normal şartlarda, yalnızken vs. geçmek bilmeyen zaman sevgili yanında adeta akıp gider. bir bakarsın saat geç olmuş. ama daha yeni buluşmuştuk dersin ve dediğinle kalır, evine de tıpış tıpış dönersin. bir de içinden off çekersin. offf offf.
günlük durumlara göre değişmekle beraber genel olarak yaşlandıkça geometrik bir artış gösteren huzursuzluk kaynağı durumdur. uykuda geçen zamandan pişmanlık duyulur, yapılmaya üşenilmiş veya utanılmışları hatırlatır ve ne kadar yazık olduğunu, aynaya fazla yakından bakmaya korkulur, hatta "bir zamanlar benim yaşımdaydı" olan anneanneye bile bakmaya korkulur. daha okunacak binlerce kitap varken, görülecek yüzlerce yer varken hangi arada kendimi çözücem de kendimi gerçekleştiricem diye galeyana gelinir. sonra düzen buysa olması gereken başka bir yol olmalı diyip başka yollar üzerine düşünülür... derken zaman geçer... zamanın ve hayatın hiç bir kuralı olmadığı anlaşılır tekrar ve tekrar. insanın dev kütleler bulup yörüngesine giresi gelir. ama en fazla yapabildiği dertlenip içmektir, içince de zaman X3 katıyla geçmeye başlar. çok acayip.
çok yerinde olan bir tespittir. ciddi söylüyorum şimdi bakıyorum çocukluğum ne çabuk geçmiş, yarın öbür günde gençliğimiz geçip gidecek. o yüzden her anın tadını çıkarmak gerek. ileride mutlaka pişmanlıklarımız olacaktır ancak bunu minumuma indirgemek bizim elimizde.