zaman öyle bir şey ki, çaresizliğimizi bile yeri geliyor ona yüklüyoruz. O her şeyi biliyor. Daha açık bir ifadeyle, o işini biliyor. Bir tür tanrıya havale etme işi.Tabi zamanın en önemli işlevi de yaşayan, yaşamayan her şeyi eskitmesi. Aslında yeni doğan bir bebek bile, ana rahmine düştüğü andan itibaren eskimeye başlıyor - ki biz ona büyümek diyoruz-. asıl önemli olan ise zamanın, varlıklar üzerindeki eskitme etkisi. Daha dün aldığımız cep telefonu 2 sene sonra, aldığımız fiyatın yarısı bile etmiyor, eskiyor. Fakat üzerine 100 sene koyunca, alındığı zamandan çok daha fazla edebiliyor. Hatta 500 sene sonra değer biçilemez hale geliyor. Ömür biçilmeyenler için durum böyleyken, ömre sahip canlılar için durum biraz daha farklı. Ömrün yettiği ölçüde, bir kenara attığımız insanları arayabiliyoruz ömrün tesadüfi bir yerinde.