Geçmişe yönelik olarak mümkünatı olmayan, ileriye dönük olaraksa %0.0001 ihtimal olan eylem. ileriye gitmek için işe ışık hızına ulaşılması gerekmektedir.
şimdilik uygulamada mümkün gözükmeyen, teoride ise mümkün olabilecek durumdur. geçmişe gidip herhangi bir olayı değiştirdiğimizde geleceği etkilemiş oluyoruz ancak bu durumda da karşımıza paradokslar çıkıyor. bunların en bilindiği büyükbaba paradoksudur. örneğin geçmişe gidip dedemizi öldürürsek biz hiç olmamış oluruz dolayısıyla onu nasıl öldürdüğümüz de meçhuldür.
zamanda yolculuk şimdilik hayal gibi gözükse de ileride teleportasyon gibi yollarla bunun mümkün olabileceğini düşünüyorum. örneğin bizi oluşturan bütün atomları dünyanın başka bir yerinde bulunan atomlarla aynı şekilde inşa edip asıl bizi bir yerden başka bir yere yolculuk ettirebiliriz. ancak bu durumda da asıl olan bizi yok etmek gerekir ki bu durum pek de iyi gözükmüyor.
manyak hipotezleri dinlememize sahip olan yaşanırsa müthiş olay.
ufuk açıcı özelliği vadır, hayal kurdurur.
sanırım yolu bulunsa bile kullanımı etik olmaz.
düşünsenize geçmişteki çok önemli savaşlardan birinin değştiriyorsunuz, gelecek nasıl etkilenir kim bilir?
"cidden yapılabilse mükemmel olurdu" dedirtecek hadisedir. teknolojinin günümüze sunulandan daha ileride olduğunu varsayarsak gelecekte mümkün olabileceğini düşündüğüm şeydir.
stephen hawking'in 3 bölümlük belgeselinin son bölümünün konusu budur. izleyince her şeyi daha iyi anlayabilirsiniz. tabi önce albert einstein'ı anlamak gerekli.
mümkün olmadığı kanıtlanmıştı diye biliyorum. zaman evrenin her farklı noktasında farklılık gösterse de geriye veya ileri sarmak gibi bir şey söz konusu değil.
imkansızdır.
Henüz yaşanmamış ve sekillenmemis yani varolmayan bir geleceğe ya da olup bitmis bir gecmise gidiş Olamaz.
hakkında elle tutulur bir teorisi bile olmayan, ancak bilim kurguya konu edilebilecek bir mevzudur.
teorilere bakılınca biyolojik saatin atlandığını görüyoruz. yani gezegenlerin dönüş hızının belli bir zaman diliminden az olması veya fazla olması durumu kişinin kendi biyolojik saatini engellemez. ancak gelişip yapılabilinir mi bilinmez. şu an sadece bilimden çok bilim kurgu gibi duruyor.
ben yapıyorum yaklaşık 2 buçuk yıldır. hatta kitabım çıkıcak yakında yani umarım ben çalışmalara devam ediyorum. şimdi bi 6 ay öncesinden halletmem gereken ufak bi' iş var müsadenizle.
bizim evrenimizdeki tek görecesiz hız ışık hızıdır. ışık hızından daha yükseğe fotonik olarak çıkamayız. insan bedeninin digitize edilip, ışık hızına çıkarılabildiğini düşünelim -ki bu konuda çok yoğun çalışılıyor zaten. ışınlanma mümkün olabilecektir. ışınlanma, bir madde için zaman kayıpsız (sıfır zaman ile {dikkat edelim, zaman olmaması değil, zamanın olması ve değerinin sıfır olması}) yolculuktur. ışınlanma yani teleportasyon bu anlamda mümkün olabilir ama teknolojimiz çok geri henüz. kıyamete kadar görüp görebileceğimiz tek olay ışınlanmak olacaktır. kimse zamanda ileri geri olayını düşünmesin yani.
azıcık nat geo izleyip bir iki belgesele denk gelen malların bile saçma olmadığını bildiği, bilimsel olarak gerçekleşme ihtimali olan bir durum. lan ne komik adamlarsınız siz ya yok torunum niye gelmiyor o zaman yok ben icat etsem 50 yıl önceye giderim orda da icat ederim, bak ne oldu şimdi? piii.
malum, uzayın farklı noktalarında zaman farklı hızda akar. şimdi biz dünya'dan çıkıp da zamanın yavaş aktığı bir yerde bir süre bekledikten sonra dünya'ya gelirsek bir nevi zamanda yolculuk yapmış oluruz. he geçmişe nasıl gidiliyor peki? ona da şöyle diyelim. çook uzaktaki bir yıldızdan dünyaya baktığımızda roma dönemini görürüz, çünkü dünya üzerinde değişen şeyler oraya daha gitmemiştir. ışık hızıyla alakalı bir durum oluyor bu. ışık hızının çok üstüne çıkılırsa, belki geçmişi görebiliriz ama gidip de orada vay efendim ben hitler'i öldüreyim ikinci dünya savaşı çıkmasın, vay efendim messi'yi kasımpaşa altyapısına alayım yıldızı parlasın olmaz. sadece geçmişe yönelik şeyleri izleriz ve öğreniriz. ne bileyim, istanbul'un fethini naklen izlemek falan. ooo beybi beybi.
tabi tüm bunlar, benim hayatım boyunca fizikten kaldığım gerçeğini değiştirmez. o yüzden yanlışlar olabilir. selametle.
Cern deneyi ile zaman yolculuğunun çok bir bağlantısı yoktur. Cern deneyi ışınlanma ile alakalıdır. Cern deneyinde proton çarpıştırılması sonucunda oluşabilecek bir kara delik ihtimalinden çok korkulmakta ve bu deney bu yüzden bu kadar uzun süredir tam anlamıyla bitirilememektedir. Işınlanma sırasında insan vücudu her bir atomlarına ayrılıp, her birinin ışık hızına ulaşması ve ışınlanan tarafta tekrar bu atomları birleştirip insan ruhunun da oraya götürülebilmesi gerekir. Bu olay şuan için ütopik olabilir. Fakat zamanın da belkide dünyanın en önemli bilim adamı alternatif akımı, uzaktan kumandayı, floresan ampülleri, tv ve radyonun temelini oluşturan dalgaları yönetmeyi, içten yanmalı motorların ateşleme sistemini, dinamo motorunu, kablosuz elektriği v. b. daha birçok hayatsal nesnelerimizi icat eden mükemmel beyin Nikola Tesla; ışınlanma ile ilgili çalışmalarda bulunmuş ve philedelphia deneyi ile de bunu kanıtlamıştır. Ruhu şâd olsun.
olması durumunda zamanın piç olacağını düşündüğüm olaydır. Hele makineyi bi türk yaparsa o makine 1 günde milyonlara satılır ortalığın amına konur. Zaman ötesi isimli filmde bu konu üzerinedir izlemeyenlerin izlemesi şiddetle tavsiye edilir. Harbiden iyi film he.
Bılımsel olarak fızıksel olsarak ve hatta yasamsal olarak ımkansız olandır. Zaman karamsal bır yargıdır. Sıgaranızın dumanı sıgaradan cıktıgı anda havaya karısır ve yok olur onu gerı getırmek ıse ımkansız olandır. Fızıksel anlamda zamanlar arası yolculukta buna benzer mumkun olabılen sekılde bır yolculuk yapıldıgı takdır de sızın fılmlerde seyrettıgınız gıbı 10 yıl once kı benı bır goreyım de geleyım gıbı bır sey degıldır. Makul olunuz.