yıllardır içimizde birikenleri, ertelediklerimizi, belki de çılgınlıkları birkaç günde yaşamaktır. yıllara sığdıramadıklarımızı, kısacık bir zamana sığdırmaktır. yılları, üç güne tıkıştırmaktır. bir insan, yıllarca üzüldüyse, hak etmiştir bunu. niye, üç güncük yaşamasın ki? üzüntüleri yüklenirken kim var ki yanında? yaşamalı bazı şeyleri. en güzel intikamdır bu. hem zamandan, hem sizi üzenlerden alınacak en tatlı intikamdır.
zaman denilen mevhum en büyük zayitanin aksi insan vucudunda hasıl olmaktadir. daha dün ayınondördü gibi cilde sahip olan birey yarın sıkılmış portakal gibi pörsük olmaktadir.
bütün bu zayiatlari silebilmek için bireyler bazi vakitler estetik cerrahi, kuafor ve diyetisyen namıyla tanınan kaportacilara gitmekte zamanın izlerini silmektedir.
ister erkişi olsun isterse dişi kişilerde antropoz ve menopoz devirlerinde ben hala gencim diyebilmek ve hissedilmek adina gibiymiş gibi yapmaktalar. bazi vakitler ise bu pozisyon kirkindan sonra teneşir paklar söz vuku olmaktadir.
ne kadar da ugrasilirsa ugrasilsin bütün bu cabalar beyhudedir.
bu işin fiziki boyutudur.
peki işin ruhani boyutu nedir?
işin tuhani boyutu en kestirmesi ise unutmaktir, bir cul artmamacasina iyi yahut kötü demeden ayirmaktir.