13 adlı son albümlerini akşamdan beri 5 kez baştan sona dinlediğim süpersonik grup. ilk albüm mükemmmeldi ikinci albüm aşmış. anason, teslim ol, parçalansın favorilerim. ısrarla tavsiye edilir.
dokunsalar ağlayacaksın;
ama hiç dokunmuyorlar.
biçare bakan gözlerin bırak kanasın!
gücüne gitsin şarkılar!
anason kokarken sofralar
yaşlandırıyor seni aynalar!
her geçen yıl birer birer
masadan eksiliyor dostlar.
aklın ilk göz ağrısında
hatırlıyor mu seni hala?
dikiş tutmayan bu büyük yara
bazı geceler kanıyor hala.
anason kokarken sofralar
yaşlandırıyor seni aynalar!
her geçen yıl birer birer
masadan eksiliyor dostlar.
sessizce aktı gitti yıllar
seni hiç uyandırmadan
ve bir sabah uyandığında
kalmışsın tek başına.
yani albümlerinin ilk klibine denk geldiğim grup ancak yine nasıl derler "olmamıştı".
yusuf coverları sahnede gayet güzel söylerken, kendilerinin şarkı yapmaya girişmelerini son derece gereksiz buluyorum. yapmayın kardeşim, olmuyor.
bu arada yusuf demirkol isterse cidden brian molko'nun dublörü filan olabilir gayet.
uzun süreli bir aradan sonra 13 adlı albümleri ile dönen ve kaldığı yerden güzelce devam eden grup. albüm çok güzel olmuş yine, hayko cepkin ve cem adrian düetleri falan renk katmış, ayrı bir tat vermiş. bir de albümde her ruh haline uygun bir şarkı var gibi, beğendim. yüzük zaten klip şarkısı çok iyiydi, bunun dışında düetler hoş. parçalansın, uyanıkmısın, öleceğim de yine hemen hoşuma giden şarkılar. kısacası olmuş diyorum.
beni arafta bırakan gruptur...
şöyle ki; 13 isimli albümü dinliyorum. sevdim de albümü ama zakkummuş gibi dinleyemiyorum nedense. zakkum olarak düşündüğümde şarkılardan ve yeni albümün genel havasındaki damar ruh halinden kopuyor; naptın sen zakkum yaaa derken buluyorum kendimi.... bir anda buzz oluyorum...
ama zakkumu düşünmeden albümü dinlediğimde seviyorum... şarkılara avaz avaz eşlik ederken buluyorum hatta kendimi...
nasıl bir ikilem ve çözememezlik durumudur bu anlayabilmiş değilim..
en son satın aldığım albüm 2004 yılında deniz arcak'ın kıpır kıpır albümüydü ta ki zakkumun 13 albümünü internetten indirip çok kaliteli ve çok fazla emek harcandığını farkedip bu albümü satın alana kadar.
7 yıl sonra ilk defa orjinal bir albüm satın aldım ve hala diyorum iyi ki almışım ve iyi ki zakkum gibi kaliteli müzik yapan kişiler hala var.
akdenizin ikliminin en güzellerinden.
yaz gecelerinin deniz üstünden esen rüzgarında, kokusu en çok hoşa gidenlerinden.
pembe, beyaz renkli, mütevazi bir yaz çiçeği.
şimdi bu elemanlar ikinci albümü çıkardı. ilk albümlerini dinlememiştim ve haklarında teoman'la yaptıkları düet dışında yorum yapabileceğim herhangi bir argüman yoktu. yalnızlık albümü olsun demişler, kaybedenlerin yarasına tuz basalım demişler, ferhat göçervari bir şarkıyla da klibi çekip piyasaya dalmışlar. albümde cidden tek başlarına güzel olan şarkılar var. art arda gelen teslim ol, yüzük, anason gerçekten dinlendiğinde hislendiren şarkılar. ama keşke herkes dinlesin, alsın, etsin diye veya artık bilemeyeceğim bir sebepten bazı şarkıları bu kadar zorlamasalarmış. şimdi güzel bir veryansın'la son bulan anason'dan sonra, o sonu apaçi müziklerine bağlanan kale değilsin gitmiş mi, gitmemiş hiç. keşke her şarkıda yüksek ve benzer dozlarda acı pompalamasalarmış, sakin daha farklı kıyılara vuran şarkılar yapsalarmış dedim albümü baştan sona dinlediğimde. oluşturmaya çalıştıkları bütünlüğü yine kendileri bozmuşlar, bir nevi emeklerini eritmişler.
kalitesine ve şarkılarına kesinlikle lafım yok, fekat sanki solist abi askerde biraz adamlaşmış ve yakışmamış.. böyle ilk albümdeki şarkılarda sesi daha bir hoş geliyordu sanki. yine hastasıyız. devam...