zamanda yolculuğun, her halükarda paradokslar barındırması ve imkansız olmasıdır.
sabah sabah kafama esen bir konu oldu. lan daha yeni uyanmışım, hayatı kavrayamamışım bile sabah sersemliğimden, ne alaka zamanda yolculuk, zamanda yolculuğun paradokslar barındırması. tey allah'ım!
neyse, zamanda yolculuk hakkında bahsedelim. geleceğe ve geçmişe yolculuk. kısacası, sonsuz sayıda paralel evrenler arası geçiş. şimdi geçmişe gidip, kendini öldürmeyi ve kayıplar arasına karışmayı amaçlayan bir suçlunun icraatlarını inceleyelim. bu kişi, kendisine lazım olan zaman makinesine girecek, zaman makinesi ona girecek ya da bu işi barışçıl bir şekilde halledecekler. bu kişi geçmişe gidiyor ve geçmişteki kendini öldürme amaçlı bir plan yapıyor. bir gece gizlice kendi evine giriyor, kendisini bilmem kaç kere bıçaklıyor, telle boğuyor ya da bir şeyler yapıyor. neyse, sorunda bu burada başlıyor.
kasedi geriye saralım. daha adamımız geçmişe gitmeden önce, cinayet anının hemen gerisine. daha bu adam bu eylemi gerçekleştirmeden önce "gelecek"ten gelen kendisi tarafından öldürülüyor. paradoks burada işte, eğer geçmişteki kendini öldürürse, geçmişteki kendisi nasıl zaman yolculuğu yapacak? daha zaman yolculuğu yapamadan kendisi tarafından öldürülürse nasıl gelecekten geçmişe gidip bu eylemi gerçekleştirecek?!
zoru yaparız, imkansız zaman alır sözü düşünüldüğünde zamanda yolculuk biraz zaman alacak gibidir. lan burdan süper başlık çıkar!
(bkz: zamanda yoluculuğun biraz zaman alması)
bilim teknik dergisinde okumuştum şimdilik sadece 1 salise ilerisine gidebilmişler. 1 salise diye hor görmeyin. ileride (baya bi ileride) geliştirilir meliştirilir. oha lan çok değişik olur.
mantıksal açıdan bakınca doğru olan durum. kesinlikle bu imkansızdır. zaman öyle içinde yolculuk edilebilecek kadar basit bir kavram değildir. insanın iradesi olduğunu bilimsel olarak hepimiz bilmekteyiz, bu cümleden bağlantı kurarsak zamanda yolculuğun ne kadar saçma birşey olduğunun farkına varacaksınız.
zaman makinesi icat edilir. Zaman makinesiyle, doğumunuzdan 5 sene öncesine gidersiniz. Annenizi ve babanızı öldürürsünüz. Zaman makinesiyle tekrar normal zamana geri dönersiniz Ve bir bakarsınız ki siz de ölmüşsünüz.
haklı bir sebeptir. boyutlar arası geçiş sağlanabilir. ama zaman uydurulmuş bir boyuttur. aslında zaman diye bir şey yok. koca evrende küçük bir noktada sıkışıp kalmış insanın kendini kandırmasıdır, zaman.
içinde olduğumuz, gördüğümüz, izlediğimiz, araştırmalar yaptığımız evreni yalnızca şu andaki bilgilerimiz dahilinde algılayabildiğimizi,
içinde yer aldığımız -küçük, mütavazı bir sistem olan- güneş sisteminin, merkezinden değil haa, 3. gezegeninden, yani dünyadan, 1977 yılında uzaya gönderilmiş olan voyager-2 uzay sondasının 30 küsür senenin ardından, sistemimizin sınırlarından daha yeni çıkmış olduğunu,
bu noktadan hareketle, uzaydaki sistemler arasında akıl almayacak kadar büyük mesafeler olduğunu,
bu akıl almayacak büyüklükte sistemler içinde orta büyüklükte bir galaksi olan "samanyolu"nun, 30-40 yıl kadar önce, bünyesinde 40.000.000.000 (doğru yazdım, değil mi kırk milyar?) yıldız barındırdığını düşünüyorken, bugün, yeni bilgilerimiz ışığında bu rakamın 400.000.000.000 (dörtyüz milyar) civarında olduğunu öğrendiğimizi,
güneş sistemimize en yakın yıldız ile aramızda 4,5 ışık yılı mesafe olduğunu,
buradan hareketle samanyolu galasisinin, aklı bırak, hayale de sığmayacak ölçüdeki büyüklüğünü,
işin kötüsü, bu milyarlarca galaksinin de kendi aralarında öbekler oluşturduğunu,
her bir öbekte toplanmış galaksiler arasındaki boşluğun akıl almaz büyüklüğünden hareketle, bir galaksi "öbeği" ile diğerleri arasındaki mesafenin tahmin edilmesinin, sizleri bilmem ama, en azından benim için olanaksız olduğu,
işin daha, daha, daha kötüsü, sonsuz ve sınırsız olduğunu varsaydığımız bu evrenin, pek muhtemel ki bir sonunun, bir sınırının olabileceği ve bu sınırın ötelerinde de bizim evrenimiz gibi başka evrenler olabileceğini,
yani, evrende hiç bir şeyin kesin olmadığı, aksine her şeyin mümkün olduğunu düşündüğümüzde, zamanda yolculuğun da pekala mümkün olabileceğini varsaymak zor olmasa gerektir...
1 no'daki entry'de anlatılan paradoks, bizi, zaman yolculuğunun imkansızlığından çok, zamanda yolculuk yapabilecek kadar büyük bir akıla, bilgiye, teknolojiye ve elbette -bütün bunların toplam sonucu olarak- olgunluğa erişmiş olması gereken varlıkların zamanda yolculuğu, başa dönüp kendini öldürmek gibi bir zırtapozluk için kullanmamaları gerektiği sonucuna ulaştırır ki,
e, herhalde onlardan da bu kadarcık mantığı, olgunluğu beklemeye hakkımız olmalı, değil mi?...
hayır, kendini öldüreceksen aha şu zamanda öldür be pezevenk!...
ne diye ileri-geri gidip de evrenin dengesini bozmaya çabalıyorsun?...
öküz!...
manyak mıdır nedir yahu?...