çok yazık olacak.
edit: o kadar çok kişi anlamış ve teşekkür etti ki susmadığım ve gördüklerimi söylediğim için. bense hala şoktayım.
hiç bir yazıyı çalıntı olarak yazmamış, murahtan mungan'ın yalnız bir opera'sını, terastaki havlu'sunu, ümit yaşar'ın sahibini arayan mektupları' ndan bazı mektupları uygun başlıkların altına yazmış, murathan mungan yahut ümit yaşar gibi edebiyat devlerinin yazı/ şiirlerini altına murathan mungan' ın yahut ümit yaşar' ındır diye belirtmeyi komik bulmuş, 4000 kusur yazarın ahkam kestiği sözlükte , sıfatı yazarlık olan insanların murathan mungan yahut ümit yaşar' ın bu en bilinen eserlerini tanımıyor olması, yahut benim insanların bunu bilmeyeceğini düşünmem daha komik olur diye düşünmem ve 6 bin entrym içinde yer alan beş yüz civarı alıntıyı ki hepsi spoiler'le işaretlendirilmiştir; yazılarımın yüzde sekseni olarak betimleyen insanları komik bulan yazardır.
bu oltaya gelip atlayan ve sevindirik olan yazarları da kendi kompleksleri içinde yaşamalarına olan saygımla kutsuyorum. bir mungan, bir ümit yaşar, bir küçük iskender okumayıp burada aşktan bahseden, yazan, okuyan herkesi de insafa davet ediyorum. bugün biri oturup buraya ''acı var mı acı'' yazsa spoilerle , ben altında reha muhtar'dan alıntıdır yazısını görmeyi gereksiz bulurum. hoş bu ülkede reşat nuri güntekin'i kitaplarından değil yaprak dökümü'nün jeneriğinden tanıyan yazarcıklarımız var. daha geçenler de turgut özal kimdi abi diye soran bir lavuk çıktı karşıma ulu sözlük zirvesinde. okumayan, bilmeyen, bilmediği okumadığı halde herkesi de kendisi gibi zanneden insanların çamur atmaktan başka yapacakları bişey yoktur. saddettin kanyak arkadaşı tenzih ediyorum; zira kendisi belki bir anlık gaza gelme sonucunda yazmıştır bu entryi. ki kendisi de itiraf edebileceği bir olgunluktaysa yüzde seksen ibaresinin ne kadar acımasız olduğunu kabul edecektir. iki yıldır bu sözlükteyim ; kendi yazılarımın bana hazır mail olarak geldiğine şahit oldum, sosyomat'da, itü'de zargana nicki alıp birebir yazılarımı kopyalayıp şöhret olanları gördüm vebunun acısını bilirim. asla eser çalarak yazarlık yapmadım çünkü ben yazardan önce okurum. iyi bir okurum ve okuduklarımı yazanlara sonsuz saygım var. 33 yaşındayım ve 6 yaşımdan beri on bin civarı kitap okudum. hepsinin ayrı yeri, izi, hatırası var içimde. ama siz de kabul edin ki; koskoca üniversiteli yazar arkadaşların murathan mungan'ı, can dündar'ı , ümit yaşar' ı, ahmet telli'yi tanımıyor olmaları benim değil onların abesidir. aklım, zekam, algılarım yerinde. sanıyor musunuz ki ben o yazıları çaldım ve çok popüler o makaleleleri, şiirleri kimsenin tanımayacağını sanıp, üstelik altlarına da spoiler ibaresini yapıştırdığım halde bununla kendime bir yol çizmeye çalıştım. pes derim sadece pes.
bugün şahsıma ithaf edilen hırsızlık suçlamasıyla ilgili bir yazar arkadaşla yaptığımız konuşmada peki kardeşim bu yazı da mı senin; bisürü internet sitesinde var ne iş? şeklinde bir köşeye sıkıştırma manevrası sözkonusu oldu:
çok komik çünkü bu hikaye uludağ sözlükteki ilk yazılarımdan birisi, hatta burada tanınmamı sağlayan yazılardan birisi. üniversite de etüd'de hocamın sorduğU; insan akılla mı , mantıkla mı, kalple mi sever sorusundan kurguladığım bir hikayemdi. bu hikayem yazılalı iki yıl oldu ve sonrasında başka sitelerde başka rumuzlarca yayınlandığına bende şahit oldum. bu yazımda dahil on civarında yazım hazır mail olarak hatta müzikli slayt olarak düzenlenmiş olarak forward mail olarak şahsıma da gönderildi. ruhuyla sevmek başlığındaki bu entryimi çaldığımı iddia eden arkadaşların en azından böyle ağır ve türk ceza kanununda suç unsuru olarak tanımlanan iftirayı ederken beş dakika düşünmeleri ve benim yazımın yayınlanma tarihnin diğer sitelerdeki yayınlanma tarihlerinden çok önce olduğunu kontrol etmeleri gerekirdi. nasıl olur da ben , benim yazmamdan sonra yazılan yazıları çalmış olabilirim. çok ünlü şiir ve yazıları sahibini belirtmeden yazmam ise kişisel bir seçimdir çünkü üç sözlükte 15 bin kişiye mungan, iskender, telli şiirlerini okutmayı ve duygusal sömürü yerine gerçek aşkı yazan bu yazarları her kalbe kazımayı iş edindim. ama kimsenin bütün edebiyat seçkilerinde, bütün antolojilerde yer alan bu eserleri çaldığımı söylemeleri çok komik. hadi çaldım diyelim bu kadar ünlü ve bilinen yazıları kendiminmiş gibi sunmaya çalıştığımı sanmayı zekama hakaret sayarım. zaten hırs ve gerçek arasındaki o çizgi incedir. o an egosunun esiri olacağına beynine kulak verseydi; tarih karşılaştırması yapsaydı; o yazıyı ilk yayınlayanın ben olduğunu; dolayısıyla benim değil benden çalındığını görmesi gerekirdi. ama ancak egosunda bir sorun olan ya da benle şahsi meselesi olan ve bunu bu topluma açık ortama yayabilecek kapasitede birisi şöyle yapabilirdi, madem ki bu yazılardan biçok yerde var; bir taraftaki imza da zargana'ya ait; kesin zargana çaldı. ulan ya zargana'dan çalındıysa. bunu hiç düşündün mü? düşünemezsin çünkü o sırada egon ve kişisel mastürbasyonun sana tersini pompalıyordu. sosyomAT.COM DA ELROS DiYE YENiYETMENiN BiRi BENiM BÜTÜN ENTRYLERiMi BiREBiR BAŞLIKLARINI BiLE DEĞiŞTiRMEDEN YYAINLAMIŞ VE NERDEYSE FAN CLUB KURMUŞ. AMA O BENDEN ÇALMIŞ OLAMAZ DEĞiL Mi? BEN ANCAK ONDAN ÇALMIŞ OLABiLiRiM. O SERSERiYi BULUP iTiRAF ETTiRDiM AMA KiME NE FAYDA. ÇAMUR BiR DEFA BANA ATILDI VE iZi KALDI. KINA YAKIN.(#877858)
33 yaşının cozutturmalarıyla bir süreliğine serseriliğe ara vermiş ve ticarete bulaşmış, her kentten uuserlarla iş fırsatları yaratmak isteyen, bugüne dek hep puştluğa çalışmış beyin loblarını son dönemde ticarete çalıştırmış ve uuser arkadaşlarla ortak bir girişim yaratmak isteyen yazar.
edit: söz lan sevişmek falan yok sadece para kazanıcaz'
(bkz: uludag ilan)
kesinlikle saygımı kazanmış yazardır. gerekçesi için buyrun; #4119417
hani hep bahsedilir ya ''cinsel içerikli başlıkları abazanlar, ergenler açar'' diye. söz konusu entry temelinde cinsel içerikli olmasına karşın bahsi geçen çok bambaşka duygudur. cinselliği böylesine samimi ve ütopik işlemesi, işleyebilmesi saygımı kazandırmıştır.
hem birgün böyle hissedip, hissettirebilecek miyim? sorusuna gark etmiştir kimi * insanları. buruklaştırmıştır içini kişinin. ya hissedemezsem, hissettiremezsem diye sorgulatmıştır.
yazdığı yazının üzerinde düşündürtebilecek kadar seviyesi olan yazardır. zira ben çok yaşadım entry önce şöyle bir okuyup hemen arkasından gözlerimi devirerek başka şeylerle ilgilenmeyi...
gecenin bir vakti tam sozlukten cikacakken bir entrysiyle dikkatimi cekmis, sonrakiyle hayran birakmis, sonrakini daha da sevdirmis, adam gibi yazardir. niye bu kadar gec kesfettim ona yanarim. selam ederim efendim.
bu devirde hisleri bu kadar kuvvetli insanlar gormek duygulandiriyor beni vesselam.
iki aydır hasretinden nefes alamadığı istanbul' una kavuşmuş; dört gün boyunca aşırı oksijen; aşırı hayat, aşırı deniz, aşırı renklilik, aşırı hazdan hayat çarpmış yazar.
sözlük içinde ki durumunu kısaca değerlendirmek gerekirse 200 online yazar arasında girdiği entryler kolayca dikkat çekiyor. daha önce de yazdığım gibi beğeniyorum yazarlığını. bunun en büyük sebebi; kendisini iyi ifade etmesi, üslubu, imla ve dilbilgisi hatalarının diğer sözlük yazarlarına göre minumumda olması, yazdıklarının akışkan bir kıvamı olması oldukça hoşuma gidiyor.
yazdıklarının içeriğine daha önce değinmiştim, kendimi tekrar etmek istemiyorum lakin kabaca şunu söyleyebilirim; gayet hissederek yazıldıkları belli.
lakin bu yazarımızı eleştirmek istediğim bir nokta var ki o da entrylerini ısrarla okutmaya çalışması.
ha onun niyeti ne bilmiyorum ama başlıkların altına daha önce yazdığı entrylerin numarasını koyması sevimsiz duruyor bence. ''sanki'' ısrarla ''bunu okuyun'' der gibi duruyor. kendi adıma bu duruma çok defa şahit oldum ki bir entry numarası verme furyasına kapılmışlık sezinliyorum. bu beni rahatsız ediyor.
zira zaten sözlükte birçok kişi senin farkında, insanlar senin yazdıklarını okumak istiyorlarsa bu yazılar bir şekilde ona ulaşır. kaldı ki kimsenin tanımadığı farkında olmadığı bir yazar dahi olsan, iyi bir yazı okuyucuya mutlaka ulaşır. bunun için senin çaba sarfetmen bence gereksiz...
nik başlıgını tabiri yerinde ise, degişik konularda fikirlerini neşrettigi bir basın açıklama yeri gibi kullananyazılarını okumadıgım, okuduklarımı begenmedigim, begenmedigim yazar.