sevdiğiniz bir insanın gelmesine dakikalar kalmış fakat geçmeyen andır.Kapı deliğinden bakarsınız saniyede bir apartmanın ışığı yanacak mı diye.Sanki durmuştur o an.Geçmek bilmez bir türlü ha geldi ha gelecek derken yürek fazla yüklenir göğüs kafesine o anlarda.
günün 22 saatini yatakta geçirirken, duvardaki saate bakıp "pili zayıflamış galiba. ama daha geçen gün taktım pil. yemek yiyelim saat?" diye bir diyaloğa dirilen o andır.
minibüste çalan derin yanık kokulu ismail yk şarkıları eşliğinde yapılan seyahat. ev ve çarşı arası hiç bu kadar uzun gelmemişti, bitmek bilmedi. 90 60 90 vücudum var...
yazın öğle sıcağının bağrında vişne ağacının tepesinde vişne toplamaya çalışırken yaşanılan andır.bir yandan sıcak bir yandan sinek ve türevleri bir yandan vişne ağacının dalları zaman geçmek bilmiyor.
uzun otobüs yolculuklarında, zor zamanlarda, hastane köşelerinde, kuyruklarda o zaman akmıyor akrep yelkovanı kovalamıyor sanki.
gel gelelim, sevgilinin yanında nasıl hızlıca akıyor zaman? anlamış değilim. 1 de ordasınızdır gözünüz saate kayar, çoktan 5 olmuştur. tüm zaman dilimlerine ve saatlerine küfredersiniz o zaman.
(bkz: ikili oynayan şerefsiz saat)