benim sevgilim bu. sanirim sevgilim, hala seviyordur beni.
yanina gidebilmek icin aylarca para biriktirdiginiz, sonunda amaciniza kavusup zorla biriktirdiginiz paranizla yanina gittiginiz; sadece bir gun gorebilmek icin ugrunda aylarca calistiginiz sevgilidir. ya herseyi hak ediyordur, ya asktan gozunuz kor olmustur ya da salaksinizdir. iyimser ve romantik bir entry olacagini dusunursek, asktan gozumun kor oldugunu soyleyelim.
ogrenciyiz degil mi? yok paramiz. velimizin verdigi haftalikla gidip gelecegiz. durumlari da cok kotu. haftalik 20 lirayi pazar aksamlari binbir nasihatle veriyor baba, zorla cekip almak zorunda kaliyorsunuz elinden. ve sevgiliniz var uzakta, hem de cok uzakta. hesapliyorsunuz. her gun 1.50 lira minibus parasi. cekilmez simdi, ama yurunecek o yol. her gun kilometrelerce yol yuruyerek gidiyorsunuz okula. dersiniz 08:30'da baslayacak ama siz karda kista, saat 06:00'da yola koyuluyorsunuz, minibus parasindan tasarruf edebilmek icin.
hesapladim ben, bir donem icin 127 lira kar ediliyor yuruyerek gidilirse, gidersem.
kontor parasi var. eh, uzaksiniz; konusmadan olmuyor. minimuma indiriyorsunuz seviyeyi. gece bi tanem yazdiklarini goremeden uyuyorsunuz. mesaj atamiyor size, caldiriyor; anlayabildiginiz tek sey sizin icin birkac tusa basacak kadar sevdigi ve hala yasiyor oldugu, o kadar. ariyor bazen, birkac dakika konusuyorsunuz. kontor alamazsiniz cunku bu yoklukta, cok pahali. kavusmak icin uzak kalmaniz gerekiyor sevgiliden. hesapliyorsunuz herseyi. okul bitene, harclik aldigim son gun gelene kadar su kadar kontor kullanacagim diye limit koyuyorsunuz kendinize.
yemegi var daha sonra bunun. artik evde kahvalti etmek zorundasiniz, kilometrelerce yol yuruyup 7 saat ac kalmak olmaz degil mi? evde yiyip cikiyor, okulda da en fazla 1 liralik bir biskuviyle gecistiriyorsunuz gunu. su problem degil, birsuru sise var; dibini birak diyince hangi arkadas vermem diyor ki zaten? evet evet, dilencilik degil bu; gercekten birsuru sise oluyor, icin istediginizden. ama once agzinizi silin, hasta olmayasiniz. yoksa yuruyemezsiniz, minibusle gitmek zorundasiniz.
bitmiyor ki sevgilinin derdi. oyun meraklisi da hanim kizimiz. evet evet, saglam bir popmundocu. vip istiyor. hayir kendine degil, benim almami. 3 ay icin 20 liranizi da kenara koyuyorsunuz. hesapliyorsunuz. her hafta 20 lira alsaniz, alacaginiz 300 lira civari para...
yazin iki kez gideceksiniz sevgiliye. 140 lira. kontoruydu, yol parasiydi vermeye kalksaniz, babanizin maasi yetmeyecek. ulan zaten adam issiz, ne maasindan bahsediyorum ben?
vermemeniz gerek. sevgilinizin istedigi vip alinacak ve 140 lira sene sonuna kadar biriktirilecek. artik kendini mi satacaksin ne yapacaksin bilmem der meister efendi, ama 300 lira herseyine yetecek.
ama yine de mutsuzum, bozuk moralim. 140 lira. burdan bursa 32 lira diye duydum. hele bir de istanbul'dan bursa 32 liraysa, hepten batmisiz demektir. gidis donus 64 lira, iki kez yapsak 128. 12 lira da sevgiliye harcanacak para.
yaa.
butun sene yuruyerek git, sevgilinin sesini duyma; yazin 2 gun gidebilmek icin yanina. ve onunla harcayabilecegin sadece 12 liran olsun. belki de seni terminale goturecek minibuse de binmeyeceksin, oraya da yuruyerek gitmen gerekecek.
kendimle konusuyorum size anlatarak. ben. sen. karisti hersey birbirine.
biliyorum bunlari okuyacaksin. belki tebessum eder belki kahkaha atarsin. yine biliyorum; yazin seni son kez gorecegim. yeni cevren, yeni arkadaslarin. kayip gideceksin ellerimden, unutacaksin beni. olsun. bilsem de yapacagim hepsini. sen olmasan da, oyun olsun diye. sevgilim vardi da, onun yanina gidebilmek icin hepsi. simdi baskasini seviyor o ama onemli degil, ben onu seviyorum ne yapayim diyecegim soranlara.
olsun.
cebimde sana harcayabilecegim sadece 12 liram var. sen bana bir yere gidelim, birsey icelim diyip hicbir sey de istemedin, beni o 12 lirayla geri evime dondurebilecek kadar rahat biraktin ya...
senin icin herseye deger. hepsi cebimdeki 12 liraya ragmen beni yaninda istedigin icin.
soylememe gerek yok belki ama, seni seviyorum. tek cumleyle hem de. seviyorum. hatta tek kelime.
****
yazdim oldu.
ps: 4 nisan 2009 tarihli edit, yalan olmuştur kendisi.
yeni edit: 20 haziran 2010 tarihlidir. "bu ne olm içim acıdı" diyenler falan oldu da tekrar okuyayım dedim. pek çok imla yanlışıyla birlikte tamamen çocukluk aşkını yazmışım. ben de üzüldüm sözlük ne yalan söyleyeyim, içim burkuldu. o beynimi de karıya kıza kullanmış, bu saydıklarımı yapmama rağmen onun yanına gitmemiş ve göt gibi kalmışım ya, "ahuauha"dan başka bir şey demiyorum kendime.
vay anam serhat, gençlikte oluyormuş böyle şeyler demek. şimdi nerde öyle?
1 hafta boyunca sadece günde bir çorba içip de yol parası kalsın diye uğruna aç kalınan sevgilidir.
hakedip hakmediği asla önemli değildir, çünkü o parayı zorluklarla biriktiren kişi o mutluluğun çekilen zor anlara değeceğini düşünmüştür. önemli olan da onun düşünceleri değil mi zaten?
aslında mevzu hak hukuk mevzusu da değildir. kişi daha çok kendi için yapar bu eylemi. maksat kendi sevgisini değerli kılmak, yüceltmek, zamanı geldiğinde "bunu bile yaptım" diyebilmektir.
bir varmış bir yokmuş, develer tellal iken pireler berber iken öğrencilik zamanlarımda hayatı tıngır mıngır sallar iken gönül gitmiş gurbet ele varmış.
gönül gurbet ele varma
ya gidilir ya gidilmez
her güzele gönül verme
ya sevilir ya sevilmez
türküsü'de aşk zamanlarında diğer türkülerin yaptığı gibi gerçekleri göstermek yerine aşkı besliyormuş. neyse kardeşime söyleyim, mesafe çok uzun değilmiş ama olmayınca olmuyormuş işte. hesaplar yapılıp cüzzi harcirah miktarı hesaplanmış. önce trene binilecek, sonra kısa bir otobüs yolculuğu yapılacak, el boş gidilmeyecek vs.
mevsim kış. bir dini bayram arifesi. sivas'ı bilenler bilir. kış aylarında nefes alsan hançeren donar, almasan nereye kadar. bir dost gelmiş bu aşık kardeşimize, biraz para kazanmaya ne dersin. yav sen doktor musun, doktorun verdiği ilaç mısın? istanbuldan kazak getirip işportaya döküp bayram öcesi satış yapılacak. küçük bi sermaye bulup buluşturup mallar istenmiş ve iki gün sonra ticarete başlanmış. ticaret ki ne ticaret. beklenen kazaklar yerine mevsimlik ince penyeler göndermiş aşıkların ahlarına gelesiceler. o şehirde o mevsimde o malzemeyi giyen uzaya da gideeer kansere de çare buluuur dünya barışını serçe parmağıyla sağlar kardeşim. kalabalık bir mekana tezgah kurulmuş, ayakta bot, üstte palto, eldiven, bere, kaşkol satışa başlanmış. bir gözler açıkta, o da soğuktan kirpikler donmuş dokunsan düşecek. o havada üç gün sabahtan akşama kadar oruç bünyeyle satış yapmışlar. tanıdığa tanımadığa, ucuza pahalıya, gelişine gidişine yalvara yaraka bitmiş penyeler. ama hesap hiç de iç açıcı değilmiş. verilen sermaye zar zor toplanmış.
her şeyi geçiyorum arkadaş. tamam zifilimiz s.kildi, ama amaç ulvi olduğu için her şeyi sineye çektik. bu süreçte sürecin gidişatı hakkında sevgiliyle ara ara diyaloglara girilmiştir.
-canım sana kavuşmak için neler yapıyorum, ne rezillikler, ne zorluklar çekiyorum bir bilsen
-sevgilim güzel yapıyorsun hoş yapıyorsun da, kaynanan olacak kadın mevkiye makama önem verir, işportacıya beni vermez haberin olsun.
Çok düşündüm şaka mı yapıyor ciddi mi diye.
Nihayetinde o bir mevki ile evlendi. Bende anlayışlı bir kaynananın kızıyla. ama inan kimsenin burnu bile kanamadı.
herkes ermiş muradına siz çıkın öğle arasına, afiyet olsun.
bu gereksiz romantik tavırları, kendini küçümseyici, ezdirici tavırları yüzünden tez zamanda terk edilecek sevgili. karizması yerlerdedir bunu yaptığını haykıran adamın. kız da bilir bunu. yoksa paran yok. ne dramatize ediyorsun.
adı üstünde sevgilidir. zerre kuşku olsa gider mi adam; çeker mi 1000 km yolu haa sadece yaptım demek için ise o başkadır ama gidildiyse vardır bişeyler yaa.
sana ulaşmak için en kötü havalara
insanlara karmaşaya
hep tahammül ettim
şikayet değil bunlar
aksine çok memnunum
çünkü şu koca şehirde
aklıma huzur veren tek sen varsın.
terk edip gitse de, anısını her zaman yaşatacağınız, size en azından birkaç parça şey öğreterek giden sevgilidir. kızılmamalıdır. bu denli sevdikten sonra zaten kızmak içinden gelmez insanın. belki, ilerde eşinizle yapacağınız şirin kavgaların öznesi olur. "onu benden daha çok seviyordun" diye kızar, o da eski sevgililerini falan anlatır. "onunla bunları konuşsak birbirimizi doğrardık kıskançlıktan" falan dersiniz.
