fazla akıllı olmakla beraber alakadar olunmadığı taktirde kafaları boş işlere daha çok basmaya meyilli çocuklardır.
eskiye nazaran daha az cesur, daha mızmız ve daha az paylaşımcı bir nesil olduğu da koca bir gerçektir.
Oğlum anaokulunda yakın arkadaşı olan ayaz beyefendi ile ayrı bir eve çıkma kararı almış. 5 yaşında bana bunları söyleyen bir çocukla ileride nasıl baş edebilirim hiç bilmiyorum.
Zamane çocuklarına bakıyorum da nasıl yaramazlar yahu..
Böyle oluncada ister istemez kendi çocukluğuyla kıyaslıyor insan.
Şimdikilerde asla anne baba korkusu yok.
Galiba anne babalar çocuklarının kölesi olmuş durumundalar.
istedikleri olmayınca bide kendilerini yerden yere atmaları da neyin nesi..
Yav arkadaş çocuk istediği olmadı diye cadde,sokak,yağmur, çamur demeden kendini yerden yere, atıp ağlamaya başlıyor.
Valla şaştım kaldım ben bu işe..
Benim zamanımda öyle mi ya..
Annemin gözlerine bakmam yeterliydi ve bende gözlerine bakıp ne demek istediğini anlardım.
Özellikle gidilen komşu ziyaretlerinde yapılan ikramlardan alabilmek için annemin gözlerine bakıp ona göre hareket ederdim..
Kolonya, şeker yada çikolata ikram edilirdi.
Çeşit çeşit farklı çikolatalar,şekerler,içim giderdi yeminle, hepsinin ayrı ayrı tadına bakmak için neler vermezdim.
Öyle elimi daldırıp avç dolusu almak yok haa…Bu büyük bir terbiyezlikti bu annem için.Görmemişler gibi ne o öyle derdi.
Bir tane alıp teşekkür etmek zorunluydu.
Belli bir süre sonra çay, pasta ve börekler gelirdi.Yine aynı şekilde annemin gözüne bakardım..
Saniyenin onda birinde, bir seğirme ile kaşı yukarıya hareketlendi mi bil ki bu hayır demekti.
Sıkıyorsa anlamamazlıktan gel.
Hemen çimdiği yer olduğum yerde sinerdim.Bunuda çaktırmadan nasıl yapardı anlamış değildim ya neyse.
Şimdiki çocukları gelde çimdir sıkıyorsa.
Avazı çıktıkları kadar bağırıp ağlamaya başlıyorlar.Üstüne üstlük’‘Annem beni çimdirdi’’ diye de söylüyor yumurcaklar..
Yine de bu kadar uslu olmama rağmen ne kadar çok ceza alırdım ben yav.
Ne kadar özür dilesem, yalvarsam yakarsam bile asla taviz vermezdi annem, hemen konuşmama cezası..
Bu annemin en büyük cezasıydı.Bir diğeride sokağa çıkmama yada bırak sokağa çıkmayı, odamdan bile çıkmama izin verilmezdi.
Tek çocuk olmaktan mı bilemiyorum,evde oyun arkadaşımın olmayışı,böyle ceza aldığım zamanlarda çok sıkıcı olurdu.
Arada odamın camından bakar,sokakta oyun oynayan arkadaşlarımı izlerdim, olmadı hayal dünyama çekilirdim. Nerelere gider, kimleri kurtarır, atlar zıplar, kaçar kovalardım.
Ama asla şimdiki çocuklar gibi olmadım..
genelde orta yaş tarafından aşağılanan, hor görülen, yetersiz bulunan çocuklardır.
bir öğretmen olarak benim görüşüm; evet aynen katılıyorum. zamane çocukları bize benzemiyor ve bize göre yetersizler.
onların eksiğini de refaha, yaşam standartlatlarının kaliteli oluşuna bağlıyoruz.
halbuki cevap bir soruyla başlıyor.
yaklaşık yarım saattir 10 yaşındaki kuzenim ve yaşıtı misafir çocuk birbirlerinden gözlerini kaçırıyordu. habire ''git tanış'' dememe karşın ısrarlarım boşa çıkmış, ikisi de duvarları izlemeye devam etmişti. görünen o ki ikisinin tanışmasına pek imkan yoktu.
yinede azmetmiştim ben, tanıştıracaktım ikisini. misafirin çocuğuna ''gel sana oyun açayım'' dedim. tabi çocuk hemen geldi ardından da benim kuzen.
ikisini yanyana oturttum, counter açtım. ''sıra sıra oynayın'' dedim. arada kontrole de gittim. ikisi de sakin bir şekilde oynuyor. aralarında ''ne vurdum gördün mü, en iyi silah sniper'' gibi diyaloglar geçiyor, benim kuzen ev sahibi imajıyla yeni oyunlar açıyordu. ''heh'' dedim içimden ''bilgisayarla filan ama tanıştırdım ikiliyi, bak 1 saattir oynuyorlar...''
o sırada yeni bir strateji oyununa başlamıştı keratalar. oyuna tıkladı kuzenim, ekrana ''lord utku'' diye bir yazı gelince göğüsünü şişirdi malum o yaşlarda bu tarz ünvanlar gösteriş demekti.
yazıya biraz bakındı misafir çocuk, belli ki aklıma bir şey takılmıştı. şaşkınlıkla lafa girdi;
misafir-utku kim yaaa??
kuzen-benim!!
oha amk, ulan 1 saattir berabersiniz bu kadar mı alakasızsınız birbirinizle. bunlar nasıl çocuk lan? bilgisayar göstermeyince göz göze gelmiyorlar bilgisayar karşısında kendilerine bir izleyici, monolog diyaloglarına bir dinleyici arıyorlar.
hani arada ''bilgisayar insanı eğitiyor'' diyoruz yaa belki bizi eğitiyor ama çocukları eğiyor. çocuklarda sosyallik namına bir şey kalmamış azizim. ülkenin geleceği buysa, durum vahim...
çamur deryası bilmeyen. mahalle maçları olayını kavramamış. plastik topla pencere kırıp günlerce o muhitten uzak durma korkusu yaşamamış. öğretmeninden dergi parasını neden getirmedin diye ikinci sınıf öğrenci muamelesine tabi tutulmamış. arkadaşının evinde tv de donald amca mickey mouse gibi çizgi dizileri izlememiş.vs...vs
hey gidi günler hey. bizim zamanımızda diye başlayan cümleler kurabilecek yaşa gelmişiz be sözlük.mesela bizim zamanımızda çocuklar saklambaç oynardı, aç kapıyı bezirgan başı oynardı(adı tam bu muydu hatırlayamıyorum bile çok mu yaşlandım ne), yakartop oynardı bizim oralarda ona ortada sıçan derdik(sıçan dediğimiz de iri fare, yanlış anlaşılmasın yani) sonra bir de evcilik oynardık ama adabıyla usulülye. öyle sevişmeler falan yoktu bizim evcilik oyunlarımızda. şimdiki çocuklar oyun yapmışlar sokakta oynuyorlar bunu, evcilik ama sevişiyorlar öpüşüyorlarmış, nasıl oluyor diye sormayın tabi muhattapları olmadım. duyduğum an oyunlarını hızla uzaklaştım ordan * vel hasıl kelam sözlük çok şey değişmiş birkaç yılda, oyunlar bile bir modern bir değişik.
vallaha bir gün bu itici lafı söyleyeceğim aklıma gelmezdi. zaten söylememi gerektirecek yaşta hatta o yaşın yakınlarında bile değilim ama geçen gün şahit olduğum diyalog benim bu lafı sarfetmeme sebep oldu.
annemin eşinden ayrılmak üzere olan arkadaşı 6 yaşındaki ana sınıfı öğrencisi çoçuğu ile bize geldi. tabi "modern" annemiz oğlunun bu durumdan etkilenmemesi için yoğun çaba sarf ediyor. ne diyelim doğrudur. ama çoçuk "zamane" ya olmadık sorularla anneyi bunaltmakta terletmekte.şudur;
-anne sen babamı sevmiyor musun?
-seviyorum oğlum çok seviyorum.
-e nie gelmedi bugün beni gezdirmeye yaaaaaaaa.
- işi vardır oğlum.
-o zaman o bizi sevmiyor. yada sen onu sevmiyorsun yaaaaaaaaa.
- hayır oğlum çok seviyor bizi bende onu çooook seviyorum hatta o kadar sevdik ki birbirimizi sen oldun. seni yaptık tatlım.
-yani beni babamın ta....kların?'dan mı yaptın?
odada derin sessizlik...