tuzla tersanesindeki ölümler hakkında "iç ve dış provokasyona dikkat" şeklinde açıklamalar yapmış bakanımızdır. umur talu'ya yazdığı mektupta da "benim 'iç ve dış provokasyona dikkat' sözlerim gemi inşa sanayisinin ulaştığı noktadan rahatsız olan kesimlerin bu sektörün yok edilmesi ve tersanelerin kapatılması amaçlı çabalarına karşı duyarlı olunmasını sağlamaya dönüktür." demiş!
zaten güzel yurdumda "provokasyon" kelimesini kullanmayan bir tek akp kalmıştı... o da kullandı, tam oldu...
bu "provokasyon" kelimesi bir garip... her kalıba uyuyor efendim. ben tdk görevlisi olsam "provokasyon" kelimesi karşısına şöyle yazardım:
"çeşitli siyasi görüşten insanların 'birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bu günlerde çenenizi kapayın, kesin tıraşı!' manasında kullandıkları kelime.
örnek: 'hrant dink'in öldürülmesi türkleri kötü göstermek için tezgahlanmış bir prokasyondur.'
'sivas katliamı, dinsizlerin provokasyonudur'"
provokasyondur azizim, provokasyon... hep israil, abd vesair odaklar öldürmüştür o işçileri.
şimdi bir de öss sorusu sormak gerekiyor herkese. zafer çağlayan tuzla tersanesi hakkında umur talu'ya yazdığı mektupta demiş ki: (1) gemi inşa sanayisinin hızlı gelişiminde, iş güvenliğinde yetersizlikler ortaya çıkmış; işgücünde yeterli eğitim sağlanamamış, nitelikli işgücü oluşturulamamış, sonucunda istenmeyen ve bizleri çok üzen iş kazaları meydana gelmiştir.
(2) hayatını kaybeden her can, bizim canımızdır, canımdan kopan parçadır. (3) 10 yıla yakın işçilik yapmış, ardından 27 yıl sanayicilik yapmış biri olarak şunun altını çizerek söylüyorum; işyeri sahibi, mutlaka işçisinin sağlık ve güvenliğiyle ilgili tedbirleri almak zorundadır. (4) hem kanuni zorunluluk hem de vicdani sorumluluktur.
bu paragraftaki hangi cümle siyasetçi kıvırması niteliği taşır?
Tersanelerde hayatını kaybeden her işçi için canından can koptuğunu açıklayan, çok canlı olduğunu düşündüğüm bakan. Halk üzülür canından can kopar, canından can kopmasına engel olsunlar diye de devlet vardır, seçimler de bundan olur, canından can kopanlar bunları engelle diye seni seçer, sen de milletin canından can kopmasın diye gerekli önlemleri alırsın, denetlersin, hizmet etmek için maaş alırsın, her fırsatta ben yapmadım miki yaptı demezsin, dememen gerekir.
akp hükümeti'nde bakan olunca ortama çabuk uyum sağlayan şahıs.
tayyipçiğime hemen ayak uydurmuş kendisi, kendisi rakamları dans ettirip, rakamlar iyi görününce "bizim başarımız" artık rakamlarda dans etmeye takat kalmayıp yorgun bitap düşerse yani takke düşüp kel görünürse, rakamlar kötü durumu ortaya koyarsa da "suçlu biz değiliz başkası" diyen şahıs.
biliyorsnuz tayyipçiğim enflasyonun kağıt üzerinde düşüş göstermesinden gurur duyar, enerji fiyatları, iletişim fiyatları, zart fiyatları, zurt fiyatları artarken enflasyon %8 çıkar ülkemde böyle gariptir. neyse efendim, şimdi artık enflasyon kağıt üstünde de düşük çıkamayınca zafer abim oradan seslendi; "enflasyonun yükselmesinin sebebi, merkez bankası'dır." neymiş, mali disiplini uygulamamışlar. durmuş yılmaz allah'ı var dürüst adam, ama siz adamı dürüst olduğu için değil, eşi türbanlı diye o makama atadınız. şimdi kendi atadığınız adamı beğenmiyorsunuz.
bir de kendi hedefleri çerçevesinde merkez bankası'na pislik atma olayı yok mu hastası oldum. "bağımsız merkez bankası diyorlar, alın size bağımsızlık, enflasyonu dizginleyemiyorlar" breh breh breh, merkez bankası'nın bağımsızlığını da sorguluyor ankara'nın seymeni. enflasyon düşükken "ben yaptım" enflasyon yüksekken, "o yaptı abi vallahi billahi o yaptı"
geçmişte yediğiniz hurmalar, bugün başladı bir yerleri tırmalamaya. bu devran biter, keser döner sap döner nasıl olsa...
bugün cnr'a gelip standları hızlı hızlı dolaşıp sonra da giden bakan. yarım saat falan kaldığı cnr'da en fazla sigarayla savaşanlar derneği'nin standında vakit geçirdi. malum, mustafa aydın ona eşlik ediyordu.
sanayi ve ticaret bakanı olması beklenen ankara sanayi odası başkanı.1957 muş doğumlu olup gazi üniv. makina mühendisliği(admma) bölümü mezunudur.aynı zamanda tobb başkanvekilliği yapmıştır.
ankara sanayi odası başkanı. 12 ekim günü, yani ermeni soykırımını reddetmenin suç sayıldığı yasanın oylanacağı gün fransaya gidecek. hem de yasa kabul edilirse suçu işleyen ilk kişi olmak için.
