zapiski iz podpolya

entry170 galeri5
    70.
  1. Ziplenmiş bir Dostoyevski ve psikanaliz külliyatıdır.
    6 ...
  2. 69.
  3. okuyanın psikolojisini epey derinden etkileyecek olan bir dostoyevski romanıdır. sayfası cok değildir ama içeriği dopdoludur.
    5 ...
  4. 68.
  5. Dostoyevski bu kitabıyla edebiyat aşığı eder insanı. insanı sarsan, silkeleyen bir kitaptır. Ve tabi diğer kitapları okurken de çok yüksek beklentileriniz olur. bu yüksek edebi yoğunluğu çok fazla yazarda bulamazsınız çünkü.
    --spoiler--
    Yağmur yağarken bile böyle bir saray yerine, eğer bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki de bu kümese girerdim. Ama kümes beni yağmurdan korudu diye de ona şükran borcumu ödemek için onu saray gibi göremem doğrusu. Tabi siz şimdi gülerek, böyle bir durumda kümesle sarayın arasında bir fark olmadığını söyleyeceksiniz. Ben de '' Evet, yaşamda tek amacımız ıslanmamak olsaydı, söylediğiniz doğru olurdu'' diye cevap veriyorum size.
    --spoiler--
    1 ...
  6. 67.
  7. yeraltından çıkmasına rağmen aydınlanmaya kaynaklık edecek notların bütününü oluşturan kitaptır. varolusçuluk felsefesinin tuğlalarından biri.

    " kırk yıldan fazla yaşamak ahlaksızlıktır "

    "bilincin her türlüsü acı verir, her türlüsü"
    1 ...
  8. 66.
  9. zapiski iz podpolya.

    za-piski; yazılanlar; pisat'dan gelir.

    iz : -den, -dan (from)

    pod-pol-ya : pod : altından; pol : zemin, yer : ya ; dişil ek, tamlamayı gramatik olarak tamamlamak için.

    bu eserin özelliği, insanda sadece kendisi okumuş ve yaşamış hissi uyandırmasıdır. temel olarak hedeflere ulaşma gazının asıl yaşama motivi olduğu anlatılır. yeraltı, bilinçaltı ile özdeşleşse de, kimi noktalarda ayrılır. toplumla birlikte evrimleşen kollektif bir yeraltından da bahsedilebilir.
    2 ...
  10. 65.
  11. kitabın giriş cümlesi alter yayıncılıktarafından 'ben kötücül hasta bir adamım' diye çevrilmiştir...*
    1 ...
  12. 64.
  13. v for vendetta filmini hatırlatır buram buram. zira çok hoş bir filmdi ve o not kızda büyük ironiler oluşturmuştur.
    1 ...
  14. 63.
  15. kitap iki bölümden oluşmaktadır. 1. bölüm ''yer altı'' 2. bölüm ''sulu sepken'' olarak isimlendirmiş. ilk bölümde dostoyevski, kahramının düşüncelerini, diğer bölümde başından geçen olayları anlatmış.

    --spoiler--
    yabani sayılacak derecede yapayalnız,ruhumu sıkan,dağınık bir yaşamım vardı. kimseyle arkadaşlık yapmıyor,insanlarla konuşmaktan kaçıyor,giderek kabuğuma çekiliyorum. işyerinde kimsenin yüzüne bakmadan çalışıyordum. iş arkadaşlarım bana iğrenerek ve garip bir şekilde bakıyordu.
    --spoiler--
    2 ...
  16. 62.
  17. bu kitap üzerine yapılacak tek yorum: anlatılmaz, hissedilir!

    eğer ki egzistansiyalizmle alakalıysanız az çok sartre, camus okumuşluğunuz varsa bu kitap bir an için basiretinizi bağlayabilir; hatta dostoyevskinin bütün romanlarını aralıksız okuma hevesine kapılabilirsiniz.

    kitaba ısındığım ilk otuz sayfadan sonra her satır bana "narsist kişilik bozukluğu" kavramını çağrıştırdı.
    1 ...
  18. 61.
  19. kesinlikle müthiş bir eser .yazar, sayıların kesinliğinin ve bilimin karşısında ne kadar aciz olduğumuzu haykırdığı ve toplum içinde giderek yalnızlaşan , takıntılı bir bireyi anlattığı eseri."iki kere ikinin dört etmesindeki sinir bozuculuk" , kelimesine aşina olacağınız bir eser. yazarın diğer eserlerinde de sıkça karşınıza çıkacak felsefeye de aşina olmanızı sağlayacaktır.
    yazar , eserini eşi ölüm döşeğindeyken yazmıştır.eserdeki dualite hemen göze çarpar.bir tarafta huzur bulduğumuz irrasyonel dünyamız , kendi değerlerimize subjektif bakışımız ,diğer tarafta bilimsel kesinlikler ...aşılmayacak duvar.

    orhan pamuğa göre , yazarın avrupaya duyduğu nefreti ve karşı konulmaz imrenmeyi anlatıyor.

    yazar rasyonelizmi aşırı yerden yere vuduğundan dönemin sol görüşlüleri ve eleştirmenler tarafından ağır şekilde eleştirilmiş, başarısız bulunmuştur.ancak , eleştiriler ve eleştirmenler , günümüzde bilinmezken ,eser bugüne kadar ulaşmıştır.
    1 ...
  20. 60.
  21. kısa devre yaptıran ironik başyapıt. sorular sordurur adama.
    1 ...
  22. 59.
  23. dostoyevski nin bu kadar samimice kendini aşağılayabildiği için, aslında hayatın formulünü bulmuş iliğine kadar bilen ama bunu uygulamayı reddeden bir adamın hikayesini yazabildiği için ve bir adam hayatta hiçmi dost edinemez dedirttiği için tutunamayanları hatırlatan kısa ama ağır bir roman.
    1 ...
  24. 58.
  25. Kişinin iç çatışmasıyla kendisinin verdiği uğraş sonucu ortaya çıkan sonuçları aktaran roman.
    Fazla düşünmenin, düşüncelerin uygulamaya geçirememenin kişinin kendi kendini yiyip bitirmesine örnektir bu kitap.
    4 ...
  26. 57.
  27. "hiç kimse bu kadar uzun süre yalnız bırakılmamalı!" tümcesini sonsuza dek zihnime, kalbime kazıyan muhteşem kitap.
    8 ...
  28. 56.
  29. Asosyal bir insanın çelişki dolu görüşleri. Hayat kadını ile yapılan konuşma her genç kızın okuması lazım. Ama özellikle her insanın son bölümünü anlayarak 2-3 defa okuması tavsiye edilir. Şahsen ben kaç defa okduğumu sayamadım.
    1 ...
  30. 55.
  31. rus yazar dostoyevski'nin kaleme aldığı, kendini dünyadan çekmiş, kendisiyle hesaplaşan bir kişiyi konu edinen kitap.

    "kim bilir (emin olamayız tabii) belki de insanların yer yüzünde ulaşmaya çalıştığı tek gaye, bu gayeye ulaşma yolundaki daimi çaba, başka bir deyişle hayatın ta kendisidir, yani iki kere iki dört cinsinden bir formül olan gaye değildir, zaten iki kere iki dört, hayat değildir baylar, ölümün başlangıcıdır."

    başucu kitabım oldu.
    2 ...
  32. 54.
  33. dünya klasiklerinden dostoyevski'nin kitabıdır...
    1 ...
  34. 53.
  35. kitap, insanın beynini açıp da taa içlerdekini ve gerçekleri dile getirerek okuyucunun yeraltındaki notlarına ışık tutar. ne biçim yaratıklarız lan dedirtir.
    düşünmeden konuşmamızın sebebi bu mudur? fütursuzca dile getirdiklerimizi yalanlayabilmenin yolu olduğu için mi düşünmeden konuşuruz? bilinç altı nın dile getirilmesinin mükemmel anlatımıdır. okuyun ve kendinize büyük bir ışık yakmış olun. ama bize düşünerek yaşama şansı verilmedi ki diyebilirsiniz pek tabi. her şey fastfood sonuçta. bu durumda en iyisi aklına gelen ilk cümleyle otomatiğe bağlamaktır.
    kısacası bu kitap: gerçektir. gerçeğin ta kendisidir.
    2 ...
  36. 52.
  37. Hissedilebilecek en aşağılık, en ezik duyguları sadece ben mi yaşıyorum diye yakınma, kendine ve veya tanrıya kızma. kulak ver bak dostoyevski'ye, o insanlık adına tüm gerçekleri söyleme cesaretini gösteriyor. insanlık...hani şu kibrinden geçilmeyen, hani şu her şeyi bildiğini sanan, hani şu sen, ben, biz, hepimiz...

    haa, eğer bir başkası derse ki 'ben bu duyguların birini bile yaşamadım, zihnimin ucundan bile geçmedi', 'eyvallah' derim 'büyüksün, ağasın paşasın...ama bana uzak ol...'

    _oll faking rayts rizörvd by dosto_

    (...)

    "Ben hasta bir adamım..."

    "19.yüzyıl insanı en başta iradesiz olmalıdır, böyle olmak onun boynunun borcudur; iş beceren, iradeli adam aptal, dar kafalıdır. işte benim kırk yıllık yaşamımda vardığım sonuç!(...)Kırkından fazla yaşamak ayıptır, aşağılıktır, ahlaksızlıktır. "

    "Aklı başında bir adamın sözünü etmekten en çok zevk alacağı konu nedir, bilir misiniz? Yanıt: Yine kendisi. Öyleyse ben de kendimden söz edeyim biraz."

    "her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır.(...) ki değil fazlasıyla bilinçli olmak, bilincin her türlüsü hastalıktır."

    "Kendimi suçlarken acılarım alçakçasına zayıflamaya başlar, sonra da hazza dönüşürdü. (...) En önemlisi de kendimi her davranışımda suçlu bulmamdır, daha kötüsü, değişmez yasaların sonucuymuş gibi suçsuzken bile kendimde bir suç aramamdır.(...) Zerrece suçum olmadığı halde, birtakım düşler kurarak kendimi suçlu bulduğum olmuştur çoğu kez."

    "Bana kalırsa insanın en iyi tanımlaması şöyle olmalı: iki ayaklı nankör bir yaratık."

    "Bunu tek nedeni, akıllı uslu yaşayıştan bıkıp , tehlikelere doğru kanatlanan hayal gücünü her işine katmak istemesidir."

    "Şurası kesindir ki, biz, acıyı tutkuya varan bir sevgiyle severiz. bunu anlamak için dünya tarihine başvurmaya gerek yok, eğer siz de bir insansanız, azıcık da olsa yaşamışsanız, kendinize danışın yeter."

    "Acı duymak anlamanın tek kaynağıdır. her ne kadar notlarımın başında anlamayı insanın başbelası saydığımı söyledimse de, insanın anlamayı sevdiğini, onu dünyanın hiçbir zevkine değişmeyeceğini biliyorum."

    "Her şeyi anlayan bir adam kendine nasıl saygı duyar?"

    "Varıp dayandığımız sonuç: en iyisi hiçbir şey yapmamaktır. bir köşeye çekilip seyirci kalmaktan iyisi var mı? onun için yaşasın yeraltı! normal insanı ölesiye kıskandığımı söyledim, gördüğüm kadarıyla gene de onların durumunda olmak istemem (kıskanmaktan geri durmayacağım gene de. ama hayır, hayır, ne olursa olsun yeraltı daha kazançlı)"

    "daha doğrusu belki inanıyorum, ama bir yandan da nedense her sözümün yalan olduğunu hissediyor, kuşkular içinde kıvranıyorum."

    "Anılarım kağıt üzerinde daha bir görkemli duruyor. böylece etkisi daha da artacak, kişiliğimin üstünde doğru bir yargıya varabileceğim, buna bir de üslup güzelliği eklenecek. ayrıca içimi dökmekle rahatlayacağım. yazmakla bunlardan -d. burada kötü anılarından bahsediyor- kurtulacağıma inanıyorum nedense. bir kez denesem ne çıkar?"

    "zamanımızda her aklı başında insan korkaktır, köle ruhludur."

    "bir olayla karşılaşınca çekingenlik duymakla birlikte, hiç de korkak bir adam değilimdir."

    "hayallerimde güzel ve yüce şeylere sığınarak ne büyük aşklar yaşadım, ey Tanrım! yeryüzündeki hiçbir varlıkla ilgisi olmayan, bu bütünüyle hayal ürünü aşklarım beni öylesine cömertçe doyuruyordu ki, sonradan gerçek bir sevgiye gereksinim bile duymuyordum. gerçekte birini sevmek benim için gereksiz bir lüks oluyordu. tatlı bir uyuşuklukla sanatsal bir yaratıcılık geliyordu her şeyin sonunda; şuradan buradan, ozanlardan, romancılardan kaptığım kusursuz yaşam sahnelerini istediğim gibi bozup değiştiriyordum hayallerimde."

    "şimdi düşünmenin sırası değil, gerçekle yüz yüzesin diyor, kendime güvenimi yitiriyordum. olayları gözümde fazlasıyla büyüttüğümü çok iyi anlıyorsam da, elimden gelen bir şey yoktu. kendime egemen olamadan sıtmaya tutulmuş gibi titriyordum."

    "en iyisi oraya hiç gitmemekti, ama yapamayacağım bir şeydi bu. çünkü kafama takılan bir sorunda sonuna kadar girmeliydim. öyle yapmazsam yaşam boyunca, 'nasıl? korktun değil mi, gerçeklerden korktun!' diye kendi kendimi yer bitirirdim."

    "gerçek sevginin bittiği yerde bütün utanmazlığı, hoyratlığı, sevisizliğiyle fuhuş başlıyordu."

    "bırakmıyorlar. iyi...iyi olamıyorum..."

    "Çünkü benim tek istediğim sözcüklerle oynamak, hayalimi işletmekti. yoksa başkasından bana ne? hepinizin canı cehenneme. ben huzur istiyorum, huzur. bunu elde etmek için bütün dünyayı beş paraya değişirim."

    ...

    Yeraltından notlar...Tüm Huzursuz ruhlar için...

    gerçek yeraltında buldun mu, gerçek huzuru; dostum yevski?
    5 ...
  38. 51.
  39. bu kitabı benim gibi bir otobüs yolculuğu sırasında okumak için aldığınızda,başlangıçta biraz anlamakta güçlük çekebilirsiniz.ama biraz biraz sayfaları çevirdikçe,yeraltına doğru inmeye yani kendinize doğru gelmeye başladıkça müthiş keyif almaya başlarsınız.otobüsün hafif hafif sallanmansı beşik etkisi yapmaktan çıkar,bu kitap elinizde olduğu sürece.öyle içten içe konuşmalar vardır ki,tekrar tekrar okursunuz cümleleri.özellikle kitabın 2.bölümündeki hikayede,ana karaktere başlangıçta ulan bu adam deli mi dersiniz,ne dediği belli değil manyağın, tepkisi ister istemez olur.ama o adamın ağzından öyle laflar çıkar ki,siz de artık normal olmaktan çıkabilirsiniz bir süre.tam bir yöne doğru yolumu buldum dediğiniz an ters köşe olursunuz ve içten bir haydaaaa nidası çekilir ve bu nidalar da kitap bitinceye kadar devam eder.
    kitap bitti ama herşey bitmemiştir,2inciye,3üncüye...okumak üzere aklınızın bir köşesindedir.üstadın kitabında belirttiği gibi anlamak ağır bir hastalıktır,üstelik tam anlamak gerçek bir hastalıktır.insanın bu manada hasta olası geliyor ama önce anlamak gerekiyor bunun için de birkaç kez kitabı okumak en hayırlısı galiba.
    3 ...
  40. 50.
  41. kendinizden bir yön bulmaya başladıkça okuyucuyu da içine çeken diplerin romanıdır.

    *
    1 ...
  42. 49.
  43. anlatım dili suç ve ceza ya göre çok daha müthiş olan, etkisinden çıkılmakta zorlanılan kitap.
    3 ...
  44. 48.
  45. dostoyevski'nin en karanlık romanıdır.*
    3 ...
  46. 47.
  47. hani çok okuyan bir adam değiliz artık ama, veletlikten beri okurduk devamlı kitap, en azından bi' kitabın neresinde kaldığımızı hep hatırlardık falan.

    okuduklarım içinde şunu söyleyebilirim ki, bu kitap değildir, bu başka bir şeydir. başka bir şey.

    okumanızı tavsiye etmem, çünkü eğer her kelimesini anlayarak dinleyerek, kasarak okuduysanız, gerçekten ömrü hayatınızdan bi' kaç yıl götürecek kitaptır. kendimden ve çevremden biliyorum. topu topu 160 200 sayfa bi' şeydir zaten.

    ya ben bu kitabı anlatmaya başlayınca hep saçmalıyorum lan.

    okumayın oğlum, sonra pişman olursunuz.

    okuyun.
    7 ...
  48. 46.
  49. "ben hasta bir adamım" cümlesiyle başlayan harika kitaptır ayrıca.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük