Kerime Nadir'in babası tanınmış bir yazar olan ünlü bir futbolcunun , babasından habersiz bir şekilde evlenmesi ve maçlardan dolayı ülkesine dönemediği için karısını babasına emanet etmesiyle başlayan olaylar silsilesini anlattığı kitabıdır. Nadir'in bu eseri sinemaya da aktarılmış , başrollerinde Filiz Akın ve Kartal Tibet oynamıştır...
Filmde garip bir şarkı çalar. Zambakların tam bahsi geçtiği vakitlere rastlar bu şarkı. Hüzünlüdür ve karşıdakini de bu hüzne boğmakta üstüne yoktur. Türk filmlerinde pekçok acılı sahne vardır, belki bazıları da komiktir ama bu filmdeki nedense bambaşkadır. "Zambaklar açarken" dese biri, hemen zambakların olduğu tepe gelir aklıma, bembeyaz elbisesiyle Filiz Akın dolaşır oralarda, koşar da belki. Sonra vakur edasıyla Kartal Tibet görünür... Nedense içim sıkılır o tabloda, bir hüznün adamı boğabildiği nadir anlardandır. işte bu yüzden filmi izlememeye gayret gösteririm.
Zaten pek bilinen bir film de değildir ya neyse...
Artık Türk filmleri de eskisi gibi ekranlara çok gelmez ya neyse...
Filmde yaşanan aşk normalde hiç hoş karşılanmayacak niteliktedir, hatta niteliksizdir ama burda öyle göze batmaz.
Sözcükleri kullanmadan sevgilerini belli ettiklerinden belki de...
Biz pek başarılı olamadık galiba bu yolda. Sözcükleri çok eskittik.
film de gelin ile kayın pederin bir yakınlaşması söz konusu ama bu hiç bir zaman ahlaksızlık boyutuna ulaşmamış adeta sembollerle yaşanan bir aşktır. klasik yeşilçam duygulsallığının zirve yaptığı filmlerdendir, fakat bu öyle bir zirve ki zaten abartılı olan duygusallığın zirvesinin berbat olmasını beklemek gerekirken kendine has bir büyü ile kendi içine alır bu film insanı. kesinlikle bende özel yeri olan bir filmdir bu, yeşilçam deyince aklıma gelen filmlerdendir.
doğa ve özellikle zambaklar, müzikler, oyunculuklar herşeyiyle çok beğendiğim bir film.
Kerime Nadir'in aynı adı taşıyan kitabından 1973 yılında sinemaya uyarlanan film. Az önce ilk defa izledim. Bu filme klasik saçma salak türk filmleri gözünden bakamayacağım.
Her ne kadar konusu tam Fox tv/ Kanal D dizisi kıvamında olmasına rağmen bu filmin/eserin bir derdi olduğu kesin. Bunu dikkatlice izleyince anlıyorsunuz. Karakterler ne kadar da bizim dünyamızdan. Kötülükler, bayağılıklar hep aynı... Kimin "Ahlaklı" kimin "ahlaksız" olduğu da belirsiz. En "ahlaklı" görünenden "ahlaksız", "ahlaksız" görünenden kendine göre bir "ahlak" çıkıyor. Hiç bir şey göründüğü gibi değil. Filmdeki olaylar gerçek yaşamdaki gibi bir trajediyi örüyor.
Aslında cesur bir eser/film bir bakımdan yazılı hukukumuzda bulunan ve bir kez kazanıldı mı bir daha asla geri dönüşü olmayan kayın hısımlığı kavramı da tartışılıyor bu filmde aslında. Toplumsal kabullerle oluşan rollerin ne kadar göreceli olduğu da... Neyse...
Kerime nadir'in eseri olan ve Filiz akın ile kartal tibet'in rol aldığı aynı adlı film.
kısaca Birbirine aşık olan gelin ve kayınpederin hikayesi anlatılır. dönemine göre oldukça cesur ama bir o kadar masum bir aşktır bu. içinde tutku ve heyecan değil; huzur, mutluluk ve çokça da kaybetme korkusu barındırır. karakterlerin her "arkadaşım" kelimesi, içinde nice aşk sözcüklerini, nice güzel duyguları gizler.
"tuhaf şey, sana bu kadar kısa zamanda ne kadar alışmışım."
"niçin biraz bencil olmuyorsun, niçin kendi temiz düşüncelerine onları da ortak ediyorsun? Biraz da kendini düşün sevgili arkadaşım. Benim gibi açık seçik ol..."
"-affedin beni. bir anda içimden her şeyden kaçmak geldi
+benden de mi yavrum?benden de mi arkadaşım?.."