zamanı dinlerken

entry2 galeri0
    ?.
  1. duyulmadık sesler çınlatır kulağa. hoş bir ezgi gibi gelir ilk. dikkat kesilip dinleyince; şehrin, kültürlerin, dünyanın, evrenin uğultusunu şarkı gibi mırıldanır lisanı çok tanıdık bir dille. sahi ne küçükmüş içimdeki mahalle! ne minikmiş dert ettiğim gerekli-gereksiz insan sesleri. ne muazzam bir kalabalığın ortasında nasıl bir sirk maymununa dönşürmüş insan, diğer insanı dinlemeye koyulup çirkinleşen hallerine tanık olunca.

    zamanı dinlerken tarih canlanır, coğrafya tek tek anlatırmış; ölü insanların yaşadıklarıyla, bugünün yaşayanlarının arasında fark olmadığını. bir damla suyun boğazda kaldığında koca bir okyanusta boğulurmuşcasına çırpanan insanın hali gibi, zamanın tek dakikasını kendi merkezine oturtup büyüterek sitemlerin içine boğulmak! şemsiyeleri açıp zamanın yağmurları altında ıslanmak gerek. bir odadan diğer odaya geçilmese de, zihinde evrenleri dolaşmak gerek.

    uğultu çoğaldıkça kelimeler oluşuyor, cümleler dökülüyor, bir kitap yazıyor kulaklar, gerçeklerle örülü. yanılgıdan, varsayımdan uzak. iterek kötülüğü berraklığa yelken açarak!..
    1 ...
  2. ?.
  3. dinlemeye ayrılacak vaktin yaşamak için kullanılması daha yararlıdır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük