zaman gazetesinin manşetidir.
susup susup sıra kendine gelince çığırtkanlık yapma durumudur.
(bkz: dönmek)
"arkadaş ne hallerdeyiz, kimi için kimi savunuyoruz" dedirtir.
"Benim babam AK Parti ilçe başkanıdır abi. Zaman Gazetesine karşı olduğumuz için kampanya başlattı. Gördüğümüzde alıyoruz" demiştir kendisi. ne hallere düştüler. çalmak artık hayatlarının bir parçası olmuş.
Sözcü gazetesini tezgah altı edip kalmadı çekip yaysata iade eden kişiler bu denli ulusal medyada çıkmazken bu gazetenin çıkması kadar enteresan değildir.
hiç laga luga etmeye gerek yok. şu videoyu izleyen bir adam bir daha "neden bu ülke bu kadar geri kalmış?" diye sormaya tenezzül dahi etmez. bu salaklıktaki insanların olduğu bir ülkenin, halen ayakta durabiliyor olması bir mucizedir!
faşizm işte budur. emir komuta zinciri halinde koskoca bir halkın neredeyse militarist bir kafayla itaat etmesi, sorgulamaksızın kendisine karşı olan her sesi susturmaya çalışmasıdır.
söylediği lafa bak bir de, "bu gazete benim dinime sövüyor". eee, senin dininin peygamberine sövüyor olabilir tabi.
bu nasıl bir salaklık şeklidir lan? nasıl bir embesilliktir?
17 aralık sonrasında da bir zeka fukarası zaman gazetesini "neden bu haberleri gösteriyorsunuz" diye protesto etmişti de eline ayakkabı kutusu tutuşturulunca susmuştu.
bu kadar aptallık mümkün değil. ancak ve ancak bu kadar aptal olmayı tercih ettikleri için olabilir bunlar. o çocuk köpek gibi biliyor o gazeteleri almaya hakkı olmadığını. bunun hırsızlık olduğunu. ama bir yandan da yediremiyor tapındığı partinin eleştirilmesini. beynini öyle bir baskılıyor ki yaptığı bu dangalakça hareketi haklı gösterebilmek için, sonunda böyle salaklık abidesi bir takım sözler çıkıyor ağzından.
gerçekten millet olarak çok zor günlerden geçiyoruz. ülke olarak, işadamlarına ananas! ikram eden, peygamberden "tivitleri ikiye katlayın" mesajı alan bir alimle!; hakkında çıkan ses kayıtlarını ortadan toplatmak için yırtınan, yolsuzluk iddialarını bırakın cevaplamayı, sorusunun bile sorulmasını engellemeye çalışan adamlar arasında kalmış durumdayız.
siz de gideceksiniz orası kesin. sizin de bu ülkeden kaçıp gidişinize şahit olacağız da, yerinize gelenler neler yapacak onu çok merak ediyorum. bu ülkede halk buysa, yönetimden ne bekliyorsun ki?
17 aralık öncesine kadar cemaati olmadık derecede pohpohlayıp en yükseklere çıkarırsan, adını anmadan da olsa okyanus ötesine selam olsun gel artık ülkene dön diye televizyonlarda şurda burda konuşursan elin ihtiyarı ona verilen bu gücü kendi lehine çevirmesine de şaşırmayacaksın. sonra da senin ülkende, amerikadaki oturduğu saraydan kendi değiminle vaiz lobisini gizliden kurar.
işler yolunda giderken, kimse birbirinin menfaatine zarar verecek işlerde bulunmazken kimsenin bi şikayeti yoktu tabi. ne zaman biri diğerinin menfaatine taş koydu o zaman başladı kakalama hareketleri.
kah biri açılışlarda, davetlerde başladı kötülemeye içi boş alim müsveddesi demeye, diğeri gazeteden, televizyondan yapılan haberlerle devam etti diğerini kötülemeye.
şimdi destek veren halk kitlesine diyorum:
ee noldu kardeşim ? onca destek verirken hocaefendi de hocaefendi derken, evinde sonsuz nur vs serileri donatırken, zaman gazetesi günlük evine 5 adet gelirken, sızıntı dergisine her ay paraları akıtırken, öğrenciye şuna buna yardım diye cebindeki son kuruşa kadar soyulurken sesin çıkmıyordu da şimdi niye şahlandınız ? hani hizmetti, hani öl diyince ölüyordunuz? noldu?
iki yüzlülük değil mi bu şimdi ? ben önceden de sevmiyordum ağlayan ihtiyarı şimdi de en azından benim yüzüm var. peki siz şimdi ne kadar dürüstsünüz ? Yarın da bi diğeri menfaatine dokunacak bişey dese ona da mı aynı şekilde kötülemek, tüükakalamak için böyle seferber olacaksınız ? bu gazeteyi toplayan genç ve türevleri daha 17 aralık öncesine kadar her gün her gittiği yere de zaman gazetesi taşıyorlardı şimdi ise topluyorlar. (hepsini toplasın)
son bi not: artık herkes gerçekleri görmeli. naneye gelince hım hım sapa gelince meee demeyi kestiğimiz an adam oluruz.
