aslında ilk dakikasından işe yaramaz olduğu anlaşılan ama yine de "belki bir şey olur be" denerek seyredilen, sonunda ise babayı almanızla sonuçlanan zaman harcayan filmlerdir.
"anlamıyorum o zaman sanattır" mottosu bu filmlerin temel kurtarıcısıdır. içerik olarak ise durağanlık, yarım saate bir söylenen tek bir söz *, gereksiz ayrıntınların uzatılması vb. hareketler olarak sıralanabilir.
seyredildikten sonra ise "2 saatimi verdim lan, bu muydu?" şeklinde insanı sinir krizine ve akabinde depresyona sokar. Bu tarz filmlere örnek vermek gerekirse ;
yine bir mustafa altıoklar,arzu yanardag klasigi banyo, yoruma gerek yok herhalde referanslar yeterli yüzü olmayan adam, neyin olup olmadıgı bile anlaşılmıyor yeni başlayanlar için italyanca, inanılmaz yavaş bir film
neve campbellın oynadıgı şirket filmi, konusu bile yok
bir grup gencin toparlaşıp en zenginin dağ, sahil vs... dibindeki 3-4 katlı evlerine gittikleri amerikan filmleri... havuz kenarından eşşek kadar mutfağa yatak odasından banyoya her yer cinayet mahalidir ve katil genelde kendini zengin gösteren ve fakir olan biridir. zaman kaybıdır, gereksizdir. he bide ev sahibi kız mutlaka kurtulur, en fingirdek kız ilk olarak ölür.
after sunset adlı filmde tanışan çiftin bu filmde karşılaşıp film boyunca yollarda yürüyerek sohbet etmesinden oluşan filmdir. sanatsaldır manatsaldır ama bu kadar da olmazdır.
(bkz: requiem for a dream) barda filmini sevmeyen zihniyet, bu filmi sever. neymiş efendim uyuşturucunun zararlarını anlatıyormus. ulan denyo, sen akşam haberlerini izle hele, zaten görürsün ne bok olduğunu. bu film tamamen zaman kaybıdır, izlemeyin.
Başına oturup , kurdeşen çıkarana kadar kendisini seyrettiren filmlerdir. Bir de kalabalıksanız ve herkes zevk alıyomuş gibi görünüyosa insanı bunalıma kadar götürür. izleme kardeşim o zaman demeyin inada biniyor olacak birşey olacak diye beklerken bir bakmışsınız film bitmiş. mağarayı göz kırpmadan izledim ben şahsen sevmediğim insanlara da tavsiye ettim.