Fethullah Gülen hocanın resmi yayın organı.
genel yayın yönetmenliğini Ekrem Dumanlı yapar. Bir dönem Hekimoğlu ismail fırtınası vardı köşelerinde ve de bu sayede epey cemaat dışı okur kazanmışlardı. aynı dönemlerde Fehmi koru da zaman gazatesinde yazardı ki Fehmi KoruYeni Şafak a geçtikten sonra yeri doldurulamamıştır. Yinede değerli yazarlarla adından söz ettirir. Nihal Bengisu Karaca son dönemde ön plana çıkan isimdir Zaman gazetesinde.
"en azından göt bacak yok, güzel yazılar var" diyerek arka çıkılan fettoş gazetesi. amma velakin gazeteyi alıp birkaç sayfa okuyunca fikri değişiyor insanın.
"güiza'nın beşinci dakikadaki golüyle beşiktaş 1-0 öne geçti. galatasaray dinamo moskova'yı dinamo'da farklı yendi. gollerin ikisini genkov attı."
gibi cümlelere rastlanabiliyor. bu abartı tabi ama bir örnek. bir maç için üç farklı takım ve oyuncu kullanıldığını gördüm. editör yok mu, kimse kontrol etmiyor mu? bağlaçları ayrı yazmayan biliyorum. yanlışlıkla oldu tamam da, kontrol edip koyun be kardeşim, gazete bu entry değil.
Yunanistan'da son bir haftadır yaşananlara ilişkin olarak Zaman gazetesinde yer alan Herkül Millas imzalı yorum, islamcı medyanın özgürlük anlayışının sınırlarını göz önüne seriyor. Türkiye'de türban üzerinden "özgürlük ve demokrasi sevdalısı" kesilenler, Yunanistan'daki kitlesel eylemlerin örgütlü sınıfsal karakterini örtmek için "çatışma ve yağma" görüntülerine odaklanmakla kalmıyor, yaşananları özgürlük ve demokrasinin "fazla" oluşuna bağlıyor.
15 yaşındaki lise öğrencisi Girigoropulos'un polis tarafından kalbinden vurulması üzerine Yunanistan'da gelişen olaylar, burjuva medyada "anarşist saldırılara" indirgenmeye çalışılırken, islamcı medyanın da "özgürlük ve demokrasi sevdası"nın sınırlarını göz önüne serdi.
Olayların başından bu yana burjuva medya ile uyumlu biçimde, kitlesel eylemleri "saldırı ve yağma" görüntüleri üzerinden aktarmayı tercih eden Zaman gazetesi, Perşembe günü yayınlanan Herkül Millas tarafından kaleme alınmış yorum sayesinde indirgemecilik ve yüzeysellikte olduğu kadar özgürlük ve demokrasi düşmanlığında da nerede olduğunu gösterdi.
Herkül Millas'ın yazısı özetle "fazla özgürlük iyi değil", "genç nesil bozuldu" gibi çok bilinen muhafazakar eleştirileri barındırıyor. Ancak seçilen örnekler ilk bakışta hayret verici ölçüde basit görünmekle birlikte asla rastlantısal değil. Aktarılan kurgu, islamcıların özledikleri baskıcı ve gerici toplum düzenini resmetmenin ötesinde, Yunanistan'da kitlelerin örgütlü mücadelesini gözlerden kaçırmak, örgütlü ve bilinçli binlerce eylemciyi "birkaç maskeli saldırganın peşine takılmış cahil gençler" olarak gösterme çabasının bir ürünü.
Polis üniversiteye giremiyormuş
Yazının ilk paragraflarında demokrasinin "fazlalığı"ndan dem vurulurken, polisin nasıl göstericilere "müdahale etmediği, hatta onları dışarıdan gelecek olası tepkilere karşı koruduğundan" şikayet edilmiş. Fethullahçı polisin her fırsatta eylemcilere "müdahale ettiği", üniversitelerde yöneticilerle işbirliği içindeki sivil ya da üniformalı polisin öğrenciler arasında cirit attığı Türkiye, Zaman gazetesinin demokrasi ve özgürlük anlayışının ürünü ve yansıması olduğu için islamcı medyanın öğrencilerini polise teslim etmeyen hocaları, kampüslerinde polis istemeyen rektörleri onaylamasının mümkün olmadığı yazıda açıkça ortaya koyuluyor.
Örgütlü kitleler, "tembel öğretmenler, asi gençler ve vurdumduymaz aileler"miş...
Geçtiğimiz çarşamba günü ülke genelinde gerçekleştirilen genel grev ve sınıf karakteri oldukça belirgin taleplerin dillendirildiği eylemlerle ortaya çıkan tablo karşısında kaygılanan islamcı medya, eylemleri özenle "maskeli yağmacı" görüntüleriyle gölgeleme çabasına girdi.
Zaman gazetesinde yer alan Millas'ın yazısındaki, lise ve üniversitedeki eylemcileri "asi, şımarık öğrenciler", öğrencilerin taleplerini destekleyen öğretim elemanlarını "çalışmadan maaş almak için boykotu fırsat bilen öğretmenler" ve çocuklarını destekleyen velileri de "çocuklarının sınıf geçmesinden başka şeyle ilgilenmeyen vurdumduymaz veliler" olarak niteleyen yüzeysel tanımlamalar gülünç ve şaşırtıcı olsalar da son derece amaçsal oldukları görülüyor.
Yunanistan'daki kitlesel eylem takvimine bakıldığında, ülkede son zamanlarda lise ve üniversite öğrencilerinin öne çıkarak, eğitimin paralılaştırılmasına, liselerin ve üniversitelerin şirketler ve sponsorlar tarafından işgaline karşı son yıllarda Okul Sendikaları Koordinasyon Konseyi tarafından organize edilen önemli eylemler gerçekleştirdikleri göze çarpıyor. Millas, yazısının önemlice bir kısmını bu eylemlerin etkisini kırmaya ayırmış.
Millas'ın yazısına yorumlar kısmında yer veren Zaman gazetesi de, Yunanistan'da örgütlü ve sınıfsal bir kavrayışa dayalı tüm kitlesel eylemleri çarpıtmak için eski bir solcunun kalemine başvururken, kendi demokrasicilik oyununun sınırlarını çizmiş oluyor. islamcılardan demokrasi kahramanları yaratmaya çalışanların ilgisine...
--spoiler--
çok boktan bir şeydir. zamanı ölçmeye başladığınızdan beridir "yaşlanıyorum yakında ölürüm zaten baksana kaç yıl oldu" diyorsunuz. sonra hafif çiziyorsunuz kafayı bu korku ile. o zaman da çak gitsin anti-depresanı mal gibi oh.
i. melih gökçek'in kemal kılıçdaroğlu ile yaptığı tartışmada i. melihi haklı bulan gazetedir. böyle bir şekilde taraf tutan yazar da olmaz, olamaz. sözlüklerde bile millet bu kadar açık olarak "siyah" olan şeyleri "beyaz" göstermez. bu gazetenin mensupları sokakta "yazar" sıfatı ile geziyorsa yazıktır, günahtır ülkemdeki gazetecilik anlayışına.
ışıktan karanlığa, gecen gündüze yaşarız, zaman içinde o küçücük zamanı. nefes nefese kat ettiğimiz, varlık ile yokluk arasında kısa bir mesafedir bize ait olan zaman.
nedir peki zaman?
saat kadranı üzerindeki akrep ve yelkovanın dairesel hareketi mi ?
takvimden çekip aldığımız yapraklar mı?
dünyanın güneş etrafında dönüşü mü?
metabolizmamızda meydana gelen değişmeler mi?
yoksa insan zihninin bir tasarımı mı?
"tanımlaması en zor kavram" demiş, zaman için aziz augustinus. gerçekten de zaman, felsefe, matematik, ve fiziğin uğraşı alanına girmesine rağmen, hala dört başı mamur bir izaha kavuşamamış durumda.
an itibariyle tirajı 1.000.000 çok yaklaşan gazetedir. avrupadan çeşitli tasarım ödülleri almıştır. ve objektif olarak bakmak gerekirse; kadın resimleri az sayıda da olsa vardır ama gazete bu resimler üzerine kurulmamıştır. bu yönüyle cumhuriyet gazetesi ve zaman takdiri hakeder.
saatin tiktakları gibidir zaman, rüzgar gibidir savurur durur sizi bilinmeyene doğru. belki kaybolursunuz zamanda, geçmiş ve gelecek ikileminde kalarak yaşatır hayatı size.
"atlatma haber yapacağız" derken yüzüne gözüne bulaştıran gazete...
saat 11:40 itibariyle; "hakan şükür akp den bakırköy belediye başkanı" şeklinde haber yapılmış, aynı haber yarım saat içinde "hakan şükür belediye başkanı adayı mı?" şekline dönüşmüş, ardından da "hakan şükür neden aday olmadı" halini almıştır.
yıllardır bedava dağıtılıp en çok satan gazete diye reklamını yapan gerici gazete.
bugüne kadar ülke lehine bir haber yaptıklarını görmedim.sürekli aydın kişilere ve kuruluşlara saldıran haberler yapar.emperyalizme hizmette top on'da bir numarada yer alır.
anlaşılmaz bir şekilde dogan grubunun en çok satanlar listesinde bir numarada göstermediği gazete. malum kendi dağıtım şirketlerine abone olmayan gazeteleri kesinlikle göremezsiniz. buna rağmen sadık okuyucu kitlesi ve abonman sistemini en başarılı şekilde uygulayarak kalitesini korumaktadır.
her gün okuduğum ve dikkatle takip ettiğim gazete. Ancak şunu belirtmek istiyorum yazarlarının çoğu demokrasi,insan hakları naraları atarlarken aslında kendilerinin empati yeteneklerini kaybetmeleri görmek acı verici.
yazarları hep başkalarından demokrasi ve insan hakları talep ediyorlar. ama kendileri başkalarına demokrasi ve insani hak vermede çok ketum davranıyorlar.
hep "an" ı yaşamak vardır zamanda.
geriye dönüp istenmeyen anıları, yada geleceğe gidip mutsuzlukları ayıklama şansı yoktur. zaman sizi hangi süratle çekiyorsa, o tempoyla katılırsınız zamana.
ve bu hal zaman sizden yüz çevirene dek sürer.
kör, sağır, dilsizdir..
neler gizlenmiştir onun koskoca mazisine..
ne günahlar, ne veballer sinmiştir onun o koyu karanlığına..
ne duygular, ne tutkular eriyip gitmiştir onda..
telafisi olmayan bir eskitme, yok etme sürecidir zaman. eskitir her şeyi, genci, güzeli, tazeyi..
"benden önce zaman yoktu, benden sonra da olmayacak. benimle doğacak, benimle son bulacak."