zeki, bilgece konuşan, yetenekli ve biraz da anlaşılmaz nesil...
beyinlerinin her iki lobunu da mükemmel kullanan, aynı anda birçok konu ile ilgilenebilen, kendilerine saygı bekleyen, cevaplarıyla muhataplarını şaşırtan, görülmemiş davranış kalıpları sergileyen yeni nesil çocuklar...yüksek enerjili iNDiGO ÇOCUKLAR..
"bizim zamanımızda abiye ablaya saygı vardı", "sokaktan geçen abi topumuzu dikse elini öperdik, bunlar bize küfür ediyor ulan!!!" dedirten kızancık'ül zamane.
%80'inin obezite sorunu olduğunu düşündüğüm jenerasyon.
zeki olmasına zekiler fakat bunu başka alanlarda kullanıyorlar.işleri güçleri bilgisayar başında oyun oynamak. hemen hemen hepsinin msn'i var. * ama nedense iki kitap okumazlar. sokağa çıkıp dolaşmazlar bile. biz bisiklet sürer, ip atlar, top oynardık. bunlar kıçlarını yerinden oynatamıyorlar.
ayrıca çok ukalalar. her lafa verecekleri bir cevapları var. kendinden büyük kişileri göt etmek en büyük hobileri. bayramlar da ya da karne aldıklarında "hadi para versene"
diyebilecek kadar da yüzsüzler. bizse para almaya utanırdık. "aman çocuk yaa nolucak?!" diyemediğim tamamen boş bir jenerasyon geliyor. vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
çocuk dediğin oturur yerinden kalkmaz bu ne terbiyesizlik böyle biz sizin yaşınızdayken... diye başlayan sonu biraz uzak olan monolog... çocuk mu sizi dinlemiyor bile.
fi tarihinde çocuk olanların anımsayacağı çocuk grubu. toplaşıp şarkı söylemiş bir de albüm yapmışlardı. çocukluk işte, albümü alıp biz de grup kurcaz, biz de albüm çıkarcaz diyenler elbette olmuştur. ben mi? yok yaa, ben o zaman da büyük gibiydim, öyle saçma sapan hayaller kurmam. efendim? elinizde kasetlerim mi var? hmm şey, şakacıktan, mahsuscuktan yaptık onları... ühüh ben neyse!
vallaha bir gün bu itici lafı söyleyeceğim aklıma gelmezdi. zaten söylememi gerektirecek yaşta hatta o yaşın yakınlarında bile değilim ama geçen gün şahit olduğum diyalog benim bu lafı sarfetmeme sebep oldu.
annemin eşinden ayrılmak üzere olan arkadaşı 6 yaşındaki ana sınıfı öğrencisi çoçuğu ile bize geldi. tabi "modern" annemiz oğlunun bu durumdan etkilenmemesi için yoğun çaba sarf ediyor. ne diyelim doğrudur. ama çoçuk "zamane" ya olmadık sorularla anneyi bunaltmakta terletmekte.şudur;
-anne sen babamı sevmiyor musun?
-seviyorum oğlum çok seviyorum.
-e nie gelmedi bugün beni gezdirmeye yaaaaaaaa.
- işi vardır oğlum.
-o zaman o bizi sevmiyor. yada sen onu sevmiyorsun yaaaaaaaaa.
- hayır oğlum çok seviyor bizi bende onu çooook seviyorum hatta o kadar sevdik ki birbirimizi sen oldun. seni yaptık tatlım.
-yani beni babamın ta....kların?'dan mı yaptın?
odada derin sessizlik...
hey gidi günler hey. bizim zamanımızda diye başlayan cümleler kurabilecek yaşa gelmişiz be sözlük.mesela bizim zamanımızda çocuklar saklambaç oynardı, aç kapıyı bezirgan başı oynardı(adı tam bu muydu hatırlayamıyorum bile çok mu yaşlandım ne), yakartop oynardı bizim oralarda ona ortada sıçan derdik(sıçan dediğimiz de iri fare, yanlış anlaşılmasın yani) sonra bir de evcilik oynardık ama adabıyla usulülye. öyle sevişmeler falan yoktu bizim evcilik oyunlarımızda. şimdiki çocuklar oyun yapmışlar sokakta oynuyorlar bunu, evcilik ama sevişiyorlar öpüşüyorlarmış, nasıl oluyor diye sormayın tabi muhattapları olmadım. duyduğum an oyunlarını hızla uzaklaştım ordan * vel hasıl kelam sözlük çok şey değişmiş birkaç yılda, oyunlar bile bir modern bir değişik.
çamur deryası bilmeyen. mahalle maçları olayını kavramamış. plastik topla pencere kırıp günlerce o muhitten uzak durma korkusu yaşamamış. öğretmeninden dergi parasını neden getirmedin diye ikinci sınıf öğrenci muamelesine tabi tutulmamış. arkadaşının evinde tv de donald amca mickey mouse gibi çizgi dizileri izlememiş.vs...vs
yaklaşık yarım saattir 10 yaşındaki kuzenim ve yaşıtı misafir çocuk birbirlerinden gözlerini kaçırıyordu. habire ''git tanış'' dememe karşın ısrarlarım boşa çıkmış, ikisi de duvarları izlemeye devam etmişti. görünen o ki ikisinin tanışmasına pek imkan yoktu.
yinede azmetmiştim ben, tanıştıracaktım ikisini. misafirin çocuğuna ''gel sana oyun açayım'' dedim. tabi çocuk hemen geldi ardından da benim kuzen.
ikisini yanyana oturttum, counter açtım. ''sıra sıra oynayın'' dedim. arada kontrole de gittim. ikisi de sakin bir şekilde oynuyor. aralarında ''ne vurdum gördün mü, en iyi silah sniper'' gibi diyaloglar geçiyor, benim kuzen ev sahibi imajıyla yeni oyunlar açıyordu. ''heh'' dedim içimden ''bilgisayarla filan ama tanıştırdım ikiliyi, bak 1 saattir oynuyorlar...''
o sırada yeni bir strateji oyununa başlamıştı keratalar. oyuna tıkladı kuzenim, ekrana ''lord utku'' diye bir yazı gelince göğüsünü şişirdi malum o yaşlarda bu tarz ünvanlar gösteriş demekti.
yazıya biraz bakındı misafir çocuk, belli ki aklıma bir şey takılmıştı. şaşkınlıkla lafa girdi;
misafir-utku kim yaaa??
kuzen-benim!!
oha amk, ulan 1 saattir berabersiniz bu kadar mı alakasızsınız birbirinizle. bunlar nasıl çocuk lan? bilgisayar göstermeyince göz göze gelmiyorlar bilgisayar karşısında kendilerine bir izleyici, monolog diyaloglarına bir dinleyici arıyorlar.
hani arada ''bilgisayar insanı eğitiyor'' diyoruz yaa belki bizi eğitiyor ama çocukları eğiyor. çocuklarda sosyallik namına bir şey kalmamış azizim. ülkenin geleceği buysa, durum vahim...
genelde orta yaş tarafından aşağılanan, hor görülen, yetersiz bulunan çocuklardır.
bir öğretmen olarak benim görüşüm; evet aynen katılıyorum. zamane çocukları bize benzemiyor ve bize göre yetersizler.
onların eksiğini de refaha, yaşam standartlatlarının kaliteli oluşuna bağlıyoruz.
halbuki cevap bir soruyla başlıyor.