gerçek olduğunu zannetmediğim hede. beni dersanede zaman abonesi yapmaya çalışan geometri hocası * ikna etmek için kendisinin 3 aboneliği olduğunu söylemişti. e geometri hocasının bu denli saf olduğu bir ülkede zaman da çok okunur kriz de teğet geçer.
zaman'nın fettullahçı öğrenci evlerine beşerli onarlı olarak gönderilmesi, dersanelerinde zaman denemesi yapacağız diye bütün son sınıfların zaman gazetesine üye yapılması, yandaş kişilerin bir çoğunun evdeki aile fertlerinin hepsinin üye olması, yurtlarında ise sayısız üyeliklerin bulunması ile oluşan tirajla söylenen ve yazılan hede hödö.
en çok satıldığı doğru. zaten çoğu abone satışı.
onların da okunduğu meçhul.
eğer zaman kalitesinde bir gazete gerçekten okunuyor olsaydı muadilleri olurdu.
bakın en çok bayi satışı olan gazteye.
hangisi? tabi ki posta. çünkü bu halka hitap eden gazete ancak bu kada boyalı ve belden aşağı olmalıdır.
yığma yazı olan gazete iki beden büyük gelir çünkü.
dur bakalım, çok okunan, çok beğenilen şey en kaliteli ve halka gereksinimi sağlıyor anlamına gelmez. özellikle bu basın, bildiri anlamındaysa. bir bakın posta gazetesine kapış kapış maşallah. zaman gazetesi kötüdür demiyorum ancak çok okunması çok kaliteli ve halkın hukukunu en iyi düşünmesi anlamına gelmez. daha çok zamanın verdiği ideolojilerin, toplumun eğitim ve inanış düzeyinin, iktidar partinin gücünün etkisinden olan durumdur.
alt katimizdaki komsu zaman gazetesinin dagiticisi. mobiletiyle dagitimi yaptiktan sonra, gazeteleri koydugu seyi * apartmanin giris katina koyuyor. abartisiz soyluyorum hergun en az 20 gazete duruyor orda. ev arkadasim ayiptir soylemesi caliyor bir kac adet sofrabezi niyetine. gecende calarken adam gormus: al zaten atiyorum bunlari demis. yani bakildiginda basit bir dagitici 20 fire veriyor. bu satilan hanesine yaziliyor. satilani gectim okundu deniliyor. yemek yerken arada ben dalip okuyorum o ayri.
herkesin sevdiği saydığı bir insan vardır. ve bu insanlar size birgün derler ki"abi sana bir gazete gönderelim" e biz de eşek değiliz ya ayda onbeş lira para mı? kalp kırmaya değer mi? hem gündemden iyi kötü haberimiz olur der ve "tamam" deriz. ertesi sabah zaman gazetesi kapınızdadır. iki gün sonra bir de bakmışsınız zaman gazetesi doğurmuş. "sızıntı" isminde nur topu gibi bir de derginiz olmuş. yaa kardeşim ben istemiyorum sızıntı mızıntı bunlar bana hep sıkıntı yahu! deseniz de yakayı kurtaramazsınız. sonra bir vakit sonra sen de zombi gibi sokaklarda yürüyerek yeni kurbanlar ararsın. ısırdığın herkesi zombiye dönüştürürüsün ve zaman gazetesi bir virüs gibi yayılır.
kendini güçlü ilan etmenin yollarından birisi de tirajını yükselttiğini gösteren rakamlardır. rakamlar eve doğrudur ama bu rakamlara nasıl ulaşıldığı? ve gerçekten bu gazeteler okunuyor mu sorusu sorulmalıdır? bu iki soruya nasıl cevap verileceği bu olayların görülmesi neticesinde cevaplanacaktır. çünkü bu işin içinde birşeyler döndüğü kesindir.
memleket dahilinde binlerce yurt murt, hizmet(!)noktası, dershane, dükkân ve işletme dahilindeki yüzbinlerce nur yolu yolbulucusuna bedava dağıtıldığını düşünürsek doğal sonuçtur.
büyük bir çarpıtmadır. kimileri bu konuyla ilgili tamam en çok okunan gazete değil ama alınan diğer gazetelerin okunduğu da meçhul diyebilir. bir kere zaman dışındaki diğer gazetelerde abonaelik sistemi pek gelişmemiştir. herkes bayiye gidip gazetesini alır, ehh almışken de okur; sonra da sofraya mı serecek, cam mı silecek ne yapacaksa yapar. oysa baiyden zaman alan biri görülmüş müdür? sanmıyorum. gazete ayağına kadar gelir, okunmadan atılır.
bir diğer boyut da 1 milyonu geçti geçecek polemiğidir ki bu gazetenin 1 milyonu geçmesi bir şey ifade etmez. zira tirajını takip eden "cemaatçiler" hergün gazetenin dozunu arttırır. örneğin 3 tane alır, geçemdi mi 1 milyonu? 4 al, 5 al yeter ki geçsin. geçince sanki bir şey olacak.
ayrıca zaman gazetesi özellikle zaman denemeleri için cemaat dersanelerinde onlarca alınır ve okunmadan atılır. kimse buna karşı çıkamaz, ben de o denemeleri çözdüm, deneme bitince dışarı çıkarsanız danışmadaki gazete yığınını görürsünüz.
ayrıca basit örnek verecek olursak serdar ortaç türkiye' nin en çok albüm satan şarkıcısıdır, bu onu - dinlense dahi - en büyük sanatçı yapar mı?
neredeyse gelişmiş ülkererin hepsinde sabah saatlerinde kahve hazır olana kadar kapı önüne fırlatılmış olan gazeteyi incelemekle geçen bir zaman dilimi vardır. yaftalamadan düşünün sloganı ile kendini tanımlamaya çalışan bir gazetenin çok satmasına neden olarak abonelik sistemini gösteren insanların bir kez olsun amerikan filmi izlemediklerini düşünmekteyim.
bakın sevgili mümin kardeşlerim.. bu olay daha önce 3945856 başlıkta irdelendi ama olsun, şevkinizi kırmayalım.. o 3945856 başlıkta söylediğim bilgiyi tekrarlayayım:
tiraj satım ve okunma adedi değildir: (caps lock) basım adedidir..
ne imiş? basım adediii.. nediiir? basım adediiii.. tekrarlayın, basım adediiii...
ben de parayı bulsam 'satanizm güncesi' diye bir gazete basabilirim iki milyon tane.. türk basın tarihinin gelmiş geçmiş en büyük tirajına sahip olurum..
okunur muyum? annem okur belki meraktan..
bi de zaman'ın bedava dağıtılmadığını iddia eden arkadaşları evime bekliyorum.. her sabah bütün apartmana gelen gazeteleri alabilirler, 17 ytl tasarruf ederler.. biz sonuçta alırız yeni bir raid sinek öldürmek için..
zaman en çok okunan değil en çok basılan ve dağıtılan gazetedir. yaklaşık 750 bin satışa ulaştığı sanılıyor ama bunları büyük çoğunluğu dağıtılarak elde ediliyor. bayi satışı ise 70 bin civarındaymış, yani en az satılan gazeteler arasında.
