derste durmadan öğrenci sınamaya çalışırak sen kalk şunu söyle şimdi sen otur sen kalk bakayım diyerek çıldırtan bir hocadır kendileri. tamam tam olarak da ders anlatamaz ama bu bir şey bilmediğinden değildir aksine gayet kültürlü biri olmakla beraber bol bol da not dağıtmayı seven bir akademisyendir.
öğrencilerin katılımına önem veren, her hafta ilk 2 haftadan seçtiği öğrencileri derse zorunlu olarak katan, derslerine örgün eğitimle girildiğinde sesi daha çok çıkan, konusuna göre dersi iyi anlatabilen aynı zamanda kibarlık sınırlarnını zorlayan muhabbeti hoş akademisyendir. (bkz: sayın güzel kardeşim)
Karşıt görüşü kesinlikle kabul etmeyen, karşıt görüş geldiğinde dersten kopup saatlerce cevap etiştirebilen bir hocadır. Ders anlatımı çok başarılı olmamakla birlikte bilgi birikimi tartışılamayacak kadar derindir. Özellikle önerdiği kitapların kesinlikle okunulması gerekmektedir. Derslerinden geçmek zor değildir aksine kolaydır. Yüksek not almak ve projelerini başarıyla tamamlamak imkansıza yakındır. Ama sınavlarından geçmemek için açıkcası eşek olmak gerekir. Çünkü nerden baksanız 500 puanlık soru sormaktadır. Burdan size hitap edeni bulamıyorsanız bi zahmet geçemeyin o dersten dese haklıdır. Evlenmemiştir. Ama evlenmeyi çok istemektedir. Dünyanın en kibar insanıdır. Hatta gereğinden fazla kibardır. Allah gönlüne göre versin çok emeği geçmiştir. Not:Kız öğrencileri daha çok sever.
bilgisini hisleriyle harmanlayıp nadide ve zorlu bir süreç haline getirmiştir varlığını...
yani bilgi ve duygu ikilisinden biri olmadan bir diğerinin anlam ifade etmeyeceği şahsiyettir.. mesela bigisinde yanlızdır... ya da yanlızlığında bilgilidir.
Kocaeli Üni'nin Uli bölümü hocalarından biri olan Zafer hoca.. Kendisinin vıze sınavına toplam 3 hafta calısıp 30 aldıgım, sonra arkadaşlarımın uyarmasıyla finaline hiç çalışmadan girdiğim 80 küsürlü bi not aldığım hocadır kendisi. Sınavlarında tuhaf sorularıyla tanınır. Bilgi birikimine kesinlikle inandığım biri olmakla beraber karşıt görüşü kabullenmeyip laf sokmaktan kesinlikle hoşlanan bi insandır. Ayrıca ders esnasında en son evine giren kertenkeleyi anlatıp dersin konusuna bağlamasıyla gönlümü fethetmiştir (bu konuda hala şaşkınım).. Arada bir ne söyleyeceğini unutur ama caktırmamaya çalısır . Buaralar sınıflardaki saatlere fena halde takmış durumda ve '' neden saate bakılıyor'' derken saatin önünde durdugunu farketmeyen insandır. Yıllardır dersime giren bi insan olmakla beraber kendisini çözebilniş değilim ve hala sınavlarından it gibi korkmama neden olan tek insandır! Yinede severim *
her dersinde inadına saate baktığım hocadır. bugün yaptığı sınavıyla tükürdüğünü yalamıştır. test sistemine tamamen karşı olmasına rağmen imajının aksine çok kolay 20 soruluk bir test hazırlamıştır. evladııım demesiyle tüm nefretimi kazandığını söylemeden edemicem.
amerikan'ın vietnam'da hezimete uğrayarak, yenilginin boyutlarını makyajlamak için ürettiği (bkz: onurlu barış) kavramına yeni bir form kazandıran hocadır. kendisi, (bkz: onurlu barış) kavramı yerine, (bkz: onurlu kaçış) kavramını kullanmaktadır. ve (bkz: onurlu kaçış) tabirinin de, kendisine ait olduğunu özellikle vurgulamaktadır.
misal, şöyle bir örnek:
ders vakti...
zafer hoca, öğrencilerden birkaç cm daha yüksekte, tahta önündeki platformda ders anlatmaktadır...
--spoiler--
+....
eveeeeet.... onurlu barış... tabi amerikanın vietnam'dan geri çekilmek zorunda kalması...ıııı... şey... hani mahallenin abisi olurya... hani her mahallede vardır... hiç toz kondurmaz kendisine... bilirsiniz değil mi? * efendim? duymadım... galiba en arkadaki arkadaşımız birşey dedi... efendim? fatih bey kardeşim bir şey mi demiştiniz? *** var değil mi? *
eveeeeett... işte bu abiler kendilerine hiç toz kondurmazlar. cakayı bozacak bir durum oldu mu... mesela baltayı taşa vurdu mu... güçlü, kaslı,kalıplı bir delikanlı tarafından tozu alındı mı... yiğit biri tarafından... mesela bizim sivas'a ne derler? ne derler güzel kardeşim? siz sivaslıydınız değil mi? * işte sivas'a yiğidin harman olduğu yer derler... mesela sivaslı bir delikanlı meydana çıkınca... ki zaten anadolunun bağrından kopup gelmiştir. vietnam gibi, garibandır.. işte yiğit biri ortaya çıkıp da, abiye bi güzel el ense çekince... * el ense çekmek... bilirsiniz değil mi el ense çekmeyi... güreşte geçer.. pehlivanlar el ense çeker... güçlü olan ayakta kalır...öyle işte... eveeeet eveet... mahallenin abisi karizmayı çizdirmek istemez... kendisine yediremez... mesela ne der? ******* evet arkadaşlar mahallenin abisi ne der? * mesela ''seni bu seferlik affettim'' der... sen falanca abiye dua et... o olmasa ben bilirdim ne yapacağımı... seni onun hatrına bağışlıyorum der... yani toz kondurmaz... ne yapmaz? karizmayı çizdirmez... şimdiii, amerikan'nın vietnam'da yenilmesi... tabi amerika, mahallenin abisidir ya... karizmayı çizdirmez... işteee vietnam'dan geri çekilmek zorunda kalınca, (bkz: onurlu barış) tabirini kullandılar. işte ben bu duruma (bkz: onurlu kaçış) diyorum. onurluu kaçışş.. *
bu tabir bana aittir.. onurlu kaçış... benim kullandığım bir tabirdir.
konuşmanın bu kısmında hoca, platformda bir sağa bir sola volta atmayı bırakarak elini kürsüye dayar... sınıfa bakar... hatta sınıftaki kafaların üstünden ufka bakar.. bi parça uzaklara dalar... sonra tekrar sınıfa bakar... sınıftaki öğrenciler de, sürpriz bir diyaloğun nesnesi olmamak için, öte beri ile, mesela not almakla uğraşır... ayakkabısının bağcığı ile uğraşır..masa altında, dizlerin üstünde tuttukları telefon ile uğraşır...
yani dersler, biraz tırsımtırak bir psikoloji ve epeyce de kaotik bilgi aktarımı/etkileşimi şeklinde geçer...