kafamı karıştıran gazete. dün pazar ekini aldım elime, ekrem dumanlı ile turhan bozkurt'un akfen holding yönetim kurulu başkanı hamdi akın ile yaptıkları röportajı gördüm. ilk başta dikkatimi çekmedi pek, daha sonra tekrar elime aldım gazeteyi, okumaya başladım. hamdi akın'ın aziz yıldırım'a yaptığı çağrıyı görünce şaşırdım. şöyle diyordu hamdi akın "başbakan bile üç dönem görev yapıyor, tepedeyken bırakmak en iyisi"
bu röportaj şayet sabah 7 gibi başlayan operasyondan sonra yapılmadıysa, ve 8 gibi bana ulaşmadıysa bence çok ciddi bir mesele var burada.
13 şehit haberini sürmanşette oldukça cılız bir şekilde, nerdeyse yok ve önemsiz sayacak bir şekilde veren gazete. hadi milli bayramları ve 10 kasım'daki zoraki kutlama mesajlarınızı anlıyoruz da, bu da neyin nesi ?
bu kadar mı insanlıktan çıktınız be öküzler ? taraf'ı da, birgün'ü de geçtiniz.
baslangici bigbang ile olusmus ve gun gectikce de esneyerek devam etmekte olan dördüncü boyut. stephan hawking'in hesaplamalarina göre armut seklindedir. peki evren esnemeyi birakip, tekrar geri cekilmeye baslayinca ne olacak? Bu da benim teorim, zaman hizla geriye dogru gidecek ve basladigi yere gelip, tekrar ve yeni bir zaman olusturacak.
zaman "sonsuzdan" beri var değildir önce bunu bi netleştirelim. zaman'nın sizin o metafizik tanımlarınızla uzaktan yakından alakası da yoktur. zaman maddeyle başlar boşlukta biter. insan ise sadece zaman'nın tanığı ve ölçücüsüdür. bilinç denen nane zaman kavramını oluşturmaz zaman kavramının farkındalığını oluşturur. ve bunun üzerinden insan kendi öznel zaman tanımlamasını yapar. aslında zaman, maddenin üzerinde durduğu esnek bir kumaştır diyebiliriz.
(3+1). boyuttur. algılayabildiğimiz için matematikçiler onu bir boyut olarak kabul ederler. ama en, boy gibi bir boyut da değildir tam olarak. şu şekilde açıklayalım. zamanı bir an için kenara bırakırsak bizler üç boyutlu canlılarız. üç boyutlu (küre, küp vs), iki boyutlu (çember, kare vs), tek boyutlu (doğru) veya boyutsuz (nokta) varlıkları algılayabiliriz. ama dört boyutlu, beş boyutlu varlıkları algılamamız mümkün değildir. onları ancak üç boyuta indirgeyerek algılayabiliriz ki birçok matematikçi tanrının özellikle ilkçağ insanlarında insan formunda olarak düşünülmesini buna bağlar. ki bizler bile tanrının formunu düşünerek kafamızda oluşturamayız, ya da başka boyutlarda olarak addedilen cin vb yaratıkların. dini açıdan varlığı yokluğu tartışılabilir ancak başka boyutların başka canlıları olduğu muhakkaktır, fakat bunları bizler algılayamayız, çünkü kendi üç boyutumuza sıkışmışızdır.
ama zaman tüm bu boyutlardan bağımsız ve de hepsine bağımlıdır. neden, çünkü zaman diye bir şeyin var olabilmesi için önce bir maddenin olması gerekir. madde yoksa zaman da yoktur, hiçbir şey yoktur, koskaca bir hiçlik, bitmez bir kaos vardır. madde varsa zaman da işin içine girer ve aslında zaman ve madde birbirlerinin var olmasını sağlarlar. zamanın neden (3+1)inci boyut olarak kabul edildiğini de bu bilgileri verdikten sonra şu şekilde açıklayabiliriz: bir lastiği düşünün, onu çekerek uzatabilir, genişletebilir ya da kalınlaştırabilirsiniz. aynı şekilde biz insanlar da uzar, kısalır, genişler, daralır, kalınlaşır, inceliriz, değil mi? bunlar bizim üç boyutumuzdur. peki şimdi birkaç saniye boyunca hiçbir hareket yapmadan durun. formunuzda hiçbir değişiklik olmadı, yer de değiştirmediniz. ama beş saniye önceki halinizle aynı mısınız? hayır, beş saniye yaşladınız, zaman geçti. zaman durmaksızın akıp gider ve maddeleri değiştirir, bu da onun boyut olma sebebidir. 4 yerine 3+1 deme sebebimizi de şu şekilde açıklayalım. kağıda kaleminizle bir nokta koyun. şu anda boyutsuz bir cismimiz var. birkaç saniye bekleyin. noktanız artık değişmiştir, sürekli değişmeye devam eder. bir saniyedir var olan bir nokta ile on saniyedir var olan bir nokta arasında fark vardır, bu da zamandır. noktanızın yanına noktalar ekleyerek bir doğru oluşturursunuz, ya eni ya da boyu vardır. doğruyu kareye, kareyi küpe çevirirsiniz. boyutlar belirli bir sırayla birbiri üstüne eklenirler. ancak zaman bu sıradan bağımsız olarak hep vardır ve hep etkilemektedir. dördüncü boyut bizim algılayamadığımız bir şey, ismini koyamadığımız, çünkü biz de üç boyutluyuz. ama dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci boyutlar da var ve zaman hepsini etkiliyor olacak.
ülke yi statüko ile yönetmek isteyenlerin sevmediği, örgütçülerin nefret ettiği, yobazların korkulu rüyası, türkiyenin en çok satan ve en iyi yazar kadrosuna sahip gazetesidir.
askerde bir tuvalet kapısının arkasına iğreti harflerle yazılmış bir söz ki etkilemiştir beni:
zamanı durdurmak imkansız
ama biz burada imkansızı başardık
şafak: hiç sorma tertip lakin daha ölmedik...
Zaman gazetesi neden iyi bir gazete değildir? Şahsi fikrimdir:
Haftalık tiraj rakamları açıklandı; Türkiye'nin en çok satan gazetesi Zaman, bayide kaç tane satmış dersiniz?
Neeeee.... 17 bin tane mi? Yani Zaman, 790 bin adetlik satışla birinci ama bunun sadece 17 bini bayide satılıyor, öyle mi?
Evvet! Ama, ama... Bayida 17 bin satan bir gazete, kendisine en çok satan gazete nasıl diyebilir?
17 bin kişi, gazeteye ihtiyaç duyduğunda, bayiden Zaman satın alıyor. Ama Zaman 'çok satan'... Vaaavv, vav, vav!
Çok satan Zaman'ı alalım, sağ tarafımıza koyalım, bayide 440 bin (az) satan Hürriyet'i de sol yanımıza, şimdi iki gazete arasında bir yarışma yapalım.
iki okura yarımşar saat süre verelim. Ve yarım saat sonunda, okuduğu haberleri, özetlemesini isteyelim.
Bakalım Hürriyet'i okuyan mı, Zaman'ı okuyan mı, daha çok 'haberlenmiş' olacak; habere doyacak?
Deneyi henüz yapmadık; ben öngörümü söylüyorum: Hürriyet'i okuyan, size, 'daha çok haber ve haber bilgisi söyleyecektir'.
iyi ya da kötü, Hürriyet'in 'anlayışını' olumlamak diye bir derdim yok; ben 'gazetecilik işçiliğine', editoryal işçiliğe bakıyorum.
Terzinin, kumaşa elini dokundurup kalitesi hakkında fikir sahibi olması gibi...
Hürriyet, haberin başlığına, spotuna ve haberin devamına, Zaman'dan daha çok 'editoryal emek' harcıyor.
Çünkü Hürriyet'i okuyan, haberin neyi anlattığından, ne olduğundan, 'daha çabuk' haberdar olabiliyor.
Hürriyet'in işçiliğini yapan editörler, haberi daha 'kolay okunur' ve 'anlaşılır' yapmak için emek harcıyor.
Kimsenin, bir gazeteyi okumak için 1 saati, 1,5 - 2 saati yok. Haber kendini 'göstermeli', haberin başlık ve spotu, sizi olaydan 'yeterince' haberdar edebilmeli.
Bir kere, Zaman'ın 'editoryal işçiliği' sorunlu. Lütfen alın Zaman'ı elinize ve okumayı deneyin: Kaç haberi, sonuna kadar okuduktan sonra bile, 'anlamakta zorluk' çekeceksiniz.
her binaya 10 adet bedava gazete dağıtan ve her cemaat evine 5 er tane bırakılan ve bu sayede tiraj yapan, bira sarmaya bile tenezzül edilemeyecek kadar kalitesiz bir gazete. inançlarından olsa gerek yalan haberlerini allah kelamı gibi kabul ediyor okuyanları.