vokalde yusuf demirkol, elektro gitarda eren parlakgümüş, bas gitarda emre yılmaztürk ve davulda cem senyücel'den oluşan ankara'nın köklü gruplarındandır. zehr-i zakkum albümüyle dikkatleri üzerlerine toplamışlardır. grubun en önemli özelliği sevenleri ya çok sıkı sever, sevmeyenleri de adeta nefret eder. bu grubtan hoşlanmak diye bir şey yoktur ya sev ya nefret et. bu durum çok ilginçtir. (bkz: yuxexes programı)
Bir Akdeniz bitkisi, pembe veya beyaz açan çiçekleri vardır. Yapraklarının zehirli ve acı olduğu bilinir. (bkz: Zıkkım) sözcüğü bu durumla ilişkilidir. Ancak, bu acı ve zehirli yapraklarla yapılan ilaçların 80lerde Bodrumlu doktor (bkz: Ziya Özel) tarafından kanser ilacı olarak kullanıldığı, o yıllarda bu konuda çok spekülasyon yapılsa da, doğru kanserliye ve doğru oranda verilen zakkum ilacıyla çok insanın hayatının kurtulduğu da bilinmektedir. Nedense bu doktora haksızlık edilmiştir.
çoğu insanın çikolata klbiyle nefret edip önyargıya kapılıp diğer şarkılarını dinlemedikleri aslında çok iyi ve sağlam olan bir gruptur.
özenti oldukları belki doğrudur grubun solisti yusuf un placebonun solisti brian molko ya ve son olarak hipokondriyak klibinin placebonun meds klibine benzerliği dikkatimi çekmiştir.
şunu söyleyebilirimki albümlerindeki her şarkı iyidir.
Önyargılarıma kurban ettiğim grup. Zehr-i zakkum'u bu sabah işe gelirken dinledim, uzun zamandır dinlediğim en iyi Türkçe rock albümü olduğuna karar verdim.
kesinlikle bu kadar piyasa adamının yanında ihtiyacımız olan gruplardan bir tanesidir... son bir gece daha çirkin olalım aynalara değil birbirimize bakalım sözleriyle içimi yakan, bayıldığım insanlar topluluğudur...
2001 yılında ankara gölge bar'da tanıdım ilk bu grubu. o zamanlar raindog du tabi isimleri. cuma gecelerinin olmazsa olmazıydı yusuf dinlemek.
hem güzel söylerdi, hem muhabbet ederdi, hem eğlendirirdi.. bir konser havasını fazlasıyla solurdunuz.
her şey güzel giderken pamela yı sahneden kovmasıyla başladı her şey. mehmet'te onları kovdu...
güzel cover yaparlar, eren dünyalar tatlısı sıfır egolu bir adamdır.
ha albümleri hayal kırıklığı olmuştur. zaten parçaları albüm çıkmadan önce dinliyorduk.
hazırlıklıydık buna..
denizlide düzenlenen dark night konserlerinde sahne alan ve ah çikolata şarkısını aaah amerikaaa yarrraaaaaaamaaa merhem olsana olarak değiştiren grup.
bir ağaççık. güzel bir günümü sikerteceğini hiç tahmin etmezdim.
lise 2'deyken bir ilkbahar günü okul bahçesinde birtakım yenileme çalışmaları yapılıyordu. müdür yardımcısı beni kantinden sınıfıma giderken yakaladı ve bahçe duvarının dibindeki zakkumu sökmemi istedi. bir de "dersten yırtarsın hayta" deyip tuhaf bir gülümsemeyle hizmetlinin yanına kürek almaya yolladı. haliyle sevindim tabi. dersten kaytaracaktım. ne de olsa izinliyim, işimi bitirir otururdum bu gi üzel havada diye düşündüm. sabahçıydık. ben 2. derste başladım zakkumun dibini kazmaya. saat 10 civarıydı. aga kazıyorum ama bi türlü geçemiyorum siktiğimin köklerini. bi ara da tırsmıştım bacağım kadar köklerden. neyse hırs yaptım harıl harıl uğraşıyorum bu saçma ağacı sökmeye. belimin ağrısıyla bir doğruldum sabahçılar derse giriyor, bizim elemanlar çoktan çıkmış bile. tam pes edip küreği bırakacakken müdür yardımcısının hizmetlilere fırça attığını gördüm. şimdi bırakırsam beni de es geçmiceğini düşünüp devam ettim bu siktiğimin zakkumunu sökmeye. öğleciler yemek arasına çıkarken bitirdim işimi. boyumdan büyük olmayan bu zakkum saatlerimi almış, belimi sikmiş, etraftaki veletlere terden sırılsıklam olmuş götümü kabak gibi göstermeme neden olmuştu. kazdığım yere baktım bildiğin mezar. aklımdan geçmedi de değil şu sikko müdür yardımcısının kafaya kürekle vurup bayıltıp şuraya gömmek.
ulan zaten adında meymenet yok! zakkum..