zall a karşı bir şeyler hissetmek

entry14 galeri0
    1.
  1. 2009 yılının yaz aylarıydı...

    Sanki 1. Sınıfın ilk günü gibiydi. Mektebe bırakılan talebe misali girmiştim uludağ sözlük'ten içeri. Ürkektim tıpkı talebe gibi.

    Sağa sola bakıp sözlük denilen kavramı anlamaya çalışıyordum. Sol frame denilen başlıklar bütünü adeta bir dere gibi durmaksızın akıyordu.

    Küfür nedir bilmeyen ben, sol frame'in etkisiyle bir hayli öğrenmiştim. Başlık açmak, ukte vermek ise çok sonraları öğrendiğim şeylerdi.

    Sadece ama sadece entry giriyordum. Onlar da genelde başlıktan daha kısa oluyordu.

    Ama zamanla alışmıştım bu ortama. hatta öyle bir olmuştu ki artık ben de küfürlü entryler girebiliyor, seks içerikli başlıklar açabiliyordum. Doldurmadığım, vermediğim ukte kalmamıştı. Hatta bu durum öyle bir hal amıştı ki öncelerden vermiş olduğum ukteleri bile kendim dolduruyordum artık.

    Çok ısınmıştım bu ortama. Bağlanmıştım resmen.
    Sıçarken bile entry giriyordum artık. iyi bulduğum entryleri de oylamayı ihmal etmiyordum.

    Bir sabah yine tuvalette sıçarken sözlüğe girmiştim. Sağ tarafta bulunan özel msj butonunun bana göz kırptığını fark etmiştim ki hemen butona tıkladım.

    Gördüğüm mesaj beni motive etmişti. Çünkü zall kullanıcı adlı yazar tarafından cinsel içerikli bir entrymin ''işte budur üstad'' olarak eklendiği bilgisini almıştım kendisi tarafından.

    O zamana kadar zall'ın kim olduğunu bilmiyordum maalesef. Böyle bir durum olunca hemen ''zall' yazarak kendisi hakkında sayfalar dolusu bilgiye ulaşmıştım.
    Bu kadar ilgi görmesini seksi ilimlere çok önem veren sözlük yazarlarına bağlayarak kendisini ''porno yıldızı'' falan sanmıştım bir an.

    Neyse ki öyle değildi.

    Gece yarısı müstehcen bir entrymi beğenmesinden dolayı mesaj aldığım bu kişi sözlük kurucusuymuş meğer.

    Çok eksiklenmiştim.

    Okulunun müdürünü tanımayan bir talebe, patronunu tanımayan bir iş yeri çalışanı gibiydim adeta. Neyse ki bu travmayı kısa bir sürede atlatmıştım.

    Gel zaman git zaman bir gün yine sözlükte vakit geçirirken bir gelişme yayınlandığını fark ettim.

    Sözlük sahibi zall bir radyo programına konuk olacaktı o akşam.

    Bu haberi duyduktan sonra evde bulunan dedemden kalma 1939 alman yapımı radyomuzu aramaya koyulmuştum.

    Nitekim yayına yaklaşık 1 saat kala radyoyu da frekansı da bulmuştum. Açıkçası heyecanlıydım ve o bir saati radyonun karşısında geçirmiştim.

    ''dıtdıtdaroğlu benim peynirim'' gibi garip reklam müzikleriyle geçen bir saatin ardından yayın başlamıştı. Sunucunun açılış konuşmasından sonra sözü alan zall öncelikle hasta ve ateşli olduğunu belirttikten sonra hep bir şeyler anlatma gayreti içerisindeydi.

    Sözlükle ilgili planlarını, yazarları geçirmiş oldukları sınavlardan bahsediyordu durmaksızın. Davul misali sesi uzaktan çok hoş geliyordu. Onu dinlerken kendimden geçmiş olacağım ki sabah saat 7 sularında radyodan yükselen uzun hava türküleriyle uyanmıştım.

    Gece ki radyo programından sonra öğle saatlerinde sözlüğe girmiştim. Sol frame'de radyo programında yaşanılanlar ile ilgili başlıklar açılıyordu sürekli. Yapılan eleştirilere kızsam da aldırmamıştım.

    zall'a moral vermek adına kendisine mesaj atmak istemiştim ve '' dün gece çok ateşliydin ''diye bir mesaj göndermiştim tamamen sevecenlikle. Ardından ise sözlükten çıkmıştım.

    Akşam oldu, belki sol frame kendine gelmiştir diyerekten tekrar sözlüğe girdim.

    Ancak çok şaşkındım.

    Çünkü ekranın hemen üstünde alışık olmadığım ibareler vardı. Hemen sağ tarafta ise;çaylaksınız, sözlük formatı yazıyordu.

    Ne olduğunu anlayamamıştım.

    bir derdim var butonuna tıklayarak konuyla ilgili bilgi almaya yöneldim. Moderasyon akşam saatlerindde ilettiğim mesajıma ertesi gün sabah saatlerinde yanıt verdi. Ve almış olduğum cevap beni hayal kırıklığına düşürmüştü.

    ''Özel mesaj yoluyla sarkıntılık yapma'' sebebiyle 6 gün ceza aldığımı öğrenmiştim...

    canın sağolsun dedim, çektim gittim.

    Artık sözlükten soğur gibiydim. Bir süre uzak kalma kararı almıştım. Bu sebeple kafa iznine çıktım.

    Ancak şunu da hiçbir zaman unutmuyordum. Büyük aşklar kavgaya başlardı.

    Aradan epey bir zaman geçmişti.
    Yeniden sözlüğe girmiştim.
    Yine gelişmeler butonu yanıyordu. Tıkladım. salca tarafından yayınlanan mesajda her salı canlı olarak 23:20'de digiturk 74. Kanalda yayınlanan sosyal kafa adlı programa zall ve salca'nın konuk olacağını twitter üzerinden de yöneltilecek olan soruların cevaplanacağını öğrenmiştim.

    Bütün dargınlığıma rağmen programı izleme kararı almıştım. Saatler 23:20'yi gösterdiğinde ekran başındaydım.

    Daha önce fotoğraflarını yastığımın altında, dolabımın kapağında bulundurduğum balık etli, seksi vücutlu, şahin bakışlı, trt spikeri gibi konuşn bu insanı ekranlarda görmek bana inanılmaz haz veriyordu. O konuştukça ben bir garip oluyordum.

    Kendisine ''kestane reçeli'' kullanıcı adıyla twitter üzerinden bir soru yönelttim. Sorum hayatında birinin olup olmadığıyla ilgiliydi.

    Beklenildiği üzere hayatında hiç kimse yoktu. Bu beni daha da umutlandırmıştı. Kendisine karşı boş olmadığıma programın ilerleyen saatlerinde sempatik tavırlarıyla dikkatimi çekmesiyle daha da iyi karar vermiştim.

    O gece yatağa yattığımda çok mutluydum. içim içime sığmıyordu. Bu insanı ne yapıp ne edip bir an önce bir yerlerde görmeliydim.

    Sevgim bir çığ gibi büyüyordu. Hatta öyle ki kendisine şiirler bile yazıyordum.

    *
    zallim oyun bozan
    sen de bu sözlük de yalan
    gelip de beni çaylak etmeye
    ne hakkın var ?

    *

    en çok sevdiğim de budur:

    şimdi artık çaylağım
    ağlamak neye yarar
    zallimin zulmü varsa
    çaylağın allah'ı var.

    *

    bu derbeder halim aylarca sürmüştü.

    Kendisine ''kestane reçeli bendim aşkım'' deme isteğiyle yanıp tutuşuyordum.

    Yine sözlükteydim. Ve gelişmeler butonu yine yanıyordu. Heyecanla tıkladım. Mesajı okudum.

    En sonunda zall'ı canlı canlı görebilme imkanım olacaktı...
    Çünkü zall ve salca eskişehir'e geliyordu.
    konuşan sözlükler paneline...
    Konuşan sözlükler kimin umrunde beni tek ilgilendiren konuşan zall olacaktı.

    O günü iple çekiyordum. Aylardır kendisine anlam yüklediğim bu insanı görebilmek için sabah erkenden kalkmıştım. Çok heyecanlıydım. Çok özenli bir şekilde üstümü giylndim. Panelin yapılacağı salona doğru yol aldım.

    Tabi elim boş değildi. Bir kavanoz kestane reçeli ve yolda gördüğüm çiçekçi teyzeden bir demet beyaz gül almıştım. ''beyaz gül''ün anlamı farklıydı. Eminim ki niyetimi anlayacaktı.

    Salona girmiştim. Orta sıralarda yerimi almıştım. Heyecanımı anlatmaya kelimeler dahi yetmezdi.

    Panelin bitimine az bir süre kalmıştı. Hayranlıkla konuşmasını dinlediğim zall'a elimdeki gülleri bir eylemci edasıyla yumurta fırlatırmış gibi yolladım.

    Bu durum karşısında o da çok şaşırmıştı. Gözleri parlıyordu. Kendisine yazmış olduğum şiirlerden birini okudum hemen;

    unuttun beni zallim
    unuttun beni zallim
    gülüşün ince, kıvrak şensin
    bir selam vermeden geçersin
    bilsen beni ne çok üzersin.

    Etkilendiği her halinden belliydi.

    Panel bitiminde yanına gitmiştim. Konuştuk, öpüştük. Kendisini porsuk çayı'nın tenha kısımlarında çay içmeye davet etmiştim.

    Beni reddetmemişti.

    Sevgime karşılık sevgi bulabilmek beni çok mutlu etmişti.
    Bir yandan çaylarımızı yudumlarken heyecandan sürekli olarak kekelemesi ise ona ayrı bir tatlılık kazandırıyordu.

    Sonuç itibariyle kendisiyle inanılmaz bir gün geçirmiş, hayallerimin insanına ulaşmıştım. iyi ki varsın zall.

    Salca mı ?

    O da sap gibin yanımızda takıldı amk. Rahat hareket edemedik. Ama her şeye şahittir.
    31 ...
  2. 2.
  3. leyla ve mecnun dan sonra en acıklı bir aşk hikayesine sebep olan durum.
    0 ...
  4. 3.
  5. her insan varlığının hormonlarına yenik düşebildiğinin göstergesi.
    0 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. 6.
  9. aşkından eriyorum zalim,
    ne olacak bu halim,
    bdva yazıyorum,
    bak bakalım ne yazmışım zaalım...

    şeklinde şiirler yazdırır bünyeye. *
    0 ...
  10. 7.
  11. zallama çay tadında meseledir. merak edilen nokta hala düzenli olarak sevişiyo musunuz?
    0 ...
  12. 8.
  13. 9.
  14. kaleyi içten fethetmektir.

    uludağ sözlük surları sallanıyor zall, sakın ha yüz verme.*
    1 ...
  15. 10.
  16. (bkz: modun olayım zall)
    tanım: zall' ın yöneticiliğini ve insanlığını takdir etmektir.
    0 ...
  17. 11.
  18. nefrettir o nefret. zall ın kaç aydır yazar maaşlarını vermemesinden ötürü duyulan nefrettir.

    ama üstü açık kırmızı spor arabsına sarışınları, esmerleri atıp yazlığına götürmesini bilir. yazlıktaki musluklar filan da altın kaplamaymış.*
    1 ...
  19. 12.
  20. 13.
  21. 14.
  22. he nasıl olur;

    dünyada sadece ikiniz kalırsınız.. yok bea yinede olmaz.

    (bkz: düşünemedi)

    (bkz: hacut kusura bakma iş başka arkadaşlık başka amk)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük