ontv'de bulunuyorum, adam da bize röportaj verdi o yüzden yıkama-yalama yapalım. açıkcası hiç hazırlanılmadan böyle baştan savma röportaj olmaz. lan adam yavşamak kelimesinin olduğu bir cümle kurdu, kıraathanede mi konuşuyorsun röportaj mı yapıyorsun. böyle ulusa sesleniş yapılmış gibi aman aman durumlarına girmeye gerek yok. Yani sen eksi-uludağ kıyasına gireceğine sözlüğün yarattığı medya gücünden ötürü gelecek davalara karşı nasıl bir savunma gücünüz var? sözlük olarak belli organizasyonlar, sivil toplum kuruluşu oluşturma çabası var mı, eksi sözlük gibi medya'da yer alacak mısınız bunları sor adama. hayır zall'da arkadaş politikacı gibiymiş.
-sözlükten sevdiğiniz yazarlar var mı?
+ee.. mmm. şeyy.. yıla göre değişiyor.. mesela önceden şöyleydi, şimdi böyle... hmmm hmm, havalarda çok sıcak, gavur amı gibün yaniyür..
ben beğenmedim arkadaşım, beğendim diyende ya yalan söylüyordur ya sözlük yalakasıdır.. yani şurada eleştirmediğin adam yok ama iş sözlükle alakalı bir duruma gelince ağam-paşam. yok ya..
zall amerikancıymış, video orda kaldı. devamını merakla bekliyorum.
bu arada zall' ı şeklen görmüştüm; bir arkadaşım resmini göndermişti fakat: sesini ilk defa duyuyorum çok heyecanlandım.
"zall benimle evleğğnnn"
zall gerçekten amerikancıymış konuşmalarından adeta: yes we can mesajını vermiştir.
zall denen şahsiyetin kendini ifade etme konusunda problemli olduğunu düşündüren röortajdır.
--spoiler--
yok yani ne bileyim. ben böle cool tavırlarla; "olum şimdi biz yaptık ettik bundan böyle..." şeklinde takılan bir adam beklerken, sürekli cümle düşünen, garip bir adam çıktı karşıma.
--spoiler--
sorulan sorular o kadar uludag sozluk'e yakışır nitelikte ki, sinirden ağlayasım geldi. bir insan bu kadar mı güzel soru sorar dedim. zall ise uludag sozluk'un temelini, mayasını mükemmel açıkladı. ben bir şey yapmadım her şey yazarlarındır demesiyle gaza geldim resmen. şu sözlüğe verdiğim emeğin karşılığını almış gibi oldum.
efendim nerden başlasam bilmiyorum. öncelikle; röportaj için seçilen sorular tamamen dandik. sanki birbirini 20 senedir görmemiş ilk okul arkadşı muahhbeti var ortada. yok iş güç, çoluk çocuk gibi saçma sapan sorular var. ulan röportaj yapan arkadaşım hiç çalışmaz mı bir insan, sikimtrak soruları getirip sormuşsun zall'a. saçma bir soru-cevap oyunu olmuş.
sonra; zall özellikle çok tutuk konuşuyor; halbuki rahat olup daha akıcı olması gerekirdi. sözlük hakkında daha açıklayıcı bilgiler, reklam yerine geçebilecek sözler söylemeliydi. ne biliyim; sözlüğü aslında var eden yazarlardır, moderatörlerdir ve onların girdiği entrylerdir veya ekşi sözlükle yarışıyoruz, ssg, düz yolda sollama beni bayırda fena geçerim seni gibi sansasyonel cümleler daha etkileyici olabilirdi. sözlükteki farklı görüşlerin nasıl bir arada kalabildiğine değinebilirdi. kalkıp o röportajı yapan kılkuyruk adama iki tokat atabilirdi. özellikle; zall'ın "ıııhhh", "şey" vb. kaçış kelimelerini çok kullanması iyi bir izlenim oluşturmuyor.
kısacası; zall'dan politikacı falan olmaz arkadaş. lafı çevirmeyi, soruları kendine göre cevaplamayı pek başaramamış görünüyor. bildiğin; alçakgönüllü insan lan. koskoca admin alçak gönüllü olmamalı aksine baskın olmalıdır, sorulan saçma sapan sorularda gerektiğinde ayarı vermelidir ki akıllı uslu soru sorulsun, ona göre cevap verilsin.
zall güzel konuşmuş da röportajı yapan arkadaş bazı anahtar kelimeleri kullanarak uludağ sözlüğü avam göstermeye çalışmıştr. posta gazetesi olsun sabah sabah seda sayan olsun mala bağlamak olsun bu tür söylemlerle kendi kalitesini belli etmiştir. sözlükte yazar mı bilinmez ama bu ülkede seda sayan en güvenilir insan seçiliyorsa o senin dantelistan habitatının da içinde olduğu ülkede seçiliyor.
zall´in röportajda iken cok heyecanli oldugunu görüyoruz. ayrica evli mi bu adam nisanli mi ne? kizlar adam gitmis sansiniza küsün.
Taraf tutmadan, güzel seyler söylemis. Kendisini özellikle eksi sözlük - uludag sözlük kiyaslamasindaki konusmasinda taktir ettigim bir calisma olmus.
izlerken şok geçirdiğim roportaj. biraz rahat bırakın beni kendimnen başbaşa kalıp ağlamak falan istiyorum, belki çok uzaklara giderim bilmiyorum, atlatıcam zamana ihtiyacım var kolay olmayacak benim için.
(bkz: insan lan resmen bu)
sözlüğün ne kadar büyüdüğünü kurucunun ağzından duyunca insanın gaza gelmesiyle sonuçlanan röportaj. sözlüğe binlerce entry giresi geliyor insanın.
zall' ı da kutluyorum bu arada. gerçekten mütevazı, ne yaptığını bilen bir kişi. sözlüğün böyle bir kişinin ellerinde olduğunu görünce sözlüğün geleceği hakkında daha sağlam düşüncelere kapılıyor insan.
şimdi millet diyecek ki "yalakaya bak!". ilk defa zall' la ilgili bir entry giriyorum. abartmayın.
-şöyle sorayım, mesela posta okuyan bir kişi, sözlük okuduğu zaman bundan zevk alır mı?
-almaz kesinlikle almaz.
-o zaman uludağ sözlük yazarı postada yazabilir mi köşe yazısı?
-yazar.
-nasıl yazar?
-çünkü yani, (bir duraksama) yazar sonuçta yani.
zall'ı görüp şok olan arkadaşlar. selamlar. ben de öyle düşündüm en başta. zall'ı uzun saçlı bekliyordum, ingilizce, almanca, arapça, rusça ve ispanyolcayı anadili gibi konuşan biri olarak bekliyordum. zall'ın boyu 2.10 vardır diyordum. elektro gitar, bass gitar, keman, mızıka, akordion hepsini çalıyordur diye bekliyordum. paris hilton'la çıkmıştır diye bekliyordum.
yahu manyak mıyım ben diye sordum sonra kendime. şurada yazar olan insanların %75'ten fazlasının zaten çok yakışıklı olduğunu sanmıyorum. türklerin büyük sıkıntısı bu zaten, tip meselesi. tipe çok fazla dikkat ettiğimiz gibi etrafımızda bıred pit * gibi adam sayısı da çok az. e daha o zaman ne kasıyorsun güzel kardeşim. şurada birbirimizle tipsiz tipsiz mesajlaşıyoruz, zaten sözlüğe çok takılmamızın sebebi de çok sosyal olamamamız. e bırakın zall da 2.10 olmasın, saç uzatmasın.
yalnız amerikancıyım dedin. kızlar teklif ediyo mu la amerikancılara?
kimsenin şaşırmaması gereken roportaj. soruları soran rahatlığında olmasını hepimiz tercih ederdik ancak adam sözlük sahibi. insanlar abd başkanı gibi iletişim yeteneği , konuşma akışı , ayar çakışı bekliyor. yok eliyle oynuyormuş ne yapsın çüküyle mi oynasın.
braveheart'ta ki o meşhur sahneyi hatırlarsınız; wallace gaz verme amacıyla iskoçların toplandığı savaş alanına atının üstünde artistik bir şekilde girer fakat içlerinden bazıları 170 cm'lik mel gibson'ı görünce " sen wallace değilsin lan tıfıl* o 2 metre boyundadır adamın afedersin amına kor" tarzında birşeyler söyler. zall kardeşimin şu an sözlük camiasında yaşadığı durumu bu psikolojiyle açıklamak mümkün sanırım.*
şeklinde iğrenç bir espiri ile başladıktan sonra röportajın ilk evresini değerlendirmek istiyorum.
daha zall sözlerine tam başlamadan önce sol frame'deki bazı başlıklar gösteriliyordu ara ara. işte tam orda göze çarpan bir başlık var ki anam anam: hoşlanılan kızın kaşar çıkması. lan reklamımıza bakar mısın? baştan sıçtık...
ama ben şahsen çok eğlendim izlerken. geri kalanını ise tamamını izledikten sonra editler ve eklerim.
sözlük adına çok önemli lan bence. şu sözlükle ilgili belli kararları alacak, vizyonunu-misyonunun belirleyecek adamın yarım saatlik röportajı sonuçta. o yarım saatten tonla şeyi çıkarabiliyorsun. tam beklediğim gibi de ha! bunca zamana kadar yaptığım yorumların arkasında her veri. layıkıyla bence...
ek olarak, röportajı yapan şahsın da hal-tavır ve konuşmalarıyla köklü bir uludağ sözlük yazarı olduğu son derece aşikar. spoiler vermek istemiyorum!
