Zembereği kırılmış ayarı bozulmuş saatleri tamir eden saatçinin naifliği, işine olan bağlılığı ve ustalığı görünürde somut olan bozulmayı iyileştirmektir. Yüzlerce irili ufaklı saat arasında köşesinde oturan büyüteçli tamirci, tik tak seslerinin ahenkli huzurunda ( sanki bir orkestra ritmi gibi) sabırla, duran zamanı iyileştirmeye çalışır.
Tamir ettiği zaman kimbilir hangi sebeplerle kırılmış, nasıl bir anda durmuştur. Kalbi kırık bir adama ait bir zaman olabilir tamir ettiği. Belki de belirsiz, hatırlanmayan bir üzüntü anında duruvermiş bir kadının zamanıdır elindeki. Bu gerçekleri sezinleyen tamirci zaman dükkanında çırak yetiştirmek istemez, bilgelik zaman dükkanının demirbaşıdır.
Saat tamircilerinde o kadar çok saat görürüz ki, saatlerini tamirciye bırakanlar, sanki kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, hayal kırıklıklarını ve mutsuzluklarını bırakırlar. Hiç biri vaktinde gelmez almaya zamanını. vakit geçsin, acılar tükensin, mutlu günler gelsin diye beklerler. Zamanın en hızlı aktığı yer olarak gördükleri o dükkanda, aslında bilmezlerki dakikalar akıp giderken zaman durmuştur. 40 yıl olmuş, o naif tamirci, saatleri ve dükkanı o zamanda donmuştur...