en mutlu olduğun zamanlarda hızlı geçen, en çabuk geçmesini istediğindeyse yavaşlayan.. ama sonunda her zaman geçiceğini bildiğin ve bazen hızı gözünü korkutan düzlem.
acısıyla tatlısıyla elinizden ucup gittiğinde kıymetini anladığınız, farklı mekanlar ve insanlar etrafında sürüp giderken size yeni dostlar kazandıran ve kaybettiren, değisimin içinde nereden nereye geldiğinizi gösteren, her seyin ilacı olduğu iddia edilen kavram.
Bazen birçok şeyin kendi etrafında dönüşünü seyrediyorum; gerçekten izleyebiliyorum bunu.
Yalan artı yalan; zaman eksi zaman; varoluş bölü diriliş... Yaşanmışlığın matematikselliği hep tek rakam çıkarır uzun çizgi altına. Çift olan karakterden başka bir şey değildir; o da kendi içinde bölünerek yok olur ya.. Bu da, yeryüzünü işgal edişimden çıkardığım tez. içimdeki kıpırtıyla kıpraşan çözümsüzlük, ve boşvermişliğiyle dalga geçen ukalalığım.
Hayat parmağında oynatıyor da bizi, ah zaman ahh... ! *****
zaman
alır sizden bunların yükünü
o boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
o boşluk doldu sanırsınız
oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir
gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
dilerim geri teper.
yoksa gerçekten
bitmişsinizdir. *
öncelikle (bkz: zaman gazetesinin 1 milyon tiraj yapmasi)
cin gibi gazetedir. son derece zeki bir politika izler. günde 800 bin civarı dağıtılıyorsa bunların pek azı parayla satın alınıyordur. bunların içinden cemaatin nimetlerinden faydalanmak için öylesine üye olanları düşersek, gerçek satış rakamı çok azdır.
neyse konum o değil, yüksek tirajına rağmen parayla alan sayısı az olduğu için pek kazanamaz. ama neden kazansın? zaten arkasında nereden geldiği belli olmayan, bitmez tükenmez bir para kaynağı var, yani bu gazetenin para kazanmaya ihtiyacı yok, okunmaya ihtiyacı var.
bu sebeple her yerde bol bol dağıtılmaktadır. bence çok başarılı bir politikadır. *
ingiliz arşivlerine göre Atatürk'ün ingiliz hükümetine yaltaklandığını iddia eder. (Mustafa Armağan)
milli devlet saplantısı ve milliyetçilik ruh hastalığıdır diye öter. (Herkül Milas)
diyarbakır'ın adı Amed olsun diye hezeyanları vardır. (Mümtaz'er Türköne)
ve rahip cinayetlerini bile atatürkçülük fikrine bağlamaya çalışır. (Etyen Mahçupyan)
herkes biliyor bu meşhur yazıları...savunanların sadece içi boş ve kör bir fanatizmle savundukları matbaa ürünüdür.
harc-ı alem mavralarla, bizim aklımız ermez mürşidimizin işlerine pasifliğinden feyz alan ve her fırsatta devre dua eden bünyelerin gazetesidir.
nedense türkiye'ye sahibinin gelemediği uzaktan idare ettiği yazarlarla dolu cemaatin yayın organıdır, unutulmamalıdır ki demokrasi ve laiklik bitmez tükenmez bir ışıktır ona karşı duranlar elbet birgün eriyip yok olacaktır, şimdi gün sizin gününüz ama yarın ?
demokrası ve gerçek laiklik nasıl olur,sıkıyı görünce kim daha demokrat diye bir yarışma yapılsa bazılarını maymuna çevirecek kadar demokrat olan, papağan modundaki yazarları ifrit eden gazete.
okunabilecek ve fikirleri desteklenebilcek tek yazar olan Tamer Korkmazı sırf abd karşıtı yazılar yazıyor diye işten atan demokratik(!) özgürlükçü(!) gazete. o kadar demokratik(!) ve halkın değerlerine(!) yakındır ki bu gazete çok sevdikleri demokrasi meleği(!) abd hakkında karşıt düşüncede olanları anında silerler. mevcut medyanın içinde havlayanlarının kıblesi abd, dinleri dolar olmuş kişilerdir. demokrasiymiş, özgürlükmüş, eşitlikmiş... zaman ile hiç bağdaşmayan kelimeler. abd ırak'ta 1 milyon insanın katline ferman olmuş, bu katliama karşı sessiz kalmayanları da abd'nin türkiye içinde medya kuruluşuları bertaraf etmiş, sonra bazı zibidileri de bir yerlerde çıkıp hiç utanmadan zaman demokratik, özgürlükçü vs. gazetedir diye havlayıp artizlik yapsınlar... evet, belki içinde yazanları ısırmaz, zaten kormuyoruz da ama çok havlıyorlar rahatsız oluyoruz, onlar yazdıkça insanlığımızdan tiksiniyoruz! ikiyüzlü tavrıları midemizi bulandırıyor. her allah'ın günü ırak'ta yüzler ölüyor ama buradaki şerefsizleri iki tane laf edemiyor, edenleri de tamer korkmaz gibi sinidiriliyor.